Rbtakov, böyle bir hareket yaparak dünyayı nükleer güce sahip bir İran ile baş başa bırakmak istemediklerini ancak, ABD ve AB’nin Kırım’ın ilhakı konusunda yaptırımlar uygulaması halinde Rusya’nın buna mecbur kalabileceğini söyledi.
*
Aynı saatlerde Arap Birliği Zirvesi için Kuveyt’te bulunan BM ve Arap Birliği Özel Temsilcisi Lakhdar Brahimi,Suriye meselesinde çözüm sağlayabilmek adına müzakereler gerçekleştirmek için Cenevre’ye geri dönülmesi gibi bir durumun şu an için mümkün olmadığını açıkladı.
*
O gün Suriye ordusu Lazkiye’nin kuzeyi, Hatay’ın güneyinde Türkiye sınırına yakın Keseb bölgesine saldıran ve aynı bölgede birbirleriyle çatışan El Nusra ile IŞİD terör örgütlerine operasyon düzenliyordu.
Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinden yaptığı açıklamada, Suriye’ye ait iki adet MIG-23 savaş uçağından birinin Türkiye hava sahasına girmesi üzerine hava devriye görevinde bulunan iki F-16’dan biri tarafından füzeyle vurularak Suriye topraklarına düşürüldüğü kaydetti.
Ankara ve Şam hükümetleri birbirini suçlarken,ertesi gün Genelkurmay Başkanlığı Suriye Füze sisteminin bir Türk F-16 uçağına 4.5 dakika boyunca kilitlendiğini duyurdu…
Yerel seçimlere günler kala,Türk savaş uçaklarının sınırda bir Suriye savaş uçağını düşürmesi iç politika gündeminde tartışma konusu oldu.
Kimi Suriye uçağının düşürülmesi sınır güvenliği ile ilgili olsaydı Türkiye her türlü radikal unsurun elini kolunu sallayarak geçtiği kara sınırlarıyla ilgili önlemleri alıyor olması gerekirdi diyor.
Kimi de, yolsuzluk iddialarıyla bunalmış bir hükümetin, planlı bir girişimle, işte Esad’ın NATO üyesi olan Türkiye’ye misilleme yapamayacağı, bu suretle NATO’nun ittifak sözleşmesi gereğince BM Güvenlik Konseyi’ni by-pass ederek Suriye’ye askeri müdahaleyi hukuki açıdan haklı gösterecek meşru müdafaa hakkını kullanmasına fırsat vermeyeceğine olan güvenle, ülkede milli duyguları yücelterek gündem değiştirmek için bir çıkış yolu aramakta olduğu söylüyor.
Suriye rejiminin ise anayasal ve meşru sorumluluk olarak güvenliğin tesis edilmesinden birinci derecede sorumlu olduğu ısrarlarıyla sonuçsuz kapanmasının ardından,
Koalisyon’un hem müzakere masasında, hem çatışma alanındaki zayıf performansıyla bölgesel çıkarlarının takipçisi olamayacağını görmüş, Suriye ile ilgili diğer tüm seçeneklerin yeniden değerlendirilmesini gündemine almıştır.*
Önce Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun yapısını değiştirilmiş,
Sonra, Rusya’nın Esad rejimine verdiği silah ve siyasi desteğin Esad’ı güçlendirdiği ve Suriye Sorununun görüşmelerle çözümünü zorlaştırdığından hareketle, Esad’ın avantajlı bir konumda olduğu sürece Suriye ile ilgili siyasi bir uzlaşının pek mümkün olmadığı düşüncesiyle Suudi Arabistan, Türkiye gibi ülkelerin Özgür Suriye Ordusu gruplarına daha ileri silahları vermesinin yolu açılmıştır.
O yüzden Milli İstihbarat Teşkilatı İŞİD’in yalnız kalmaması, saldırmaması ve Türkiye sınırına operasyon yapmaması,
*
Dünyanın her yerinden gelen cihadçılar bir süre sonra Suriye’ye savaşa sürülmek üzere Türkiye’de iktidara yakın sivil toplum örgütlerince misafir ediliyor.
Ne ki, El Kaide’nin Türk topraklarını kullanma kabiliyeti, NATO üyesi olan Türkiye’nin Suriye’deki iç savaşta oynadığı rol hakkındaki soruları uyandırıyor ve
Türkiye -hangi gerekçe ile olursa-olsun, devletlerin uluslararası ilişkiler açısından görevlerini belirleyen BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen kararlara aykırı davranmakla itham edilmeye başlanıyordu.
Türkiye’nin bu ithamlar dolayısıyla Suriye’de daha itidalli bir politikaya yönelmesi yüzünden ana çatışmalar yavaş yavaş Suriye’nin güneyine,Ürdün ile sınır bölgelerine kaydırılıyor.
Bir yanıt yazın