Rumlar, müzakere masasında elleri sanki de çok güçlüymüş, Kıbrıslı Türklerle anlaşma yaparlarsa Türklere lütufta bulunacaklarmış havasında, kendilerini ağırdan satıyorlar ama perdenin arkasındaki gelişmeler hiçte öyle değil.
Geçen ay içinde İsrail hükümeti Türkiye Cumhuriyeti hükümetine, Mavi Marmara olayında İsrailli komandolar tarafından savunmasız ve silahsız insanların haksızca öldürülmesi konusunda tazminat ödemeyi kabul ettiğini içeren bir mutabakat notu gönderdi.
Tabii bu mutabakat notunun gönderilmesinde ABD Başkanı Barack Obama’nın rolü yadsınamaz. Başkan Obama’nın devreye girmesi ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu önce Türkiye’den özür dilemiş, arkasından da tazminat ödemeyi kabul ettiğini açıklamıştı.
AK Parti hükümeti seçimlerden sonra bu mutabakat belgesini hukuki belgeye ve devletler arası sözleşmeye dönüştürecek ve onay için TBMM’ye gönderecek. Sözleşme her iki hükümet tarafından onandıktan sonra da İsrail ile aşağılara çekilen diplomatik ilişkiler tekrar yukarı çekilerek Büyükelçilik seviyesine getirilecek.
Bu gelişme perdenin önünde duran, pembe renkli ve ümit verici bir süreç.
Perde arkası ise farklı.
Perdenin arkasında İsrail’in en ucuz maliyetle AB’nin gaz pazarına ulaşmak isteği, 1948 yılından beri maruz kaldığı bölgesel tehditler, sırası ile 1948, 1956, 1967 ve 1973 yıllarında ölümüne savaştığı Mısır ve Suriye’nin Rusya Federasyonu saflarında yer alması ve bölgede potansiyel olarak dostluk kurabileceği yegane ülkenin Türkiye olması.
Avrupa Birliği, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs ile Mısır arasında yer alan Leviathan, Tamar ve Afrodit bölgelerinden çıkartılacak doğalgaza Kırım krizinden sonra eskisinden çok daha fazla gereksinimi var.
Kırım Özerk Cumhuriyeti’nin, küçük ve yarı bağımsız, tanınmamış veya da özerklik çatısı altında bağlı bulundukları ülkelerden kopup bağımsız olmak isteyen ülkeler için oluşturduğu örnek, AB’nin iki seçenek arasında sıkışmasına yol açtı.
Kırım yüzünden Rusya’ya yaptırım uygulamaya kalkarsa, Rusya’nın da karşı yaptırım olarak doğalgazı keseceği kesin. Rusya’nın bin metre küpünü 460 Dolara sattığı doğalgazı Azerbaycan 330 dolara satıyor ama bu doğalgazı AB’ye taşıyacak boru hattı halen mevcut değil.
İvedi çözüm ve tedbir, İsrail ve sözde Kıbrıs Rum doğalgazının en kısa zamanda AB’ye ulaştırılmasında yatıyor.
İsrail, Tamar ve Leviathan bölgesinden Türkiye’ye doğalgazı deniz altına döşenecek borularla gönderebilmek için uluslararası ihaleyi açtı bile. Türk-Azeri Ortaklığı olan TURCAS ile Zorlu grubu da ihaleye katılanlar arasında.
Kıbrıs Rum tarafına bu arada yerel tabirle “Hoşt diyen yok!” Yani hiç kimse onlara “Siz ne yapmak istiyorsunuz” diye bile sormuyor. ABD’nin Lefkoşa Büyükelçisi John Koenig çok değil daha birkaç gün önce Kıbrıs Rum Yönetimine endirekt gönderme yapmış ve “önce adaya barışın gelmesi için kolları sıvayın, sonra da Kıbrıslı Türklerle adilane bir şekilde paylaşacağınız doğalgazı, borularla Türkiye üzerinden AB’ye gönderin” demişti.
Bu farklı gibi gözüken gelişmeleri bir araya getirip resmin içine yerleştirebilirseniz gelecekte nelerin olabileceğini net bir şekilde görebilirsiniz…
Birinci adım: Kıbrıs konusu şöyle veya böyle çözülecek.
İkinci adım: Doğalgaz Türkiye üzerinden borularla AB’ye taşınacak.
Üçüncü adım: Türkiye ve İsrail tekrar ve bir daha bozulmamak üzere müttefik hale getirilecek…
Ata ATUN
e-mail: [email protected]
28 Mart 2014
Bir yanıt yazın