Okul açıyorlar, ders kitabı yazıyorlar, nereye gidiyor bu iş…
PKK yanlısı Özgür Gündem web sitesinden Nurcan Yalçın’ın haberine göre;
İmralı’daki örgüt başının ‘Kendiniz yapın’ çağrısına en anlamlı yanıt Licê’den geldi. Licê’ye bağlı Kerwas köyünün gençleri, Kürtçe okul inşaatının temelini attı. Komünal bütçeyle okulun temelini atan gençler, okulun inşaat işçiliğinden eğitmenliğine kadar her işi kendileri yapıyormuş…
Haber şöyle sürüyor…
“Licê, devletin tekçi politikasına karşı alternatif bir eğitim ve özgür yaşam pratiğini hayata geçiriyor. Kerwas köyünün gençleri, bir komün kurarak işe başladı. Yurttaşlardan toplanan komünal bütçeyle Kürtçe okul inşaatının temelini attı. Gençler, inşaatı da kendileri yapıyor”.
Okulda Kurmancî ve Kirmançkî eğitim verilecekmiş…
Okul binası yalnızca eğitim için değil aynı zamanda toplumsal sorunların tartışıldığı bir komün merkezi olacakmış…
Mehmet Tanrıverdi ve Cemal Taşkaya, “Köy komisyonuyla bunları yapabiliyorsak, tüm köyler de yapabilir” demiş…
Şimdi Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasası’na bir bakalım…
MADDE 3-
Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.
Devam edelim…
MADDE 42-
“Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.
Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz.”
Yani?
Yani bu eylem anayasaya aykırı…
Kim engel olacak?
AKP Hükümeti…
Ama hiç sesi çıkmıyor…
Ve inşaat sürüyor…
Diyeceksiniz ki bu bir inşaat!
Hiç de öyle değil, bu bir temel!
Bu bir düşünce sistemi temeli…
Ayrılıkçı düşünce sistemi kuruluyor…
Yarın AKP Hükümeti gidip de başka bir hükümet geldiğinde, AKP zamanında ekilen ayrılıkçı tohumların sonuçlarıyla nasıl mücadele edilecek?
Anayasa’nın 1’nci maddesinde yer alan “Türkiye Cumhuriyeti Devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” ilkesi nasıl korunacak?
Diyar-ı Bekir oldu Amed…
Anadolu, Anadolu olası böylesine kışkırtıcı Kürdistan çığlıkları duymamıştı hiç!
Anlaşılan bir bedeli olacak bu gidişatın, zamanında “Dur” denilmediği için…
Ve bu bedel ödenmek zorunda…
Erdal Sarızeybek