NECDET BULUZ
İzmir’de Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği var. Bu derneğin Başkanlığını da Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı yapıyor. Bir grup arkadaşı ile Rodos, İstanköy ve Onikiada’da yaşayan Türk’lerin sorunları ile ilgileniyor, bu sorunları ilgililere taşımaya çalışıyorlar. Adı geçen yerlerde 6 bin soydaşımızın yaşadığı da kayıtlara geçirilmiş bulunuyor.
Kamuoyu, Batı Trakya Türk azınlığına kıyasla Rodos ve İstanköy’de yaşayan Türk’lerin yaşadığı sorunları ya bilmiyor, ya da ilgilenmiyor. Hâlbuki 1947 Paris Antlaşması ile Yunanistan’a bırakılan adalarda yaşayan Türkler “Yunan Müslümanları” olarak nitelendiriliyor. Ayrıca soydaşlarımıza uygulanan asimilasyon politikalarının da sürdüğünü üzülerek izliyoruz. Bugün, Türk’lerin dini, kültürel, ekonomik eğitim alanında yaşadığı sorunlar giderek daha da büyüyor.
Sorunlar bu kadarla sınırlı mı, hiç kuşkusuz hayır. Rodos ve İstanköy’de yaşayan soydaşlarımız vatandaşlık, eğitim ve Türkçe öğrenme hakkı, din ve ibadet, Osmanlı’dan kalma kültürel mirasın korunması, vakıflar sorunu, nefret ve baskı sorunları ile boğuşuyor. İstanköy’e gittiğimizde kendileri ile görüştüğümüz soydaşlarımızdan da bu sorunları yerinde dinliyoruz.
Dernek, şimdi “Rodos ve İstanköy Türklüğü” konulu bir sempozyuma hazırlanıyor. 02-03 Ekim 2014 tarihleri arasında İzmir’de yapılacak olan bu konferansta soydaşlarımızın sorunları masaya yatırılacak, bu sorunlar kamuoyu ile paylaşılacak, ilgilerin dikkatleri bu yöne çekilecek. Bizim de katılacağımız bu konferansın Türk-Yunan ilişkilerinin geleceği konusunda da önemli olacağını düşünüyoruz.
Geçtiğimiz gün, Dernek Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı Hocamızdan bir açıklama aldık. Açıklamada özellikle Rodos’ta Türk azınlığa ait olan Süleymaniye Medresesi’ne Yunan Hükümeti tarafından el konulduğu, medresenin bu devrinin mutlaka durdurulması gerektiği üzerinde duruluyor.
Konu ile ilgili olarak biz de gönderilen bu açıklamayı sizlerle paylaşmak istedik. Konuya duyarlılık gösteren Dernek yöneticilerinin bu çalışmalarını takdirle karşılıyoruz. Burada bütün mesele, yetkililerin de bu konuya kulak vermesi, sorunların çözümünde harekete geçmeleridir. Çünkü geçmişimize, soydaşlarımıza, sorunlarına sahip çıkmak, onları kucaklamak, ecdadımızın eserlerinin korunmasında olumlu adımlar atmak devletimizin görevidir.
“Rodos adasındaki Süleymaniye Medresesi, Türk çocuklarına ilk, orta ve lise eğitimi vermek üzere 1876 yılında inşa edilmiş tarihi bir binadır. Öğrencilerinin yüzde sekseninin Türk çocukları olması nedeniyle ilköğretim okulu işlevini sürdüren ve Türkçe eğitim yapan Süleymaniye Medresesi, 1972 yılında Yunan hükümetince gerekçesiz kapatılmıştı. Ünlü Süleymaniye Medresesi, önce yıkılmak istendi. Yunan hükümeti Süleymaniye Medresesi’nin altında bulunan eski St. Jean Kilisesi’nin ortaya çıkartılmasını bahane ederek medresenin temelini kazmaya başlamış ve bu okulu kapatmıştı.
Rodos adasının en görkemli yerinde bulunan bu eğitim binasının yıkılmasına izin verilmemesi konusunda yaptığımız uyarılar sonucunda yıkım durdurulmuştu.
Günümüzde ise Süleymaniye Medresesi, Yunanistan’da İzmir’deki Ege Üniversitesi’ne karşıt olarak kurulmuş bulunan Ege Üniversitesi’ne devredilme aşamasındadır. Bu şekilde, artık insanlığın evrensel bir değeri olan medrese, özünden çıkartılarak Yunanlaştırılmaktadır. Süleymaniye Medresesi’nin mülkiyeti, Rodos Evkaf İdaresine (EVKAF-I MEKTEBİYYE’ YE) aittir.
Bu devir durdurulmalıdır.
Türkiye’deki Rodos ve İstanköy kökenli Türk’lerin tek temsilcisi olan derneğimize göre, Türk-Yunan dostluğunun sürekli ve kalıcı olma durumu, Yunan hükümetlerine bağlıdır. Ayakları sağlam yere basmayan dostluk söylemleri kimseyi yanıltmamalıdır. Bir temel gerçeğin Yunan hükümetlerince kabul edilmesiyle barış kalıcı olabilir. O da barışın karşılıklı menfaat ilişkileri üzerine kurulmasından geçmektedir. Barışın bu temel gerçek üzerinde kurulması için Yunan hükümetlerinin yapması gereken işler; Rodos ve İstanköy Türkleri açısından özetle şunlar olmalıdır;
Birincisi, Rodos, İstanköy ve Onikiadalardaki kültürel eserlerin korunmasına, bakım ve onarımına Yunan hükümetlerinin özen göstermesidir. İvedilikle Süleymaniye Medresesi’nde yıkımı gibi devri de durdurulmalıdır.
İkincisi, Rodos ve İstanköy’deki soydaşlarımızın Türk kimlikleri kabul edilmeli ve kültürel kimlikleriyle örgütlenmelerini engelleyen baskılara son verilmelidir. Şimdiki durumda bu adalarda yaşayan Türkler salt Müslüman kimlikleriyle kabul edilmektedirler.
Üçüncüsü, Rodos ve İstanköy’de yaşayan Türk çocuklarına en azından ilköğretim düzeyinde Türkçe eğitim yapma hakkı sağlanmalıdır. “
e.mail: [email protected]
Bir yanıt yazın