HEGEMONLAR VE YENİ TÜRKİYE

 


Devlet Başkanı V.Putin, Kırım’ın Rusya Federasyonu’na katılması dolayısıyla Batı’ya çağrıda bulundu.
“SSCB’nin dağılması ve Soğuk Savaş’ın sona ermesi ardından Batı’da bize karşı oluşan hırsın ve tek kutuplu dünyanın sağırlık döneminin sözde değil uygulamada sona ermesi gereklidir” dedi.
*
Kırım’ın özgür iradesini açıklamasında Kosova bağımsızlığının tanınmasının emsal alındığını söyledi.
ABD’nin 2009’da Kosova’nın Sırbistan’dan ayrılmasıyla ilgili “Bağımsızlık bildirgeleri,iç yasaları ihlal edebilir. Ancak bu,uluslararası hukukun ihlal edildiği anlamına gelmez” beyanında olduğu mektubunu okudu.
“Kosova’da Arnavutlara tanınan haklar, nedense Kırım’daki Rus, Ukraynalı ve Kırım Tatarlarına tanınmıyor. Batı uygulamalarının sonuçlarını öngöremeyecek şekilde siyasi öngörü ve ölçme duyusunu kaybetti. Rusya, geri adım atamayacak eşiğe geldi ” dedi.
Uluslararası hukukun üstünlüğünde adalet ve ulusal çıkarlara saygı ilkelerine dayalı yeni bir küresel statünün oluşturulmasını istedi.

*
Öte yanda Avrupa Birliği üyesi 28 ülke lideri Brüksel’de Kırım’ın Rusya’ya katılma kararı ve Ukrayna krizi başlığında toplandı.
Rusya’ya uygulanması düşünülen yaptırımlar tartışılıyor.
ABD’nin, 500 milyar dolarlık karşılıklı ticaret hacmi bulunan Avrupa Birliği ülkeleri ile Rusya arasında çözülmesi oldukça zor karmaşık sorunlar yaratmayı başardığı anlaşılıyor.
Ne ki, stratejik siyasi dengede Avrupa Birliği ile Rusya arasında güçlü seçenekleri düşünmek gerekiyor.

*
Kırım ve Ukrayna krizinde Rusya, Avrasya Birliği Projesi çerçevesinde beliriyor.
Ukrayna, Avrasya Birliği Projesi’nin Avrupa ayağıdır ve Karadeniz Havzası’na açılan bir kapı niteliğini gösteriyor.

*
Rusya, uluslararası sistemi oluşturan Avrupa-Atlantik odaklı işleyişe karşı, Soğuk Savaş döneminde sahip olduğu güce erişebilmenin yolunu sistemsel işleyiş ve rekabet çerçevesinde arıyan bir profildir.
Avrupa-Atlantik hegemonyasını sorguluyor, söyleminde SSCB dönemine öykünüyor ve o yolda uygulamalar yapıyor.
Yakın çevre politikası  ve Avrasyacı dış politika kalıpları doğrultusunda çok kutupluluk söylemini meşrulaştıracak yeni bir bölgesel yapılanma oluşturma istekliliğini gösteriyor.

*
İşte, Rusya’nın Kazakistan ve Belarus ile  arasında sağladığı gümrük birliği çerçevesinde başlatılan Avrasya Birliği; Çin sınırından AB sınırına kadar olan geniş Avrasya’da, Rusya’yı merkeze alan büyük bir ortak pazarın oluşturulmasını amaçlıyor.
Orta vadede üyeler arasında makroekonomik göstergeler, finans politikaları ve enerji politikaları gibi konularda eşgüdüm sağlıyor.
Avrasya’da Rusya’ya komşu olan eski Sovyet cumhuriyetlerinin ekonomik, ticari ve enerji tabanlı  sorunları ve çözümlerini gözetiyor.
Birbirine benzer toplumsal hayat, sosyo-kültürel yapı ve siyasal işleyişi olan ülkeler arasında ekonomik entegrasyonla siyasal bütünleşme öngörülüyor.
Kollektif Güvenlik Antlaşması ile birlikte Avrasya Birliği, Rus dış politikasının yumuşak güç ihtiyacını da karşılıyor.

*
Bu büyük hedefleriyle Avrasya Birliği Projesi, AB ve ABD’nin Doğu Avrupa ve Karadeniz Havzası ekseninde ciddi rekabetiyle karşılaşıyor.
Dünyanın en gelişmiş bölgesinde yer alan Avrupa Birliği’nin temelini güçlü jeopolitik,siyasi, ekonomik ve kültürel unsurlar oluşturuyor.
Yeteri kadar jeopolitik deneyim ve birlik içinde kimi ülkenin imparatorluk emellerine rağmen,
Avrasya Birliği Projesine nazaran siyasi bütünleşme gücünün zayıflığı, ortak diplomasi ve askeri gücünün olmayışı Avrupa Birliği’nin süper güç olmasını engelliyor.

*
Bir defa, ABD’nin kontrolünde tutmak için Avrupa Birliğinin süper güç olmasını istememesi, o nedenle birliğin süper güç olmanın biricik şartı olan bağımsız bir dış politika yürütememesine neden oluyor.
Sonra mali kriz ,borçlar ve ekonomideki düşüş de jeopolitik nufuzunu azaltıyor.
Bunların ötesinde Avrupa Birliği ile Avrasya Birliği arasında en bariz fark;
Avrupa Birliği yapılanmasının sanayi ve ticaret, Avrasya Birliği’nin siyaset ve kültür ağırlıklı olmasıdır;biri gelir-geçerliği,diğeri kalıcılığı sağlıyor.
Yine de AB’ye üye olan güçlü devletlerin inisiyatifi ele alması durumunda birliğin  yeni bir emperyalist modeli  oluşturması olasılığı bulunuyor…

*
Türkiye’nin Karadeniz politikasında Kırım Tatarları  önemli bir yer alıyor.
Kırım’ın Rusya’ya katılmasıyla birlikte,Türkiye’nin  Karadeniz politikasıyla Tatarlara verdiği türlü destek, şimdi Rusya’nın kontrolüne geçiyor.
Bu durumda Kırım’da 260 bin, Türkiye’de 4 milyon Tatar nüfusuyla Türkiye’nin iç politikasında etkileneceğini görmek gerekiyor.
Üstelik,Türkiye ABD ve NATO’nun alacağı kararlara muhalefet etmesi halinde, bir yanda NATO kimliğinin sorgulanması,öte yanda Rusya ile ilişkilerin sarsılması anlamında karmaşık sorunlarla karşı-karşıya bulunuyor.
Çin Türkiye’nin boğazlarını ABD savaş gemilerine kapatmasını isterken,daha şimdiden Boğazlarla ilgili Montrö Anlaşmasının tartışılmasının pimini çekiyor.
Ya da Türkiye’nin Avrasya Birliği Projesi’ne katılabilmesi için Avrupa Birliği hedefinden vazgeçmesi,hatta NATO üyeliğini dahi bırakması gerekecektir -ki,böyle bir tercih, Türk Dış Politikası’nın yönünü tamamen değiştirmesi demektir -ki;

*
Herkes iki arada bir derededir.

21.3.2014

  - 7593

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir