Önyargılı Alman Medyası
“Irkçı” Sarrazin’in yeni kitabı ve önyargılı Alman Medyası
Almanya’da bu işin “pazarının” olduğu açık!
Türkiye’ye, Türkiye insanına ve müslümanlara yönelik olarak tüm önyargılarla kaleme alınmış gazete makaleleri, dergi yazıları, haberler ve kitaplar “para kazandırmakta”. Bu özünde “Almanya Demokrasi’si” açısından utandırıcı bir durum.
Geçtiğimiz hafta Stern Dergisi Ukrayna’dan, Kiev’den değil, Ankara’dan sıradan bir mitingi “dev resim ve olumsuz haber” olarak sunmuştu. “Nasıl bir Yazı İşleri mantığının ürünüdür bu ?” diye sormaya gerek yok aslında. “Önyargılar ve tekrar önyargılar” sürekli ana sorunumuz olmaya devam etmekte.
“Der Spiegel” Türkiye üzerine bir haber yazacak olursa bu haberin “olumsuz” ve “önyargılarla dolu” olduğundan emin olabiliriz. Örneğin Türkiye’deki “Barış ve Çözüm Süreci” hakkında tek bir övgü kaleme almayan “Der Spiegel” buna karşılık “Paris’te üç Kürt kadın politikacının arkasında hangi güçlerin olduğu bilinmeyen bir cinayet komplosu” söz konusu olduğunda garip bir şekilde “şüpheleri MİT’e çekmeye” çalışırken acaba kimlere “misyonerlik” ya da “taşeronluk” yapmakta?
Almanya’nın günlük gazeteleri ister sağ kanattan olsunlar isterse sol kanattan sürekli “Türkiye ile sorunlular”.
Türkiye demokratikleştikçe, ekonomik olarak yükseldikçe, özellikle “Barış ve Çözüm Süreci” başarılı oldukça, analar ağlamadıkça, insanlar ölmedikçe bu konularda “övgü” okuyacakken, “garip yazı ve yorumlara” muhatap olmaktayız.
Acaba Almanya’da “İslam Düşmanlığı”, “Türkiye karşıtlığı” ve “Türkiyelilere yönelik haklı ya da haksız eleştiriler” traj mı yapmakta? Reyting mi arttırmakta? Para mı kazandırmakta?
Eğer bu sorularımın cevabı “evet” ise, Almanya’nın bir sorunu var!
İstendiği kadar “yabancı düşmanlığı”, “ayrımcılık” ve “ırkçılık” ile mücadele ediyoruz denilsin ülkede bu konuda “kolay, kolay ikna olmaz” bir potansiyel söz konusu!
İşte önümüzde Avrupa Parlamentosu Seçimleri!
25 Mayıs 2014 tarihinde Almanya Avrupa Parlamentosu’na göndereceği vekillerini seçecek. “AB ve Avrupa karşıtı”, “Avro Düşmanı”, “Yunanistan ve benzeri kriz içinde olan ülkelere mali yardıma karşı” sloganlarla “populist” bir şekilde seçime katılan ve “sağ” ya da “aşırı sağ” oyları toplamaya çalışanların “Türkiye”, “Müslümanlar” ve “Türkiye insanı” hakkında neler düşündüğünü “düşünmek” bile istemezsiniz!
İşte tam bu süreci yaşamakta olduğumuz şu günlerde Almanya’da “malüm” bir şahsiyet gene ortaya çıktı. Tam da AP Seçimleri öncesi! Tam yine “ırkçılık” meydanlarda “alkış” alırken ve “ırkçı sloganlar” seçim propagandası halinde “legal platformlarda sunulurken” o da “ortaya çıkıverdi”.
Thilo Sarrazin!
“Bestseller” yazarı Thilo Sarrazin yeni kitabını “Der neue Tugendterror (Yeni Erdem Terörü)” Berlin’de Alman Medyası’na tanıttı.
İlk kitabı “Almanya kendi kendini yok ediyor” 2010 yılında piyasaya süreülen Thilo Sarrazin Türkçe’de çok kullanılan bir tanımlama ile “köşeyi dönmüştü”. “İslam”, “Türkiye” ve “müslüman” düşmanlığı 500.000 satmıştı!
Ardından 2012 yılında çıkardığı “Avrupa’nın Avro’ya ihtiyacı yok” isimli kitabı aynı rakama ulaşamasa da Thilo Sarrazin “para kazanmaya” devam etti.
Şimdiki kitabında ise “doğru zamanlama” ve “korkunç” bir içerik ile ilk kitabındaki rekoru “zorlamaya” aday Thilo’cuk. “Dazlak tosuncuklar” pek kitap okumasalar (ya da okuyabilecek düzeyde olmasalar da” sanırım onlar bile satın alacaklar bu kitabı “kavgaları” için.
Bu yeni kitap aslında “aklı başında” olan için çok “can sıkıcı” bir şekilde kaleme alınmış ve okumak sabır istiyor. Bu kitaba yönelik en iyi eleştiri hali hazırda Klaus J. Bade tarafından kaleme alınmış durumda.
Thilo Sarrazin bu yeni kitabında da “göçmenlerle” uğraşmakta. “İyi göçmenler” sadece ve sadece “Almanların eğitim ve uzmanlık ortalamasını geçenler” ona göre. Onun deyişiyle “Maalesef bu bir hayal. Özellikle Türkiye, Afrika, Yakın ve Ortadoğu’dan gelenler bu kritere uymuyorlar.” Kısacası Sarrazin “önyargılar” yaymaya ve kafaları karıştırmaya devam ediyor.
Gerçekte Almanya’ya artık Türkiye’den çok az sayıda insan gelmekte. Göç rakamlarına baktığımızda Türkiye artık listenin başında olan ülkeler arasında değil!
Ancak bu Sarrazin gibilerinin sorunu değil. O “sallayacak” ve sokaktaki ya da “Gasthaus’taki” sadece “Bild” gibi gazeteleri okuyan vatandaş da buna “inanacak”. Konsept açık ve net!
Sonuç olarak Thilo Sarrazin’in “kültür ırkçılığı” ve “İslam düşmanlığı” konusunda birinci kitabından hiç de geri kalmadığı bu üçüncü kitabı bakalım “kaç yüz bin satacak”?
Ancak asıl sorun Almanya açısından bu kitabı “kapışa, kapışa almaya” ve “Sarrazin’in okumalarını sunduğu salonları tıka, basa doldurmaya” hazır potansiyel!
Biz Türkiye’nin imajı ve özellikle AB üyelik sürecine yönelik olarak AB kamuoyuna ve de Almanlara yönelik “kendimizi” anlatmaya çalışmaya devam edelim. Almanya’da Almanya kendi insanının önyargılarına yönelik “adımlar” atmazsa tek başımıza başarılı olamayız.
Her şey “kafalarda başlıyor” ve “kafalarda bitiyorsa” Almanya’da demokratik bir ülke olarak bu konuda büyük bir sorumluluk taşımakta.
Milyonlarca Türkiyelinin ve müslümanın yaşamakta olduğu ve hatta vatandaşı oldukları Almanya’nın bu konuyu çok daha fazla ciddiye almasında yarar var.
Thilo Sarrazin’leri “yasaklamak” tarzı bir talebimiz elbette yok. Ancak Almanya’da okullarda ve daha bir çok alanda sokaktaki insanın “Thilo Sarrazin’lere kanmasını” engelleyebilmek için daha tutarlı eğitim ve yetişkin eğitimi programlarına ihtiyaç olduğu açık.
Dileğimiz yeni Almanya Hükümeti’nin “Thiko Sarrazin’in kitabını” bu açıdan bir “alarm işareti” olarak görme becerisine sahip olabilmesi ve gerekli adımları atması!
