06.04.2014 12:40
Ergenekon davasından geçtiğimiz günlerde tahliye olan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Akit Gazetesi’ne konuştu. Perinçek, Cemaat’e karşı Erdoğan’la beraber olacağını söyledi.
Akit gazetesi muhabiri Ahmet Can’ın “İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile partisinin İstanbul Genel Merkezi’nde bir mülakat gerçekleştirdik. Perinçek; Kürt siyaseti, Türk sorunu, Ergenekon, PKK, CHP ve AK Parti’nin son durumunu değerlendirdi. Soruların dozu ne kadar yüksek olsa da Perinçek asla kızmadan, gerginleşmeden ve sakinliğini koruyarak cevapladı. Nezaketi elden bırakmadı. Fikirlerinin çoğuna katılmasam da medeni bir sohbet olduğunu itiraf etmeliyim.” diye takdim ettiği röportaj şöyle:
Kürt aydın Orhan Miroğlu bir mülâkatında PKK’nın yapılanmasında Mihri Belli, Yalçın Küçük ve Doğu Perinçek’in Türk İttihatçıları olarak birinci derecede rol aldığını söylüyor. Ne diyorsunuz?
-Çok büyük bir yanlış. Şu karıştırılıyor, biz o gün de bugün de Kürdümüze, köylümüze, Türkiye’nin emekçisine karşı haksızlık, zorbalık varsa karşısına dikiliriz. Türkiye’de geçmiş dönemde Kürt yurttaşlarımıza karşı çok çeşitli haksızlıklar, eşitsizlikler oldu. Biz onların karşısına dikildik. Bir daha yapsınlar, bir daha dikileceğiz. Ama bunu “PKK’nın yapılanmasında rol aldı” şeklinde yorumlamak çok yanlış. Bunu iki kesim böyle yorumluyor. Kürt meselesine bağnaz etnik ırkçı açıdan bakan birinci kesim bunu anlamaz. Yani Kürd’ü koruduğun zaman, Kürd’e sopa vuran eli tuttuğun zaman hemen PKK diye yorumlar. İkinci olarak da PKK’nın muhalifleri vardır. Kürt milliyetçi hareketleri içerisinde onlar da bizim o dönemde Kürtlerle ilgili yapılan mücadelemizi hemen PKK’nın defterine yazan bir tutum içindedirler. Bunların ikisi de yanlıştır.
Bedri Baykam o dönem biraz daha yoğun bir Kürtçü çizgide olduğunuzu söylüyor.
-Hayır efendim, öyle bir çizgi yok. Ne alâkası var. O dönemde gittik, öldürülmüş ve gömülmüş insanların cesetlerini çıkarttık. Vur emrini biz yayınladık. Diyarbakır cezaevinde yapılan haksızlıkları Türkiye’nin gündemine biz getirdik. Bunların hepsi doğru, bir daha olsun, bir daha yaparız. Sen Diyarbakır cezaevinde insanlara pislik yedireceksin, biz susacak mıyız? Bunu zaten vicdanlı olan bir Türk de, Kürt de, insan da kabul etmez. Onun için o dönem yaptıklarımızın Kürtçülükle bir ilgisi yok. Esas Türk milliyetçiliği o. Çünkü sen Kürt ve Türk’ü bir arada yaşatarak vatanının bütünlüğünü, birliğini sağlıyorsun. Kürd’e eşit, özgür yurttaş konumu kazandırmadan nasıl bu ülkeyi bütün tutacaksın? Biz o zaman buna ‘Türk sorunu’ dedik.
Bu ‘Türk Sorunu’ ifadesini ilk kullanan kim?
-İlk ben kullandım bu ifadeyi, hatta kitap yazdım ‘Türk Sorunu’ koydum başlığını. Kürt sorunu Türk sorunudur, çünkü bu ülkede beraber yaşıyoruz. Kürt sorununun Türk sorunu olduğunu önümüzdeki birkaç ay içinde çok daha iyi anlayacağız.
BAŞARISIZLIĞIN SİMGESİ Mİ?
Oral Çalışlar’la arkadaşsınız. Bir haber sitesinde kendisi sizinle igili şöyle bir yorum yapıyor: ‘Perinçek Türkiye’de başarısızlığın simgesi. Girdiği tüm seçimlerde binde bir oy alır. Binde yarım, binde yarımın yarısı oy alır. Bu kadar halktan destek almayan bir akımın devam etmesi manasız.’
