Protestocuların içinde en organize olanlar özgür akıl ve özgür iradeyi kısıtlayan,otoriter rejimleri öngören İslamcı kuruluşlardı.
Batı’nın bir kralın keyfi yönetiminden demokratik hukuk devletine giden zahmetli yoldan geçerken edindiği yaşam kültüründen ve demokratik geleneklerden yoksundular, rağmen devrimi sahiplendiler…*
Sonra -mesela, Mısır’da “Müminler, kendi sorunlarını ancak İslami bir ideoloji oluşturmak suretiyle çözebileceklerdir” düşüncesiyle bir şeriat devleti oluşturulmaya yönelindi.
Emperyalizm, geç de olsa İslamcılığın demokrasi ile bir ilgisinin olmadığını, İslamcılığın ülke ekonomilerini rekabetçi baskılara dayanabilecek bir ekonomi varlığı içinde tutamayacağını,İslamcılıkla Mısır devletinin bir şirkete dönüşemeyeceğini anladı.
*
Çünkü emperyalizm devletlerin refah devleti ya da sosyal devlete değil birer şirkete dönüşmesini ister,şirkete dönüşemeyen devletleri taşımazdı.
Emperyal ekonomi ve siyaset daha rafine, rasyonel, bürokrasisi oturmuş, finans sisteminin belirleyici olduğu, hukukun finans sistemi üzerine inşa edildiği yapılardan yanaydı.
Bu dönüşümü sağlamak üzere devletler kendi içinde ayıklanmalara gitmeye mecburdu; devlete etki eden yapılar, cemaatler, mafya, lobiler ayıklanmalı, bu yapıların oluşturduğu boşluklara, kara deliklere izin verilmemeliydi.
*
Müslüman Kardeşler örgütü ve benzerlerinin siyaset yapması engellenirken,İslami bir gündem ile devlet idaresi arasına engel konulmuştur.
Tezgah farklı uluslar,kültürler,diller,dinler ve mezheplerde Ortadoğu’dan, Güney Kafkasya, Güney Hazar ve OrtaAsya’da kaynaklara el koymak ve güvenliği sağlamak zorunluluğuyla Ukrayna/Kiev’de kuruldu.
Rusya’nın boru hatları üzerindeki ve Bağımsız Devletler toplulukları ve Şangay İşbirliği Örgütü aracılığıyla yürüttüğü rekabetinde Ortadoğu’da, Orta Asya’da nüfuz oluşturabildiği taktirde yeniden güç olmasının engellenmesi,
Fakat öncelikle yeni bir Soğuk Savaş döneminden esaslı bir ekonomik büyüme öngörüldü, o yüzden İslam ülkelerindeki krizden daha büyüğü,Rusya ile ideolojik değil, stratejik bir kapışma alanı oluşturuluyor.
Başbakan partisinin İzmir Mitingde ” Bunların inine gireceğiz ve bunları oradan çıkaracağız. Paralel yapının, paralel devletin hesabını göreceğiz. Hesabı çok ağır olacak. Bu ülkenin ulusal güvenliğini koruma görevimiz var. CHP ve MHP bu tehlikeli duruma kol kanat geriyor. 30 Mart, Pensilvanya’daki yeni Ergenekon’un tasfiyesinin tarihi olacak” deyince,
YCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,İstanbul’dan yanıt veriyor,”Operasyonları Başbakan’ın söylediği gibi paralel yapı değil,devletin vicdanı yapmıştır” diyor!
Bu çerçevede Türkiye “At izinin it izine karıştığı” bir görünüm veriyor…
Bu jenerasyonla siyasette ve ekonomide platformlar kurmaları, sivil toplum örgütleri oluşturmaları ve devletin her kademesinde mütemadiyen gelişerek yayılmalarından oluşuyor ki;
Bu örgütlenme ve kadro hareketi yıllarca ABD MIT, Dünya Bankası, Layola Üniversitesi, Apsen Institude vasıtasıyla desteklenmiştir!*
Bu kadroların,mesela, yurt içinde sermaye birikimlerini sağlamak üzere devleti emirlerine amade ettikleri, TOKİ, duble yollar, e-devletin alt yapısı, yatırımlar, teşvikler, kredilerle;
Birikimlerini güçlendirdikleri ve daha fazla etkinlik için AB müktesabatının ardına saklanarak arka arkaya çıkardıkları yasalarla kuvvetlendikleri biliniyor.