Düşünme tembelliğine yakalanmış aydınımız yorum yapıyor.
Eğer Cemaat ile iktidar birbirine düşmeseymiş, bu gizli gelişmeler ortaya çıkmazmış ve yurtseverler de, Silivri’de, yatmaya devam edermiş.
Böyle durumlarda radikal düşünmek bir adım öteye geçmeyi sağlar.
İktidar, egemenlerin halka karşı bir örgütüdür. Devlet düzeneğini elinde tutarak, demokrasi adına çıkarlarını sürdürmeye gayret gösteren bir örgütlenmedir.
Sömürünün hukuk ve düzen yoluyla güvenceye alınmasıdır, iktidar.
İslami köktenciliğin, var olan iktidar ilişkilerine alternatif olmayacağı baştan bilinen bir husustu.
Türk halkı hem dıştan emperyalizmin saldırısına girmişti, hem de içeriden siyasi koalisyonun saldırısı altındaydı.
Sermaye birikimi tam sağlayamamış, yerli sermaye ile işbirlikçi sermayenin uyumsuz çıkarlarını, sadece İslamiyet’in verdiği güç ile birbirine bağlayamazdınız.
Başlangıçta yok sayılan bu çıkar çatışması, ulusal Pazar daraldıkça, istikrar kazanması için dış kaynağa ihtiyaç duyması nedeniyle, dıştan bir şeylere ihtiyaç duymaya başladı.
Bu sebepten, üretken birikim yerine parasal birikim tercih edilerek, sermaye fetişizmi kök salmış, toplumsal insan gerçeği bir yana itilmişti.
Özetle kurt adam açlığı, iktidardan daha fazla pay alma isteği, bu gün olmasa yarın ortaya çıkacaktı.
Ama asıl bunları ortadan çatlatan halkın kendisi idi.
Halk kendisine karşı birleşen bu bileşenlere görünür ve görünmez büyük bir savaş başlattı.
Tunç kanunu kendini göstermeye başladı. İçerdeki düşmanla birleşerek, halkın üzerine gelen dış baskı, ulusalcılığı yükseltmeye başladı.
Yani iktidara karşı sınıfsal bir karakter kazanmaya başladı. Ve iktidarı ortadan böldü.
Ülkeyi bölmeye çalışanlar, kendileri bölündüler.
Başka bir değişle, onlar bölünmedi, halk onları böldü.
Birbirlerine düşmeye mecburdular, düştüler.
Zaafa düşen iktidar zindanları açmak zorundadır. Daha fazla tutması daha da zora girmesi demektir.
İktidarın dış kanadı, yani Cemaat şimdiden tedbir almaya çalıyor ki, kurulacak yeni iktidardan da pay alabilsin.
Cemaatin “Ergenekoncular harekete geçti, olayları onlar yaratıyor”, demesi boşuna değildir. Aslında bu ses Amerika’dan, dışarıdan geliyor.
Egemen sermaye, dışarıdan destek almadan Türkiye’de iktidar olamayacağını en iyi kendisi bilir.
Artık hazırlıklar yeni iktidar içindir. RTE’nin seçimleri kazanması ya da kazanmaması hiçbir şeyi değiştirmez.
İktidarın, kendi kendine bölündüğünü sanan aydınımıza çok önemli görevler düşüyor.
Halkına önderlik mi yapacak, yoksa önüne konulanı düşünmeden kabul mü edecek?
Bir yanıt yazın