Bu yolun geri dönüşü asla olmayacak!
Bizi tehdit ediyorlar, ölümle değil soruşturmayla…
Yani?
“Süründürmekle işe başlarız” diyorlar…
Yani?
İhbarlar, şikayetler, gizli tanıklar, gizli kaçakçılar, gizli teröristler…
Yani?
Kaşif Kozinoğlu’nun başına gelenler gibi bir şey…
Ya da Kuddisi Okkır’ın başına gelenler gibisinden…
Ya da Diyarbakır’da soruşturma ve yargılama yapıp PKK’nın eline düşürmek gibi bir şey planlıyorlar ve işe başlamışlar bile…
2003’te başladı bu tehditler…
Bülent Arınç’ın Manisa’daki evi hikayesiyle başladı.
Ardından Yalçın Tanfer’in şikayetleri ve derken soruşturmalar…
Yalçın Tanfer’i bilirsiniz hani şu haham kılıklı Tuncay Güney’in işbirlikçisi…
Hani şu Şanlıurfa’da eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün bölge istihbarat sorumlusu diyerek ortaya çıkan, ardından yakalanan, yargılanan ve on yıl hapis alan şahıs…
Hapisten şikayet etmişti bizi…
O’nun şikayetiyle “Levent Ersöz- Atilla Uğur- Mehmet Şimşek” soruşturmalarına maruz kalmıştık…
İki yıl, koca iki yıl soruşturma ve yargılamalarla uğraştık…
Kolay değil; dört ayrı yerde soruşturulduk ve yargılandık…
Sebebi; “Şener Eruygur ağaç diker” demişiz diye.
Saçmalık ama Yalçın Tanfer’in bir tezgahıydı bu.
Sonuçta aklandık…
“Haksızlık olmuş” dediler, Ankara Uzman Jandarma Öğrenci Alay Komutanı yaptılar.
Sancağı selamladık ve istifa ettik.
Çünkü bu yol ve yöntem ağır gelmişti bize…
Artık bu çileler bitti derken, Savcı Zekeriya Öz’le karşı karşıya geldik.
Meğer daha varmış çile…
Zaman Gazetesi hakkında dava açtığımız için neler yapmadılar ki…
Neredeyse her gün polis, her gün memur, her gün postacı…
Neler iddia etmediler ki;
Van Cumhuriyet Başsavcılığı;
– – PKK terör örgütü ile uyuşturucu kaçakçılığı yapmak,
– – PKK terör örgütü üyesi olmak,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı;
– – Kod Ergenekon terör örgütü üyesi olmak,
– – Kod Ergenekon kasası olmak,
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı;
– – Çalıntı telefon kullanmak,
Ankara Vergi Dairesi;
– – Vergi borcunu ödememek,
Bunlar ilk anda aklıma gelenler…
Peki ne oldu sonunda?
Hiç!
Oradan oraya çekiştirdiler…
Psikolojik baskı kurmak istediler…
Mali sıkıntılara düşürdüler…
Rahtsız etmek istediler…
“El aman” dememizi beklediler ama boşuna…
Tam on yıl sürdü bu tehditler…
2003’te başlamıştı, 2013’te bitmişti…
Biz bitti sanmıştık ama meğer bitmemiş…
Şimdi yine soruşturma ve yargılama ile tehdit ediyorlar…
Diyarbakır-Van hattı kurmuşlar…
Gizli kaçakçı arıyorlar, gizli tanık, gizli terörist…
Ya tutarsa diyerek…
1992-1994 Şemdinli’de epey araştırmışlardı…
Şimdi demek sıra Van’a gelmiş…
Şanlıurfa/Diyarbakır hattından ilerliyorlar…
Peki kim bunlar?
Bu soruya cevap bulabilmek için Yalçın Tanfer’le işe koyulmalı…
Yılların köstebeği…
Peki Yalçın Tanfer’in arkasında kim var?
Bu soruya da cevap bulabilmek için de Yalçın Tanfer’le bağlantılı olan kişileri araştırmalı…
Devlet bu, istese bulur…
Peki neden?
“Konuşma” demek istiyorlar bana, “yazma”…
Kim bunlar?
ABD/İsrail, Cemaat, Barzani ve derken AKP, BDP/PKK…
Zaten hepsi aynı yolun yolcusu değil mi…
Anlaşılan o ki bizi tehdit edenler, bu sayılanların köstebekleri…
Paralel yapı dedikleri de bu olsa gerek…
İşte durum bu…
Bu köstebekler kendilerine alet olacak gizli terörist arıyor şimdilerde, aleyhimizde ifade almak için, soruşturma açabilmek için, yargılama yapabilmek için…
Gizli kaçakçı, gizli tanık arıyorlar…
Kod Ergenekon’da olduğu gibi “Osmanım”, “Osman Bey” gibilerini arıyorlar…
Biz de bekliyoruz…
Siz gerçeği bilin istedim, bu nedenle yazdım.
Bu yol çıkmaz sokak, çıkışı yok!
Bu yolun geri dönüşü de yok bizim için!
Nefsi müdafaaya kadar gider bu iş…
Bu müdafaa tetikse eğer…
Ötesi de yok!
Erdal Sarızeybek