Site icon Turkish Forum

KÜRT “AYDINLANMASI”

KÜRT “AYDINLANMASI” - imagesH7DNYJQ0
imagesH7DNYJQ0

KÜRT “AYDINLANMASI”

HÜSEYİN MÜMTAZ

Öyle anlaşılıyor ki “aydınlanma çağı”, dönüp dolaşıp kapımıza dayandı.

Kürtler “aydınlanıyor”..

Gözümüz yok, mübarek olsun ama acaba “bize” dokunacak mı?

İmralı’da kardeşi Mehmet Öcalan’la görüşen hükümlü terörist; 14 yıldan beri barışa hizmet ettiğini, ancak sonuç alamadığını belirterek, “Sürece katkı sunmaya devam edeceğiz, ancak yasal müzakere alt yapısı tamamlanmazsa süreç asla ikinci aşamaya geçemez” demiş. Mehmet Öcalan, ağabeyi için, “Süreç konusunda çok sıkıntılıydı, kızgındı” değerlendirmesini yapmış.

Adıyaman, Malatya, Gaziantep, Kahramanmaraş’ta seçime özel önem verilmesini isteyerek BDP çalışanlarının da özellikle Şanlıurfa’ya aktarılarak seçim çalışmalarının güçlendirilmesi önerisinde bulunmuş.

“25 günlük süreç en iyi şekilde değerlendirmek zorundadır” derken; ”Örneğin Urfa’da Arap nüfusu yaşıyor. En azından orada belli Arap şahsiyetler eş başkanlık için düşünülebilirdi. Ama hala vakit geçmemiştir. Fiilen belli şahsiyetler belediye eş başkan yardımcılıkları noktasında BDP içerisine alınabilir. Eğer bunu yaparlarsa herkes için faydalı olur. Başka renklerin yönetime katılması önemlidir. Projemiz bütün halklarla ortaklaşmaktır. Seçimlere de bu anlamda gidilmesinden yanayız. Mardin’de Süryani eşbaşkanın olması isabetlidir” diye de ilave etmiş..

Yâni “çok sıkıntılı ve kızgın” olarak 5 ili istiyor ve “Arap nüfusun yaşadığı Urfa’da eşbaşkanlık için Arap şahsiyet”e işaret ederken, Mardin’de de Süryani eşbaşkanı “isabetli” buluyor.

Yahu bu beş ilde “Arap-Süryani nüfus” var da hiç “Türk nüfus” yok mu ki oralarda “Türk eşbaşkan” istemiyor?

Bu konuşmaların hepsi Kürtçe yazılı, cepheden pasaport formatında fotoğraflı afişlerin eşliğinde sergileniyor.

“Eş zamanlı” olarak Kars’ta arazide avcılık yapan dört vatandaşın üç adet av tüfeği “izinsiz avlandıkları gerekçesiyle” gasp ediliyor, Şırnak’ta hududun Irak tarafından sınıra yaklaşık bin metre mesafeden taciz ateşi açılıyor, Mardin’de de bir vatandaşa ait kamyonet yakılıyor, Urla’da askere saldırılıyor.

Şırnak’ın Uludere ilçesinde Kuzey Irak sınır hattına güvenlik yolu yapılmasının köylüler tarafından protesto edilmesi sonrasında yaşanan gerginlik çatışmaya dönüşüyor. Güvenlik güçleri ile PKK’lılar arasında çatışma devam ederken daha önce hava saldırısında ölen 34 kişinin ailelerinin de içinde yer aldığı kalabalık bir grup sınıra yürüyor. Sınırın sıfır noktasına ulaşan ve sayıları 600 kadar olduğu belirtilen grup, yol yapım çalışmalarının ve sınıra yönelik yapılan top atışlarının durdurulmasını talep ediyor.

Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde, Suriye sınırına yapılan duvarı protesto etmek için BDP öncülüğünde yürüyüş yapılıyor. Grubun içinde bulunan yüzleri kapalı kişiler polise ses bombası, molotof kokteyli ve havai fişeklerle saldırıyor.

Kuzey Irak ve Suriye’nin Rojava bölgesi arasında bulunan Semelka Sınır Kapısı’ndaki mühürlerin üzerinde yer alan “Arap” ibaresi kaldırılıyor. Eski mühürde bulunan “Arap” ifadesinin yerini, “Suriye Cumhuriyeti Cizre Kantonu” alıyor. Ayrıca mühürde kullanılan dilin “Kürtçe” olması da dikkat çekiyor.

