Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in imzaladığı karar doğrultusunda, Kalkınma Bakan Yardımcısı Oleg Savelyev’in Kırım’dan sorumlu bakan olarak atanmasından 10 gün önce Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov 20 Mart 2014 tarihinde Kırım’da yaşayan insanların haklarının korunması ve özgürlüklerinin sağlanması ile ilgili bir mesaj yayınlamıştır.
Mesajın yayımlanmasından bir gün sonra 21 Mart 2014 tarihinde Rusya Büyükelçisi A. G. Karlov Eskişehir’e yaptığı ziyaret kapsamında Rusya Federasyonu Tataristan Cumhuriyeti Kültür Bakanı A. M. Sibagatullin ile beraber Tatar Kültür Evine ziyarette bulunmuştur. Tatar Kültür Evinde Büyükelçi’nin Eskişehir Tatar diasporası (?) temsilcileriyle sohbet ettiği Büyükelçiliğin sayfasında açıklanmıştır.
Eğer bu görüşme yapıldıysa ve Kazan Tatar diasporası Kırım’dan söz etmediyse, ayıp etmiştir. Ayrıca, Kazan Hanlığı’nın Rusların eline geçmesi üzerine 1553 yılında Rus Çarı IV. İvan tarafından Moskova’ya tutsak olarak getirilen Kazan Hanlığının kadın hakimi. Süyümbike’nin (Söyembikä) neden 1554’de Moskova’da öldüğü Büyükelçiye sorulmamış ise, yine ayıp edilmiştir.
Sayın Büyükelçi, Eskişehir’de yaşayan ve de asırlar boyunca Rus baskısından kaçarak Eskişehir’e gelen ve sayıları onbinleri bulan Kırım Tatarları ile görüşmemiştir. Eğer görüşmüş olsaydı, kendisine Kırım’daki Tatarlara Rusların Çubarov’un bir gün önce yayınladığı bildirideki insan hakları ihlalleri sorulacaktı.
Buna karşılık 28 Şubat 2014 tarihinde Ukrayna Büyükelçiliği’nde Ukrayna Olağanüstü ve Tam Yetkili Büyükelçisi Sayın Dr.Sergiy Korsunsky, benim de kurucu üyesi ve bir dönem İkinci Başkanı olduğum Kırım Gelişim Vakfı ve Eskişehir’de yaşayan Kırım Tatarları diasporasının temsilcileriyle görüşmüştür.
2 Mart 2014 tarihinde binlerce Kırım Türkü Ankara’da ellerinde “Bağımsız, bölünmez, demokratik Ukrayna”, “Türkiye, Kırım’a ses ver”, “Kırım Rusya’ya terk edilemez” yazılı dövizler taşıyarak Kırım Özerk Cumhuriyeti’nde yaşanan olayları protesto etmiş ve Rusya Büyükelçiliği’ne polisin engellemesine rağmen siyah çelenk bırakmıştır.
Yapılan açıklamada, “Kırım Tatarları olarak her şeyden önce kopmaz soy, dil, din, kültür ve tarih bağlarıyla bağlı olduğumuz, her zaman büyük saygı ve sevgi beslediğimiz kardeş Türkiye’ye bütün Türk dünyasına İslam alemine ve bütün dünya kamuoyuna yapılmakta olan bu terörist saldırı ve istilayı durdurmak üzere harekete geçme çağrısında bulunuyoruz.” denilmiştir.
Batı Avrupa Kırım Tatar Dayanışma ve Kültür Merkezi öncülüğünde de Kırım’daki Tatar Kardeşine Sahip Çık sloganıyla Rusya’nın Berlin Büyükelçiliği önünde bir miting düzenlenmiş, Berlin’deki Türk sivil toplum kuruluşları ile Türk, Azerbaycan, Ukrayna temsilcileri de mitinge destek vermiştir.
Kırım, Ukrayna’da kalacak, 18 MAYIS 1944 UNUTULMADI, Biz Tatarlar Kırım’da Kalacağız yazılı pankartlar taşıyan göstericiler, Putin Kırım’dan çık, Putin Ukrayna’dan elini çek sloganları atmışlardır.
