NECDET BULUZ
Başbakan da, kurmayları da yaptıkları açıklamalarda “Ekonomimiz her şeye rağmen iyiye gidiyor. Büyümeye devam ediyoruz” diyorlar. Bu söylenenlerin inandırıcılığı var mı, bize göre yoktur. Çünkü ekonomimiz iyiye gitmiyordu, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile de dibe vurdu.
Çok uzağa gitmeye gerek yoktur. Son bir yıl içinde Dolar 1 lira 80 kuruştu. Şimdi 2 lira 250 kuruş oldu. Benzin fiyatı 4 liraydı şimdi 5 lira 180 kuruşa çıktı. Piyasalar dolara endeksli olunca fiyatlar da uçuşa geçti ve pahalılık, ardından enflasyon yükseldi. Bugün, resmi rakamlar enflasyonu % 9 gösteriyor ama gerçek enflasyonun % 20’lerin üzerinde olduğunu da görüyoruz.
İHRACAT VAR AMA YA İTHALAT?
Zaten Dolardaki artış, benzin fiyatlarındaki düşmeyen yükselişi taban aldığımızda ortaya çıkan ve bundan sonra çıkabilecek tabloyu da rahatlıkla görebilmekteyiz.
Ekonomiden sorumlu Bakanlar ortaya çıkıp “İhracatımız arttı” diyor. Peki ya ithalatımız ne oldu? İhraç ettiğimiz temel malların işlenmiş maddelerini ithal ediyoruz. Üretilen bazı malları ihraç ediyoruz doğru ama ithalatla ihracat arasındaki makas öylesine açıldı ki, burada “İhracatımız arttı” demek yanıltıcı oluyor.
Bir de anlamakta güçlük çektiğimiz bir konu daha var. “Büyüme hızımız sürecek” deniliyor. Ekonomilerde büyüme, üretim ile olur, biz üretim göremiyoruz. Türkiye şu anda üretmiyor, tam aksine tüketiyor. Burada da bir yanlışlık var bu açıklamalar da gerçekleri yansıtmıyor.
Önümüzde yeni yapılan bir araştırmanın sonuçları var. Bu araştırma sonunda konutun çakıldığı, otomobil piyasalarının durduğu ifade ediliyor. Özetle konut ve otomobil piyasalarında krizin var olduğu vurgulanıyor. Araştırmada otomotiv pazarında geçtiğimiz Şubat ayında % 27’lik bir daralma olmuş. Konut sektöründe ise % 67,4’lük bir kayıptan söz ediliyor. Rakamlar hem büyük hem de ürkütücü.
İŞSİZLİK DAHA DA BÜYÜYEBİLİR
Bunun anlamı, bazı şirketler daralma gidecek, işçi çıkarmaları başlayacak, üretimde azalma olacak demektir. Zaten, Türkiye’de işsizlik oranı çift haneli rakamlara ulaştı. Bu sektördeki daralma ile işsizler ordusuna yenileri de eklenmiş olacak. Zaten bizi ilgilendiren asıl konular da bunlardır. İşsizlik artıyor, pahalılık yükseliyor, buna bağlı enflasyon önlenemiyor ve piyasalarda daralma başlıyorsa başka konularla uğraşmaya gerek var mı?
Seçim nedeni ile böyle bir durgunluk olsa bile, seçim sonrasını da görmek ve tahminlerde bulunmak mümkün değil. Girdi fiyatlardaki yükseliş, ne emlak, ne de otomotiv sektöründe fiyatların aşağıya çekilmesini sağlayamaz. Dolardaki yükseliş önlenemiyor. Kaldı ki, uzmanlar seçim sonrası Dolar’da daha da yükselişin olabileceğine dikkat çekiyorlar. Bir de piyasaların sadece konut ve otomotiv sektörü ile sınırlı olmadığını da göz önünde bulundurmak gerekmiyor mu?
Bakınız, otomotiv sektöründeki son durum bize neyi işaret ediyor görelim:
Türkiye’de otomobil pazarı şubat ayında yüzde 27.5 daralırken, AB ve EFTA ülkeleri toplamına göre otomobil pazarı, 2014 yılı ocak-şubat döneminde 2013 yılının aynı dönemine göre yüzde 6.3 arttı. AB ve EFTA ülkeleri toplamına göre otomobil pazarı, 2014 yılı ocak-şubat döneminde 2013 yılının aynı dönemine göre yüzde 6.3 arttı ve toplam 1 milyon 862 bin 597 adet satış gerçekleşti. 2013’ün aynı döneminde ise 1 milyar 751 bin 821 adet satış gerçekleşmişti. Bu arada Türkiye şubat rakamlarına göre toplam satış listesinde 8’incilikten 10’uncu sıraya geriledi.
KONUTTA DA DİBE VURDUK
Şimdi de konut piyasalarına bir göz atalım:
Operasyonların başladığı aralık ayı ile şubat arasındaki 3 aylık dönemde toplam bin 790 konut satışından elde edilen gelir ise 662 milyon lirada kaldı. Oysa bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre 3 bin 998 konuttan 2 milyar 321 milyon lira olmuştu. Geçen yılın üç aylık aynı dönemine göre ise adette azalma yüzde 55,2, ciroda azalma ise yüzde 71,4 olarak gerçekleşti.
Gayrimenkul piyasasının önde gelen oyuncuları, genel olarak piyasada bir talep durgunluğu olduğunu doğrularken, bunu siyasi gerginlikler ve seçim zamanına girilmesine bağlıyor. Seçimler nedeniyle ortamın sıkça gerildiğine dikkat sektör oyuncuları, “Sonuçta hayatlarında her gün gayrimenkul almıyorlar, uygun ortamı beklemeleri normaldir” görüşünü belirtiyor.
e.mail: [email protected]
Bir yanıt yazın