-Hangi başarısızlık? Türkiye’de Ermeni sorunu yalanını koskoca Avrupa İnsan Hakları Mahkeme’sine kim kabul ettirdi? Tayyip Erdoğan mı, Abdullah Gül mü kabul ettirdi? Türkiye’de her dönemde zindanlara atıldığı halde bayrağını dik tutan, ayakta kalan başka ikinci bir sol örgüt söyleyin. DHKP-C mi, TKP mi, TİKKO mu ayakta kaldı? Hepsi dağıldı, parçalara bölündü. 68’den beri 40 yıldır Türkiye’de etkin bir tek İşçi Partisi kaldı. İşçi Partisi marjinal bir parti değil. Biz bir şey söylediğimiz zaman Tayyip Erdoğan da, Sabancı da, Koç da, sendika liderleri de Amerika da ‘ne söylemiş?’ diye dikkate alır. Hangi başarısızlıkmış?Amerika Türkiye’de İşçi Partisi’ni hedef aldı. 2008’den bu yana bir Ergenekon operasyonu yapılıyor değil mi? Bu operasyonun iki hedefi var. Biri TSK, biri İşçi Partisi. Başarısız olsak neden hedef alsın bizi Amerika? Neden TKP’yi, ÖDP’yi, EMEP’i, AKP’yi, CHP’yi, MHP’yi hedef almıyorlar? Bu şu demek, Türkiye’nin en başarılı partisi İşçi Partisi. Neden ABD gibi bir dünya gücü Türkiye’deki planlarını İşçi Partisi’ni hedef almadan yürütemiyor? Gelelim Fethullah Hoca’ya… Niçin Fethullah Hoca’nın bir numaralı düşmanı İşçi Partisi Türkiye’de?
F ÖRGÜTÜ İÇİN BAŞBAKAN’IN YANINDAYIM
‘Bütün İslâmî cemaatlerin kökünü kazıyacağız’ sözü İslâm karşıtlığı olarak yorumlanabilir mi?
-Bu ifadeyi düzeltiyorum. F. Örgütünün kökünü kazıyacağız, cemaatlerin değil. Bizim karşı olmamızın sebebi gladyo olması, yoksa cemaatler değil. Herkes cemaat derken F. Örgütünden bahsettiği için toplumdaki yaygın ifadeyi kullandım. Ama sonra arkadaşlarım beni uyardı yanlış anlaşılma olur diye. Düzeltelim, bundan sonra hepimiz F. Örgütü diyelim dedim. F Örgütü bir Gladyo olduğu için yargının, polisin, ordunun içinde olduğu için onun kökü kazınmalıdır. Kim onun kökünü kazırsa kimse onun elini tutmayacak ve biz orada beraber olacağız. Çünkü bu kök kazıma bir şiddet, haksızlık olayı değil, hukukun gereği..
O halde Tayyip Erdoğan’la da beraber mi olacaksınız?
-Evet, o konuda beraber olacağız. Yani F Örgütünün kökünün kazınmasında kim varsa. Çünkü Türkiye’nin Türkiye’den yönetilmesi için, Türkiye’de bir halk yönetimi milli yönetim olması için bu şart. Hükümetin F Örgütüne karşı yaptığı her şeyde. Bu örgütün polisini, savcısını, hakimlerini alıyor. (Hükümeti kastediyor)
O memurları mağdur edilmiş gibi, yerlerinden edilmiş gibi görüyor musunuz?
-Mağdur yok. Burada doğru bir hukuk var.
Ama oradan oraya atanıyorlar. Sürekli bir değişim…
-Çok doğru yapılıyor. F Örgütüne mensup adam polis olamaz. Yargıç olamaz, memur olamaz. F Örgütünün yurtları birer fesat yuvasıdır. Özel yurtlar kapatılmalıdır. Devlet kendi gücüyle şimdi yüklenip bir-iki yıl içinde kendi yurtlarını yapmalıdır. Özel yurtların birer fesat yuvası olarak F Örgütü tarafından kullanılmasına izin verilmemelidir. F Örgütünün üniversiteleri kamulaştırılmalıdır. CHP’nin F Örgütünün muhafızı olarak ortaya çıkması tarihi bir hatadır. Yasadışı F Örgütü hukuk yoluyla tasfiye edilmelidir.
“68 KUŞAĞININ HEPSİNİN BAŞKANIYDIM”
Dev-Genç’i Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Doğu Perinçek ve Abdullah Öcalan’ın birlikte kurduğu iddiasına ne diyorsunuz?