Türkiye’ye, Türkiye insanına ve müslümanlara yönelik olarak tüm önyargılarla kaleme alınmış gazete makaleleri, dergi yazıları, haberler ve kitaplar “para kazandırmakta”. Bu özünde “Almanya Demokrasi’si” açısından utandırıcı bir durum.
Geçtiğimiz hafta Stern Dergisi Ukrayna’dan, Kiev’den değil, Ankara’dan sıradan bir mitingi “dev resim ve olumsuz haber” olarak sunmuştu. “Nasıl bir Yazı İşleri mantığının ürünüdür bu ?” diye sormaya gerek yok aslında. “Önyargılar ve tekrar önyargılar” sürekli ana sorunumuz olmaya devam etmekte.
“Der Spiegel” Türkiye üzerine bir haber yazacak olursa bu haberin “olumsuz” ve “önyargılarla dolu” olduğundan emin olabiliriz. Örneğin Türkiye’deki “Barış ve Çözüm Süreci” hakkında tek bir övgü kaleme almayan “Der Spiegel” buna karşılık “Paris’te üç Kürt kadın politikacının arkasında hangi güçlerin olduğu bilinmeyen bir cinayet komplosu” söz konusu olduğunda garip bir şekilde “şüpheleri MİT’e çekmeye” çalışırken acaba kimlere “misyonerlik” ya da “taşeronluk” yapmakta?
Almanya’nın günlük gazeteleri ister sağ kanattan olsunlar isterse sol kanattan sürekli “Türkiye ile sorunlular”.
Türkiye demokratikleştikçe, ekonomik olarak yükseldikçe, özellikle “Barış ve Çözüm Süreci” başarılı oldukça, analar ağlamadıkça, insanlar ölmedikçe bu konularda “övgü” okuyacakken, “garip yazı ve yorumlara” muhatap olmaktayız.
Acaba Almanya’da “İslam Düşmanlığı”, “Türkiye karşıtlığı” ve “Türkiyelilere yönelik haklı ya da haksız eleştiriler” traj mı yapmakta? Reyting mi arttırmakta? Para mı kazandırmakta?
Eğer bu sorularımın cevabı “evet” ise, Almanya’nın bir sorunu var!
İstendiği kadar “yabancı düşmanlığı”, “ayrımcılık” ve “ırkçılık” ile mücadele ediyoruz denilsin ülkede bu konuda “kolay, kolay ikna olmaz” bir potansiyel söz konusu!
İşte önümüzde Avrupa Parlamentosu Seçimleri!
25 Mayıs 2014 tarihinde Almanya Avrupa Parlamentosu’na göndereceği vekillerini seçecek. “AB ve Avrupa karşıtı”, “Avro Düşmanı”, “Yunanistan ve benzeri kriz içinde olan ülkelere mali yardıma karşı” sloganlarla “populist” bir şekilde seçime katılan ve “sağ” ya da “aşırı sağ” oyları toplamaya çalışanların “Türkiye”, “Müslümanlar” ve “Türkiye insanı” hakkında neler düşündüğünü “düşünmek” bile istemezsiniz!
İşte tam bu süreci yaşamakta olduğumuz şu günlerde Almanya’da “malüm” bir şahsiyet gene ortaya çıktı. Tam da AP Seçimleri öncesi! Tam yine “ırkçılık” meydanlarda “alkış” alırken ve “ırkçı sloganlar” seçim propagandası halinde “legal platformlarda sunulurken” o da “ortaya çıkıverdi”.
Thilo Sarrazin!
“Bestseller” yazarı Thilo Sarrazin yeni kitabını “Der neue Tugendterror (Yeni Erdem Terörü)” Berlin’de Alman Medyası’na tanıttı.
