Cahil bu kadar cesareti nereden buluyor da her yerde ahkâm kesiyor, esip gürlüyor ve cahiller nasıl oluyor da her yerde ahkâm kesip esip gürleyen cahillere sevgi ve saygı duyuyor diye düşünürken akla ‘Dunning-Kruger Etkisi’ geliyor: “Yetkin olmayan insanlar, vardıkları yanlış sonuçlar ve talihsiz seçimlerin yanlışlığını anlayabilecek kapasiteye sahip değillerdir.”
Kifayetsiz muhterisin sesinin gür çıkması aldatmasın; ne ilim bilir ne irfan. O yüzdendir; ne dilinin ölçüsü vardır, ne cesaretinin. Eline fırsat geçtiğinde kullanmayacağı dini, dünyevi ne bir kavram vardır ne bir toplumsal değer.
Kifayetsiz muhteris, cesaretinin cahilliğinden kaynaklandığını asla öğrenemeyecek. İnsanlık tarihi boyunca şahit olunabilen bu şahsiyeti, bu kifayetsiz muhterisi dize getirecek, yol yordam öğretecek hiçbir güç yoktur.
Denir ki 123 bin peygamber göndermiştir Tanrı; ola ki söz uçar, ama yazı kalsın diye de 4 kitap. “İhtiras sahibi olursan ihtirasınla ölürsün” demiştir; ama dizginleyememiştir bu şahsiyeti. “Nefsini öldür, yoksa ebediyen ölürsün” demiştir, ama dinletememiştir. Yüzlerce filozof “Ne olur biraz düşünsen de öyle konuşsan?” demiş, ama düşünmenin ne olduğunu anlatamamıştır. “Halkın cahilliğini kendi iktidarını inşa için kullanma, hep beraber batarsınız” demiş, dinletememiştir.
Sözün anlamını kavramayacak kadar perdelidir zihni kifayetsiz muhterisin. Aklının perdesi olmadığı için tek bocada girer çıkar onca şey. Umurunda da değildir bütün bunlar; tek derdi kaç oktav ses çıkarırsa kaç kişinin kendisine iman edebileceğidir. Kaç kişinin peşine düşeceği, kaç kişinin şakşaklayacağı başarının tek ölçütüdür onun gözünde.
Tanrı’nın rolünü de çalar kifayetsiz muhteris. Muktedir olunca “şah damarından daha yakındır” herkese. Kontrol etmek, izlemek, yanlış yapıldığında uyarmak, cezalandırmak, gerekirse öldürmek varlığının meşruiyet kaynağıdır neredeyse. Tanrı, “ben izin vermezsem yaprak kımıldamaz” der. Muktedir muhteris bir adım ileri taşır bunu. “Benden habersiz kımıldayan yaprağı kurutur yakarım” der. Tanrı “Vaktiniz gelip ölünce görürsünüz Hanya’yı Konya’yı” der. Muktedir muhteris “Beni sevmeyen bu dünyada da yaşamasın, öldürün” der. Tanrı “Ben adilim. Zerre iyilik yapanın karşılığını veririm” der. Muktedir muhteris, “Ben adilim. Bana zerre kötü gözle bakanı yakarım” der.
İnsanların birbirlerini hesapsız kitapsız sevmelerini istemez muktedir muhteris. İster ki, daha doğrusu emir buyurur ki herkes onun ölçülerinde sevsin birbirini.
Öyle edeplidir ki muhteris, ne kadar ahlaksız olduğunu göremez. Ahlaksız iktidarına o kadar yapışmıştır ki nice muhteris kifayetsizin tepe taklak gittiğini göremez.
Dört kitap, yüzlerce filozof anlatamamış muhteris kifayetsize kifayetsizliğini. Ben nasıl anlatayım?..
Bir yanıt yazın