Ukrayna tam bir kaos içinde.
Ayrıca özellikle belirtmek gerekirse AB, Ukrayna’da yanlış politikası sonucu maalesef “devre dışı”. Rusya ve Ukrayna hatta Rusya ve ABD arasında diyaloğu organize etmesi gerektiği bir dönemde aşırı göze batan “taraf” konumu nedeniyle “taraflar arasında” etkili olabilecek “tarafsız” arabulucu rolü oynayamamakta. Oysa şimdi bu “misyona” en çok ihtiyaç duyulan bir dönemdeyiz.
ABD ya da NATO’nun “sert açıklamaları” veya “tehditleri” bu konuda en az “Rusya’nın askeri operasyoları kadar “barışçıl”.
Ukrayna Sorunu’nun çözümüne ciddi katkı sunucu şekilde yaklaşan tek ülke şu ana kadar Türkiye ve Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu oldu. Üstelik Türkiye “Kırım” söz konusu olduğunda doğal olarak “taraf” konumunda olmasına rağmen. En “soğukkanlı, yapıcı ve barışı sağlayıcı diyaloğu talep eden” açıklamalar Türkiye’den geldi.
Bu madalyonun “bir yüzü”.
Madolyonun “diğer yüzü” ise Kıbrıs’ı yani KKTC’yi çok ilgilendirmekte.
Ukrayna’da yaşanmakta olan ve her geçen gün daha da derinleşen ve de dünya için büyük bir sorun haine gelen “kriz” özellike AB için Kıbrıs’ta Çözüm’ün önem ve aciliyetini de arttırmış durumda.
Nerdeyse ihtiyacı olan tüm doğal gazı Ukrayna üzerinden Rusya’dan alan AB için Kıbrıs Doğal Gazı şimdi tüm ihtiyacını karşılayamasa da “acil durumlar “için çok daha değerli bir hale geldi. Doğu Akdeniz’den çıkarılacak olan Doğal Gaz önümüzdeki yıllarda AB’nin Rus Doğal Gazı’na olan “bağımlılığının” azalması anlamına gelmekteydi zaten ve bu nedenle Kıbrıs’ta “istikrar” gerekiyordu.
Ancak şimdi Rusya’nın “AB tarafından kendisinden koparılmak istenen Ukrayna” ile yaşadığı “soğuk savaş” Rusya’nın hem Ukrayna üzerinden geçen Doğal Gaz Boru Hattı açısından hem de AB’ye “bir anda kesebileceği” ya da “fiyatı yukarı çekebileceği” Doğal Gaz satışına yönelik muhtemel gelişmeler nedeniyle Kıbrıs’ta Çözüm’ün “nihaileştirilmesi çabaları” hızlandırılmak zorunda.
Önümüzdeki yıllarda AB zorlanacak ve bu nedenle Kıbrıs Doğal Gazı ya da Doğu Akdeniz Doğal Gazı bir nebze olsun rahatlatıcı bir rol oynayacak.
İşte bu nedenle Ukrayna’nın “parçalanmaya” kadar varacak muhtemel “dev sorunları” Kıbrıs’ta “birleştirici” adımları tetiklemekte.
Yani kısacası KKTC’deki “statükocular” hem zaten boşuna büyük beklentiler içinde olduklarını saklamadıkları Türkiye’de yaşanan “17 Aralık Darbe Girişimi’nden” umutlarını kesebilirler (çünkü darbeye teşebbüs edenler kaybediyor), hem de “çözüm olmaz” tarzı yanlış “hayallerden” vazgeçebilirler.
“Çözüm” artık hızla yaklaşıyor.
Önemli olan şimdi Türkiye ile sıkı bir işbirliği halinde “adil ve kalıcı bir çözümün” gerçekleşmesini ve de “KKTC’de yaşamakta olan tüm vatandaşların hiç bir ayrımcılığa uğramadıkları için benimseyecekleri” bir “federal modeli” gerçekleştirmek için “güç birliği” yapmak.
Rum Kesimi bu konuda zorlanacak olsa da ne onların ne de Yunanistan’ın “artık işi yokuşa sürme şansı” kalmadı.
Geçtiğimiz hafta bir “ilk olarak” yaşadığımız “Atina” ve “Ankara” toplantıları belki “çok heyecan verici” gelişmelerdi ama yarın çok daha “heyecan verici” adımları yaşamaya hep birlikte hazır olmalıyız.
Türkiye hazır.
KKTC’nin de artık hazır olmasında yarar var. Özellikle “yanlış beklentiler”, “yanlış hayaller” yerine günümüz dünyasını ve gelişmeleri doğru analiz ederek “hedefe kilitlenme” anındayız artık.