Fethullah Gülen, bir süre önce geniş kitleleri etkileyen cemaatinin partilere siyasetleri bazında destek vermesi ve gerekirse bunu geri çekmesi halinin toplumsal sigorta mekanizması gibi düşünülmesini istemişti.
Cemaatinin hükümet dışındaki güç ya da yeni Türkiye’nin kurucu-kollayıcı iradesi olduğunu söylemeye-getirdiğinde,Türkiye gündemi kimlik tartışmaları, Kürt Sorununun çözümü ve yeni anayasa konularında ısıtılıyordu…*
Ulusalcı kesim,Gülen ve cemaatini laik Türkiye’nin temel siyasi kimliği ve tarihsel birikiminin sarsılmasına ve çözülmesine neden olan türlü konularda, önerilerinin tümünü hayata geçirmekle maruf kimliğinden dolayı pek sert eleştiriyordu.
17 Aralık süreciyle birlikte cemaatin ilişkilerinin deşifre olmaya başlamasıyla,bu kez dini çalışmalar yapan bir yapı olarak değil,bütünüyle devleti ele geçirmek gibi siyasi hedefleri olan bir yapı olarak algılanmaları sürecine girdiler.
*
Başbakan Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın 24 Aralık 2013’de Star gazetesindeki köşesinde “Kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, milletin gönlünde yer edinen sivil iktidarına kumpas kuranlar, bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olamaz” ifadesiyle Ergenekon ve Balyoz davalarıyla milli orduya karşı kumpas kurulduğuna ilişkin iddiasına,AKP’li başka isimlerinde katılmasıyla cemaatin itibarı büyük ölçüde kaybolmaya başladı.
*
O sıralarda Deniz Baykal “paralel yapı”dan bahsediyor, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu “yeniden yargılama” için bir girişim başlatıyordu-ki,CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak’tan sert eleştiri aldılar.
Toprak, AKP’nin yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından Ergenekon, Balyoz gibi davalarla ilgili “yeniden yargılama”ya kapı aralamasını “gündem değiştirme ve yolsuzluğun üstünü örtme” girişimi olarak değerlendirdi.
“Hükümet şu anda yolsuzlukta suçüstü olmuştur.AKP’nin kamuoyunda hızlı bir itibar kaybı var. Sanki özel yetkili mahkemeleri kuran AKP değilmiş gibi temasa geçip, iktidara can suyu taşımamak, amaçlarına alet olmamak lazım. Erime sürecine giren AKP’yi iyi polis gibi göstermek, sanki özgürlükçü mağduriyetin yanındaymış gibi bir gösteren bir pozisyona girmek doğru değil. Hükümetin gündem değiştirme taktiği ve bu gündem değiştirmenin bütün kesimler açısından sorumluluğu, vebali vardır. Herkesin dikkatli olması gerekiyor” dedi.
*
Diğer bir Milletvekili, Birgül Ayman Güler, CHP içerisinde Gülen cemaati ile işbirliğini savunanlar bulunuyor eleştirisiyle cemaat ile yakınlaşmaya dikkat çekti.
“Nurculuk cemaatinin Fethullahçılık kolu 1979’dan bu yana doğrudan Amerikan’ın, CIA’nın yönetiminde dünya genelinde Türk okulları açarak önce DSP’yi teslim aldı, sonra AKP’yi teslim aldı, şimdi de gelmiş bize yapışmaya çalışıyor.Ben karşımda Türkiye’yi soluyla sağıyla dizayn etme cüreti bulmuş emperyalizmin ajanını görüyorum” dedi.
*
AKP hükümeti ise Ergenekon ve Balyoz davalarında Cemaat’in suçlanması, ÖYM’lerin kaldırılması, yeniden yargılama tartışmaları, askerlerin yargılanmasını inisiyatifine alıyor ve yasal düzenlemelerin ardından, Ergenekon başta olmak üzere pek çok davada 5 yılı aşkın süredir tutuklu bulunan sanıklar için tahliye yolunu açıyordu.
AKP ordu ile yakınlaşıyor ve karşı cephesini bölüp devlet içinde yeni bir ittifak temeli oluşturma girişiminde bulunuyordu.
Türkiye kısa sürede AKP- Cemaat arasında çelişki, Cemaat-CHP arasında ittifak, Ergenekon-AKP arasında taktik yakınlaşma, AKP- CHP- MHP arasındaki ilişkilerle dünyanın hiç bir ülkesinde görülmeyecek siyasal bir cepheleşmeye girdi.
*
Bu kaosun henüz başında olunmasına rağmen, birinci sonucu;Kürdistan sorununda stratejisi yaklaşıkla ortak olan bu odakların birbirleriyle çatışmasından Kürtçülüğün muazzam prim kazanmasıdır.
Türkiye’deki sorunların ana nedenlerinden biri olan Kürt sorununun çözümü,şimdi tek başına Kürt siyasal hareketinin bu durumu görüp çözüm stratejisi ve taktiğini üretmesi sorumluluğundadır.
*
İkinci sonuç;17 Aralık gelişmelerinden sonra CHP ile AKP’nin rol değişimidir.
Bir zaman “Ergenekon Savcısı” olan Başbakan Erdoğan, Ergenekoncuları serbest bıraktırmak için hamleler yaparken, “Ergenekon Avukatı” Kemal Kılıçdaroğlu Ergenekoncuların cezaevine konulmasını sağlayan Cemaat ile ortaklaşıyor!
Bu suretle AKP, krizden kurtulmak için Ergenekonculara dayanarak,cemaati geriletmeyi ve CHP’yi bölmeyi,
Ergenekoncular hükümet vasıtasıyla güçlenmeyi,
CHP cemaatle ittifak yapmakla AKP’yi zayıflatarak geriletmeyi ya da iktidardan seçimle ya da provokasyonlarla düşürmeyi,
Cemaat ise kriminal bir suç örgütü olarak ortaya çıkan çehresini CHP ortaklığında saklamayı planlıyor.
*
Üçüncü sonuç, zayıflayan bir Türkiye gerçeğidir.
Bu projelerin arkasında ABD’nin ve İsrail’in rolünü görmek gerekiyor.
15.3.2014