Ankara’dan Namık Durukan’ın haberine göre ise; “Çözüm sürecine katkı kapsamında Öcalan’ı ikna etmesi için Türk yetkililerin Barzani’ye görüşme teklifinde bulunduğu, Barzani’nin ‘Esaret koşullarında görüşme yapamam’ diyerek teklifi reddettiği iddia ediliyor. Erbil merkezli Basnews ajansının Barzani’ye yakın bir kaynağa dayandırdığı habere göre, Türk yetkililer Barzani’den İmralı Cezaevi’ne giderek Öcalan’la bir görüşme gerçekleştirmesini           “rica”     etmişler; ancak Barzani, Öcalan’ı esaret koşullarında ziyaret etme talebini kabul etmemiş. “Kürdistan Bölge Başkanlığı” yetkilisi olduğu açıklanan ancak ismi saklı tutulan kaynak, “Barzani, Öcalan’ı zindan koşullarında görmek istemedi. Bir Kürt liderini zindanda görmenin kendisini huzursuz edeceğini belirterek bu teklifi reddetti” demiş..

Selahattin Demirtaş önce “Özerklik ilan edeceğiz” diyor sonra “İlan değil, inşa edeceğiz dedim” diyor Cenene Türk’de.

Türkçe’ye ne kadar vâkıf! “İnşa”nın, “ilan”dan daha belirleyici olduğunu duymazdan, görmezden, bilmezden geliyor.

“İnşaat” bittikten sonra açılış “ilan” edilmez mi?

Onun söylediklerini Muş Milletvekili Demir Çelik “kuvvetlendiriyor”, daha iyi anlamamızı sağlıyor.

Çelik, Kürtleri dört ülkede konfederasyon temelinde bir araya getirmeyi amaçlayan özerklik projesini Milliyet’te şöyle anlatıyor:

“Özellikle de 30 Mart 2014’e yüklediğimiz misyon bu manada anlamlıdır. Çünkü biz 14 Temmuz 2011’de devlete rağmen demokratik özerkliği ilan etmiştik. Bu özerkliği başarıya ulaştırmak yine önemsediğimiz yerel yönetimler üzerinden olacak. Bu manada biz hem elimizdeki mevcut belediyeleri korumayı esas alıyoruz hem de bu belediyelere ilave yeni belediyelerle, bir bütün Kürtlerin ağırlıklı ve yoğun yaşadığı yerellerden, bu yerindelik ilkesi çerçevesinde hem yerel yönetimlerin idari mali özerkliklerine kavuşturması mücadelesini yürüteceğiz hem de bölgenin siyasal özerkliğe kavuşturulmasının mücadelesini yürüteceğiz.

Bunu yaparken sadece Türkiye Kürdistanı ile sınırlı kalmaksızın, parçalanmış, ilhak edilmiş bir coğrafya olmasından hareketle Suriye Kürdistanı, Irak Kürdistanı, İran Kürdistanı ile de demokratik konfederal ilişkiler dediğimiz, sınır üstü, sınırlar ötesi ilişkilerin önce Kürtlerin ulusal birliğine hizmet eden, sonrasında da, ‘Ortadoğu Halklarının Demokratik Konfederal Birliği’ne hizmet eden, bir rolü, bir görevi yüklenelim istiyoruz.

Sınırları esas almadan, biz mevcut sınırları her ne kadar güvenlik koridorları ile çevirmişsek de, surlar, tellerle örülmüş ise de, bir kısım gözetleme kulelerinde, noktalarında askeri kontrol varsa da biz bunları meşru görmüyoruz. En nihayetinde 1. Dünya Savaşı’nın ortasında İngiliz Emperyalizminin Ortadoğu halklarına dayattığı suni sınırlardır. Biz, Başur’daki (Kuzey Irak) Kürdün de Rojava’daki (Suriye) Kürdün de, Bakur (Türkiye) ve Rojhelat’taki (İran) Kürdün de kaderinin ortak olduğundan hareketle, bu sınırlara bağlı kalmadan sınırları esas almadan, ekonomik demokratik, ekolojik kültürel, birikimlerimizi, değerlerimizi ortaklaştırmak, varsa sorunlarımıza problemlerimize çözüm aramak noktasında ortak refleks geliştirmek istiyoruz.