Rus Büyükelçiliği önünde bulunan bir ağaca 18 Mayıs 1944 tarihi yazılı bir çelenk asan protestoculardan Nurten Alkan AA muhabirine yaptığı açıklamada, mitingin Kırım halkının özgürlüğü için düzenlendiğini belirterek, ”Biz, dünya kamuoyunun Kırım’ın Kırımlılarda kalması için bir şeyler yapmasını istiyoruz. Onun için buradayız” demiştir.
Berlin’de yaşayan Ukraynalı Lilia, “Rus işgaline karşı Ukraynalılar olarak kardeşlerimizi desteklemek için geldik. Bu işgali bir hak etmeyen ülkedir” derken Oğuzhan Yalçın da kendisinin Kazan Tatarı olduğunu ve Kırım’a yaşananlarının benzerinin Kazan’da da olduğunu dile getirerek, ”Tatarların soykırıma son verilmesini istiyoruz” demiştir.
Aşağıda, Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov’un 20 Mart 2014 tarihinde yayınladığı tarihi duyuru özetle verilmiştir.
“Saygıdeğer tüm uluslu Kırım’lılar!
Halihazırda bizim Kırım topraklarımızda, sahip olduğumuz dine, ulusa ya da siyasi görüşlerimize bakılmaksızın, her birimizi doğrudan ilgilendiren olaylar yaşanmaktadır!
Allah’in bize emanet ettiği en büyük değerlerin arasında, birbirinden farklı milletlerden oluşan insanlığın farklılığı ile çeşitliliği ve her bir insanın hayatı yer almaktadır.
Bugün hiç de kolay olmayan bir durumda, Kırım topraklarında huzur ve barışın korunması, Kırım’da yaşayan insanların can güvenliğinin sağlanmasının garantilenmesi, çok uluslu Kırım toplumunda güven seviyesinin güçlendirilmesi, hepimize eşit anlamda başlıca bir vazife düşmektedir.
Taşıt araçlarında, mağazalarda, eğitim-öğretim kurumlarında v.s. gibi Kırım’ın kamu mekanlarında Kırım Tatarlarına yönelik doğrudan gerçekleştirilen güç kullanılması tehditlerinin geldiği yönündeki olaylar son zamanlarda sıkça görülmeye başlanmıştı.
Bu doğrultuda, Kırım Tatar Milli Meclisi’nin kararı ile, tüm yerel ve bölgesel meclislere, ahlaki ve fiziksel baskı uygulanması, insani ve ulusal onurun bozulması, fiziksel şiddet tehditleri, özel mülkiyetin yasa dışı yollarla ele geçirilmesi, Kırım’da yaşayanlara karşı diğer saldırganlık formları gibi durumların kayıt edilmesi talimatı verilmişti.
Kırım yönetimi ile Kırım’ın köklü halkı olan Kırım Tatar Halkı arasındaki ilişkilerde, 2007 yılında BM tarafından kabul edilen Köklü Halklar Deklarasyonu’nda yer alan normlar esas alınmalıdır.
Bununla birlikte, Kırım yönetimine Kırım Özerk Cumhuriyeti Parlamentosu’nun 11 Mart 2014 tarihli ve № 1208/30-10 sayılı Kırım Tatar Halkı’nın Haklarının Geri Verilmesi Garantileri ve Kırım Toplumuna Entegrasyonlarının Sağlanması Hakkındaki Yönetmeliği’nin uygulanması çağrısında bulunmaktayız.”
Bu duyuru ile birlikte Rusya Federasyonu Büyükelçisi P. V. Stegnig’in 21-22 Nisan 2003 tarihinde Orta-Doğu Üniversitesi’nde yapmış olduğu konuşmanın iyi okunmasında fayda vardır. “Konuşmamı basit ama aynı zamanda geniş tez ile sonuçlandıracağım. Orta Asya’da Orta Asyalı ortaklarımız için uygun olan, Rusya için de uygundur.”
Bir yanıt yazın