-Dev-Genç’in ilk lideri benim. O dönemde Öcalan İslâmcı grupların içerisindeydi. Yani 68 hareketinin içerisinde kesinlikle yoktu. 1968 yılında FKF Genel Başkanıydım ve Dev-Genç projesini yaptım, 68 kuşağının hepsinin başkanıydım. Yani şöyle başkan; hem resmi hem fiili. Ben onların lideriydim, başkanlarıydım. 68 kuşağının hepsinin o dönemde hem fiilî, hem de resmî başkanıydım.
TANKLARI ALKIŞLARIM
97’de Hasan Celal Güzel sizin şu sözünüzü aktarıyor: ‘Tanklar gericilerin üzerine yürüse o tankları alkışlarım.’ Söylediniz mi böyle bir şey?
-Evet, söyledim.
Bu militarist bir söylem değil mi?
-Hayır, değil. Burada Türk devriminin bir kazanımı var. Ortaçağı tasfiye ediyoruz. Yani gericiliği, padişahlığı… Tanklar padişahın üzerine yürüyorsa ben bunu onaylarım.
Aynı tank padişahın tankı olursa ne yaparsınız?
-Karşısına çıkarım. Yani Amerika’nın tankı olursa ben onun karşısına dikildim ve yine dikilirim. 12 Mart’ta ben o tankın karşısına çıktım. 12 Eylül’de ben o tankın karşısına çıktım. Vatanla, milletle, cumhuriyetle birlikte olan tankla beraberim. Cumhuriyete, vatana, millete, bu ülkenin bağımsızlığına, halkına karşı olan tankın da karşısındayım. Tank kimin, hangi politikanın aracı, ona bakarım.
ÇOCUKLARI ÖZEL OKULDA MI?
Bir mülâkatınızda ‘Babamın yeri çok kuvvetliydi, onu siyasî olarak kimse yıkamazdı. Ama ben onun siyasî hayatını bitirdim’ diyorsunuz. Pişman mısınız?
-Hayır, babam da pişman değil.
Özel okullara karşıymışsınız, ama çocuklarınızın özel okullarda okuduğu iddia ediliyor…
-Hiçbir zaman çocuklarım parayla özel okullarda okumadı. Büyük kızım Zeynep bir devlet okulu kazandı ve bursla okudu. Diğer kızım Kiraz imtihanlara girdi, çok yüksek not alarak Saint Benoit’u burslu kazandı, o da parasız okudu. Oğlum Mehmet, Cağaloğlu Anadolu Lisesi’ni kazandı, o da özel okulda okumadı. En küçük oğlum Can da normal okullarda okudu.
KADDAFİ VE SADDAM’A ÖVGÜ
Tuncay Güney bir süre İşçi Partisi’nde çalışmış, tanışıyor muydunuz?
-Ben Tuncay Güney’i şu merdivende bir iki defa gördüm. Ama Tuncay Güney benimle görüşmek isteseydi görüşürdüm. Onun böyle bir talebi olmadı. Hiçbir gün onunla yüz yüze oturmadım. Tuncay Güney bütün basını dolaşan bir adam. Sabah gazetesinde, başka farklı gazetelerde çalıştı. Ama İşçi Partisi’nde ve Aydınlık’ta hiçbir zaman çalışmadı.
Siz Amerika karşıtısınız, Usame Bin Ladin de öyle… Onu Amerika’nın nasıl infaz ettiğini biliyoruz.
-Onu Amerika’nın nasıl öldürdüğünü ben senden iyi biliyorum.
Usame’yi Müslüman bir devrimci olarak görüyor musunuz?
-Usame ilk başlarda alet olarak kullanıldı, sonra da Amerika’dan biraz bağımsızlaştı. Amerika öldürdü onu.
Kaddafi hakkında ne düşünüyorsunuz?
-ABD karşıtıydı, hiç yalpalamadı.
Saddam…
-Çok değerli bir insan. Saddam Ortadoğu’da çok sağlam durdu.
ABDULLAH ÖCALAN’DAN PERİNÇEK’E TEORİSYEN ÖVGÜSÜ
Abdullah Öcalan’ın sizin için ‘tanıdığım en ciddi teorisyenlerden biridir’ dediği doğru mu?
-Doğru, beni öven bir çok sözü var. Ben ciddi bir adamım. Amerikalılara da sorsan, Çinlilere de sorsan hepsi aynı şeyleri söyler.
Odatv.com
Bir yanıt yazın