Seçimlerden sonra bizim uygulamaya alacağımız 2 olay var. Biri parçalanmış Kürdistan coğrafyasından hareket ile, ‘Kardeş Belediyecilik’ uygulamasına gideceğiz. Örneğin Nusaybin ile Kamışlı, iç içe ama tel örgülerle duvarlarla ayrıştırılmış. Bunlar kardeş belediye ilan edilerek Kamışlı’nın eksiğini, gediğini Nusaybin üzerinden, Nusaybin’in ise Kamışlı üzerinden sağlayacağız. Aynı şeyi, Erbil, Dohuk, Zaho üzerinden yapacağız. Zaten bir kısmını başlatmışız. Şu anda Başur ile Türkiye Kürdistanı’nda 11 belediye arasında kardeşlik hukuku başladı, yürüyor. Aynı şekilde Serhat’ın bir kısım belediyelerinden Van, Hakkâri, Kars ve Ağrı’yı, Rojhelat’taki belediyeleri ile ‘Kardeş Belediyecilik’ temelinde ortaklaştıracağız.

Seçimden sonra Türkiye Kürt Bölgesi için düşündüğümüz ‘Demokratik Toplum Kongresi’, öncü pozisyonunu sürdürecek. Ama aynı şekilde Başur’daki ya da Rojava’daki, Rojhelat’daki Kürtlerin de farklı kesimlerden, sınıflardan müteşekkil olması, heterojen bir toplum olmasından hareket ile, her düşünce ve kesimin kendisini kongrede örgütleyebilme hakkına fırsat veren adımları önemsiyoruz.

Bakur’da faaliyet gösteren DTK benzeri oluşumların, Başur, Rojhelat ve Rojava’da hayata geçirilmesi gerekir. Bu kapsamda üstte, ‘Kürt Ulusal Kongresi’ oluşacak. Alt örgütlenmeler, parçalar üzerine örgütlenmeli, ama üst kongre parçaları dikkate almayan bütün Kürdistan coğrafyası; sadece Kürtleri kastetmiyorum burada, Ezidi, Süryani, Ermeni, Alevi, Acem, Arap, Çerkez, Türk, Türkmen, Kürt herkesi kapsayan bir üst oluşum olsun istiyoruz. Bu eskiden beri olan bir çalışmadır. BDP-DTK cenahı olarak biz Kürt ulusal birliğini, Kürt Konferansında, Kürt Konferansının yolunu açacağı, bir üst kongrede buluşmayı önemsiyoruz”.

Ey millet…

Daha ne desin?

Bu haberin tarihi 23 Şubat.. Daha yeni 15 gün olmuş..

Ben mi okuduğumu anlamıyorum yoksa yetkili, ilgili ve bilgili mutena ve muteber şahsiyetlerimiz önemsemiyor, küçümsüyor mu?

Demirtaş’ın “inşa ediyoruz” dediği inşaatın meğer karkası bitmiş, dış cephe kaplamaları yapılmış, iç mimarlar işe başlamış, çatısı bile çatılmış..

Eskiden yeni inşaatın biten çatısına bir bayrak çekilirdi, hatırlıyor musunuz?

Bu inşaatın çatısındaki bayrağı halâ görmüyor musunuz?

Başınızı başka yere çevirmek işinize mi geliyor?

Kışanak bir adım daha atıyor;

“Bugün Türkiye’nin bütününe baktığımızda Kürdistan aslında ekonomik olarak Türkiye’den ayrılmış durumdadır. Eğer bölge arıyorsa Ankara, öncelikle kendisine bakmalı. Şimdiye kadar kamu kaynaklarını nasıl kullandılar? Bu ülkeyi nasıl böldüler? Kürdistan’ı nasıl en yoksul iller durumuna getirdiler? Buna bakacaklar” diyor.

“Belge”, Emniyet’ten..