İlk kitabı “Almanya kendi kendini yok ediyor” 2010 yılında piyasaya süreülen Thilo Sarrazin Türkçe’de çok kullanılan bir tanımlama ile “köşeyi dönmüştü”. “İslam”, “Türkiye” ve “müslüman” düşmanlığı 500.000 satmıştı!
Ardından 2012 yılında çıkardığı “Avrupa’nın Avro’ya ihtiyacı yok” isimli kitabı aynı rakama ulaşamasa da Thilo Sarrazin “para kazanmaya” devam etti.
Şimdiki kitabında ise “doğru zamanlama” ve “korkunç” bir içerik ile ilk kitabındaki rekoru “zorlamaya” aday Thilo’cuk. “Dazlak tosuncuklar” pek kitap okumasalar (ya da okuyabilecek düzeyde olmasalar da” sanırım onlar bile satın alacaklar bu kitabı “kavgaları” için.
Bu yeni kitap aslında “aklı başında” olan için çok “can sıkıcı” bir şekilde kaleme alınmış ve okumak sabır istiyor. Bu kitaba yönelik en iyi eleştiri hali hazırda Klaus J. Bade tarafından kaleme alınmış durumda.
Thilo Sarrazin bu yeni kitabında da “göçmenlerle” uğraşmakta. “İyi göçmenler” sadece ve sadece “Almanların eğitim ve uzmanlık ortalamasını geçenler” ona göre. Onun deyişiyle “Maalesef bu bir hayal. Özellikle Türkiye, Afrika, Yakın ve Ortadoğu’dan gelenler bu kritere uymuyorlar.” Kısacası Sarrazin “önyargılar” yaymaya ve kafaları karıştırmaya devam ediyor.
Gerçekte Almanya’ya artık Türkiye’den çok az sayıda insan gelmekte. Göç rakamlarına baktığımızda Türkiye artık listenin başında olan ülkeler arasında değil!
Ancak bu Sarrazin gibilerinin sorunu değil. O “sallayacak” ve sokaktaki ya da “Gasthaus’taki” sadece “Bild” gibi gazeteleri okuyan vatandaş da buna “inanacak”. Konsept açık ve net!
Sonuç olarak Thilo Sarrazin’in “kültür ırkçılığı” ve “İslam düşmanlığı” konusunda birinci kitabından hiç de geri kalmadığı bu üçüncü kitabı bakalım “kaç yüz bin satacak”?
Ancak asıl sorun Almanya açısından bu kitabı “kapışa, kapışa almaya” ve “Sarrazin’in okumalarını sunduğu salonları tıka, basa doldurmaya” hazır potansiyel!
Biz Türkiye’nin imajı ve özellikle AB üyelik sürecine yönelik olarak AB kamuoyuna ve de Almanlara yönelik “kendimizi” anlatmaya çalışmaya devam edelim. Almanya’da Almanya kendi insanının önyargılarına yönelik “adımlar” atmazsa tek başımıza başarılı olamayız.
Her şey “kafalarda başlıyor” ve “kafalarda bitiyorsa” Almanya’da demokratik bir ülke olarak bu konuda büyük bir sorumluluk taşımakta.
Milyonlarca Türkiyelinin ve müslümanın yaşamakta olduğu ve hatta vatandaşı oldukları Almanya’nın bu konuyu çok daha fazla ciddiye almasında yarar var.
Thilo Sarrazin’leri “yasaklamak” tarzı bir talebimiz elbette yok. Ancak Almanya’da okullarda ve daha bir çok alanda sokaktaki insanın “Thilo Sarrazin’lere kanmasını” engelleyebilmek için daha tutarlı eğitim ve yetişkin eğitimi programlarına ihtiyaç olduğu açık.
Dileğimiz yeni Almanya Hükümeti’nin “Thiko Sarrazin’in kitabını” bu açıdan bir “alarm işareti” olarak görme becerisine sahip olabilmesi ve gerekli adımları atması!