Site icon Turkish Forum

Başka konularla milleti uyutmak…

NECDET BULUZ - necdet buluz

NECDET BULUZ

 

Başbakan ve çocukları üzerinden “yolsuzluk ve rüşvet” suçlamaları yapılıyor. Başbakan, meydan meydan yaptığı konuşmalarda kendilerine “kumpas” kurulduğunu söylüyor. Kendisi ve oğlu için söylenenlerin tamamın yalan olduğunu anlatmaya çalışıyor. Zaten, biz de doğrudan Başbakan’ı itham etmiyoruz, suçlamıyoruz.

Ancak, Başbakan’ın inandırıcı olduğunu da sanmıyoruz. Çünkü ortaya çıkan bazı belge, bilgi ve ses kayıtlarının ne kadar doğru, ne kadar yanlış olduğu açıklanmadı. Bunun yolu, bağımsız, tarafsız yargıdır. Bugün, bağımsız anlamda bir yargıdan söz etmenin mümkün olmadığını da görüyoruz.

                                                 BAŞBAKAN’A DÜŞEN GÖREV

                                                     Demokrasiye inanan, yargı bağımsızlığına inanan ve demokrasi ile yönetilen her yerde, hakkında böyle bir suçlama olan Başbakan ne yapar buna bakalım:

Derhal, hiç tereddütsüz kendisini ve suçlanan çocuğunu yargının önüne koyar. Eğer, suç yoksa yapılanlar, söylenenler, ses kayıtları bir “kumpas” ise bu yargıda açığa çıkar ve o başbakan da temize çıkmış olur. Yargıdan neden bu kadar korkuluyor? Kaldı ki, Başbakan şu anda her şeye hakim. Hakkında çıkarılan iftiralara belgeleri ortaya koyarak yanıt verebilecek konumda. Bunu niye yapmıyor, ya da yapamıyor?

                                                     Ses kayıtları için “montaj” deniliyor. O halde, çıkarın doğrusunu, koyun belgelerle ortaya. Böylece siz aklanmış, kamuoyu da tatmin olmuş olur. Kafalardaki soru işaretleri de böylece dağılır.

                                                   Dikkatimizi çeken, Başbakan’ın ortaya çıkan ses kayıtları için “Bizim sesimiz değil” diyemiyor olmasıdır. Evde istiflenen paralar konusunda “Böyle bir şey yok” diyememesidir. Urla’daki villalar konusundaki iddialar için “Hayır “yanıtını verememesidir.   

                                               DÜNE KADAR KOLKOLAYDILAR

                                                  Bakıyoruz, Başbakan seçim meydanlarında başka konulardan söz ediyor. 11 yıllık iktidarı döneminde kendisine her konuda destek veren, “Bugüne kadar ne istediler de vermedik” dediği koltuk değneği Cemaati suçluyor “paralel devlet” diyor. İstiklal mücadelesi verdiklerini söylüyor, “inlerine ineceğiz” diye tehdit savuruyor.

                                                  Devlet olarak bunları yapacaklarsa yapsınlar. Biz de hiçbir zaman “paralel yapı”yı savunmuyoruz. Hesap sorulması gerekenler varsa bunlardan da hesap sorulsun. Ancak, Başbakan önce kendisi ve çocukları hakkındaki ithamlara yanıt vermek, bu suçlamaların hesabını kapatmak durumundadır.

Ortada çok ciddi suçlamalar var. Bu suçlamalar “Bunlar bana iftira atıyor” denmekle geçiştirilebilir mi? Millet, artık bunlara inanmıyor. Eğer ortada bir iftira, bir kumpas, bir tezgâh varsa Başbakan’ın bunları bozmasını, aklanmasını, kendisine kurulan tuzağı belgelerle bozmasını bekliyor. Eğer, Başbakan kendisine güveniyor, hakkında çıkan iddiaların asılsız olduğunu söylüyorsa bunları da anında yapması gerekmez mi? Beklenen bu, bunu bozmak, bunu yapmak Başbakan için bu kadar zor olmamalıdır.

                                                  OY KAYBI SÜRÜYOR

                                                      Hiç kuşkusuz, Başbakan’a inananlar olduğu kadar, tabanında artık inanmayanların var olduğu da görülüyor. Kamuoyu araştırma grupları, yaptıkları son anketlerde “yolsuzluk ve rüşvet” konusunda AKP tabanında % 10-15’lik bir grubun artık Başbakan’a inanmadıklarını açıklıyorlar. Özetle, AKP tabanında çözülmeler görülüyor. Ortaya çıkan “pis kokular”dan rahatsız olanların giderek çoğalmakta olduğunu da görmekteyiz.

Dikkatimizi çeken bir konuyu daha buraya taşıyalım:

Başbakan’ın mitinglerine katılanlara çok dikkatli bakınız. Büyük çoğunluğu varoşlardan toplanıp getirilenlerden oluşuyor. Orta halli insanlar, okullardaki izin verilen ve mitinge gitmesi istenilen ortaokul, lise öğrencileri, dışarıdan taşıma ile getirilen partililer ve insanlar. Miting yapılan yerlerde kamu görevlilerinin de izin verilerek gitmelerinin istenildiği de iddia ediliyor. Mitinge katılanların yüzleri gülmüyor, zoraki bayrak sallanıyor, heyecan desen o da yok. Neredeyse meydanı dolduranların yarısı sivil ve resmi polislerden oluşuyor.

                                                      Millet, artık boş sözlere kanmıyor. Başbakan’ın tek derdi, 30 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimde oyunu düşürmemektir. Bu nedenle söylemleri ile ortaya koyduğu iddialarla seçime kadar zaman kazanmak istiyor. “Seçimde bir de oyumu artırırsam bütün bunlar unutulur”diye düşünüyor. O nedenle de “Hesabı olanla sandıkta hesaplaşacağız” diyor. Kendisine göre bir strateji ortaya koyuyor.

e.mail: necdetbuluz@gmail.com

necdetes@mynet.com

 

Exit mobile version