Davutoğlu: “Kırım Referandumu Meşru Değil”
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in geçen hafta “Kırım’ın Rusya’ya bağlanmasını ve yeni bir federal bölge oluşturulmasını” öngören anlaşmayı imzalaması, dünyada ve bölgede gerginliği daha da arttırmıştır.
Putin’in “Bundan sonraki süreçte üç dil olacak: Rusça, Ukraynaca ve Tatarca” açıklaması referandumu boykot eden Kırım Türklerini yumuşatmaya yönelik bir iyi niyet göstergesidir.
Çünkü, Kırım Tatar Milli Meclisi, yasa dışı Kırım hükümetini ve 16 Mart’ta yapılan referandum sonuçlarını kabul etmediğini açıklamıştır.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Putin’in anlaşmayı imzalaması öncesinde Kırım Tatar Milli Meclisi eski Başkanı ve Ukrayna Meclisi üyesi Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ile Dışişleri Bakanlığı’nda bir araya geldikten sonra yaptığı açıklamada “Referandumun meşruiyeti yok. Bu referandumun olmamasını isterdik, şu anda da geçersiz olduğunu düşünüyoruz” demiş ve şunları söylemiştir:
“Dünkü referandumun uluslararası standartlarda herhangi bir şekilde özgür iradelerin beyan edildiği, gözlemcilerin olduğu, herkesin katıldığı bir referandum niteliğinde değerlendirilmesi mümkün değil. Aynı şekilde, Ukrayna Anayasası ve 1994 Budapeşte mutabakatı çerçevesinde de Ukrayna’nın toprak bütünlüğü konusunda bir referandum yapılması da zaten başlı başına hukuk dışıdır.”
Davutoğlu, buna gerekçe olarak da Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi kararlarını, Ukrayna Anayasasını, 1994 yılında Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunması karşısında nükleer silahlarından vazgeçtiği ve altında İngiltere, Rusya ve ABD’nin imzası bulunan Budapeşte Mutabakatını hatırlatmıştır ama çok önemli bir noktayı gözden kaçırmıştır.
Ukrayna ile Moldova sınırında yer alan Trans-Dniester (Rusya’da Prednestroy olarak anılıyor) bölgesi halkı, 17 Eylül 2006 tarihindeki referandumda (halk oylaması) Rusya Federasyonu’na katılıp katılmayacağını oylamıştır.
Referanduma yüzde 77.6 oranında katılım olmuş, halkın yüzde 97’si “Moldova bünyesine girmek yerine, Rusya’ya katılmayı tercih ediyoruz” maddesini işaretlemiştir.
Referandum fikrini bile yasa dışı sayan Moldova, oylamayı suç olarak değerlendirirken, bir başka komşu Ukrayna da referandumu geçerli saymadığını duyurmuştur.
Benzer tepki, AB’den de gelmiştir. AB Komisyon temsilcisi Emma Udvin, “Prednestroy hiçbir zaman ayrı devlet oluşumu olarak değerlendirilmediği için, bağımsızlık veya başka bir devletle birleşme referandumu düzenleyemez. Bunu yapmış olsa bile sonuçların uluslararası geçerliliği olmaz” demiştir.
Davutoğlu, toprak bütünlüğü etrafında referandumlar yapılmasının bölgedeki donmuş krizlerin bir anda birçok ülkede tekrar ortaya çıkmasına sebep olabileceğine işaret ederek,“Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü hiçbir referandumla tartışma konusu yapılamaz. Nitekim Gürcistan’ın toprak bütünlüğü de yapılamaz, Moldova için de bu durum geçerli. Bir kere buna izin verilirse, domino etkisiyle bütün bölgeye istikrarsızlık gelir” derken çok haklıdır.
Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Kırım’da yapılan, uluslararası hukuka aykırı referandumun sonucunda ve buna bağlı olarak atılacak adımlar sonrasında oluşacak fiili durumun Türkiye açısından herhangi bir hukuki geçerlilik taşımayacağı ve tanınmayacağı belirtilmiştir.
Ukrayna’nın 5’nci Kanal’ına demeç veren Kırım Tatar Milli Meclisi eski Başkanı, Ukrayna Milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, “Vatanımıza dönmek için 50 yıl mücadele ettik ve şimdi sürgünü yeniden yaşamaktansa burada ölmek daha iyi. Benzer düşünceler ağır basıyor. Tabii ki, kendi kendimize Rusya’ya savaş ilan etmek ve onu başarıyla sürdürebilecek kadar güçlü değiliz” demiştir.
Avrupa Birliği, Rusya’ya karşı aldığı yaptırım kararlarının Birliğe aday ülkeler tarafından da uygulanmasını talep etmiştir. Bu durum Türkiye’yi doğrudan bağlamakta ve sorunun tarafı yapmaktadır.
Rusya ve Ukraynalı 21 yöneticinin mal varlıklarının dondurulmasını kararlaştıran Avrupa Birliği, bu kişilere seyahat kısıtlaması da getirmiş, yaptırımların Türkiye ve Sırbistan gibi birliğe aday ülkeler tarafından da uygulanmasını istemiştir.
Aday ülkelere yapılan bildirimde 21 kişinin isimleri, bu kişilerin mal varlıklarının tespit edilmesi, dondurulması ve Ukrayna hazinesine iadesi konusunda harekete geçilmesi istenmiştir.
Kırım’ın Rusya’ya bağlanması, Türkiye’nin çıkarları ile bağdaşmamaktadır.
Bu konu HaberTürk TV’de Pelin Çift’in 20 Mart 2014 Perşembe akşamı sunduğu “Öteki Gündem” programında ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Programın konukları Prof. Dr. Abdulvahap Kara, (Kazak kökenlidir) Prof. Dr. Nedim Ünal ve Prof. Dr. Okan Yeşilot idi. 2.5 saat devam eden Programı çok doyurucu buldum.
Keşke Kırım’ı temsilen bir Kırım Türkü de programa katılsaydı.
Ben, Kırım kökenli milletvekillerimiz Sayın Kazım Kurt ile Sayın Ruhsar Demirel’in yerel seçim çalışmalarının yanında Kırım’daki son gelişmelere de zaman ayırmalarının Eskişehir Kırım Derneği’nin eski Başkanı olarak çok yerinde olacağını düşünüyorum.
Yazıları posta kutunda oku