“Emniyet Genel Müdürlüğü, PKK’nın sözde ‘şehitlikleri’ ile ilgili rapor hazırladı. Çarpıcı bilgiler içeren rapora göre bugüne kadar Diyarbakır, Şırnak, Siirt, Mardin, Ağrı, Bitlis ve Van’da 10 terörist mezarlığının yapımı tamamlandı ve açılışı yapıldı. Şırnak’ta ise terörist mezarlığının yapımı tamamlandı ancak açılışı yapılamadı. Halen Şırnak, Van, Tunceli, Bitlis, Bingöl ve Batman’da 8 adet terörist mezarlığı yapımı çalışmaları sürdürülüyor. 6 ilde inşası devam eden sözde şehitliklerin kısa sürede açılması planlanıyor. Ayrıca, Muş merkeze bağlı Durugöz Köyü’ndeki köy mezarlığının terörist mezarlığına çevirme (dönüştürme) çalışmalarının devam ettiği görüldü.”

Yine kimseden tık yok değil mi ey millet?

Pes..

Diyarbakır Belediye Başkan adayı Gültan Kışanak, şehir için hükümetin hazırladığı projelere karşı çıkıyor ve yapılması halinde Gezi’den daha beterinin Diyarbakır’da olacağını söylüyor.

“Biz bu kentin değerlerinin talan edilmesine karşıyız. Üç kıymetli alanımız var. Hevsel bahçeleri. Nefes alanımız. Burayı konut alanı ilan ettiler. İktidar, belediyelerin elinden imar yetkisini alıyor. Sonra Atatürk Stadı. Burayı da TOKI’ye konut yapsın diye vermek istiyorlar. TOKİ bu alanla ilgili ihale çağrısı yaptı. Buradan bu ihaleye girmeye hazırlananlara sesleniyorum. Para kazanmanın daha temiz yolları var. Bu ihaleye girmeyin. Bu katliama ortak olmayın” diyor.

“İşaret”i alan “kentliler” Hevsel Bahçeleri’nde plan değişikliği ve ağaç kesimleri üzerine çadırlar kurarak nöbet eylemi başlatıyorlar.

Çadır eylemi ve Kışanak’ın “daha beter olur” tehditleri sonrasında TOKİ’den acilen açıklama geliyor. TOKİ, Hevsel Bahçelerini kapsayan alanda herhangi bir konut uygulaması veya imar planı çalışması bulunmadığını bildiriliyor.

Siz TOKİ’den yahut başka ilgililerden Taksim Gezi Parkı için böyle ânında bir açıklama-düzeltme duymuş muydunuz?

Ya Hevsel bahçeleri ile ilgili şu haberi unutmuş muydunuz?

“Diyarbakır’ın Mardinkapı semtindeki Hevsel Bahçeleri’nde polis, helikopter ve özel timlerin de katılımıyla Hint keneviri operasyonu gerçekleştirdi. Diyarbakır polisi, Dicle Nehri’nin iki yakasında bulunan Hevsel Bahçeleri’ne helikopter destekli uyuşturucu operasyonu düzenledi. Polis, kavak ağaçları ile sebzelerin arasına ekilen Hint kenevirlerini bahçede yakarak imha etti. Operasyonda bazı polisler araziye helikopterlerle indi. Nefes kesen operasyonu Diyarbakır Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam bizzat yönetti. Diyarbakır Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam, 19 ayrı tarlaya yapılan operasyonda, 3 milyon 150 bin kök Hint keneviri ile geçirildiğini belirtti. Bu miktarda Hint kenevirinden 650 kilogram toz esrar elde edildiği, piyasa değerinin ise 2 milyon lira olduğu bildirildi. Hazine’ye ait araziye Hint kenevirlerini kimin ektiği ise henüz belirlenemedi”.

Ekonomik olarak ayrıldık diyorlar, özerklik inşa edeceğiz diyorlar, sınırları kaldıracağız diyorlar, sınıra duvar yaptırmayız diyorlar, “şehitlik” inşa ediyorlar..

Tehdit ediyorlar..

Ve biz göz gözü görmeyen bu puslu-sisli-bulanık havada…Karadeniz alev alev yanarken… Güneyimizde iki ayrı yeni devlet kurulurken…Kıbrıs masanın üzerine konulmuşken…

Ve biz öylece ağzımız açık cambaza bakarken…

Yankesiciler…

Tereyağından kıl, gözümüzden sürmeyi çeker gibi, hiç fark ettirmeden…..

…ceplerimizi mi boşaltıyor?

Üç kuruş parayı boş verdim, “kimlik”lerimizi mi çalıyorlar? 5 Mart 2014

57’İNCİ ALAY HER YERDE

HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ

 

 

Exit mobile version