Hz. Muhammed Türk müydü?
‘Hz. Muhammed’in kökeni ve Ehl-i beyt’in Türkler tarafından neden bu kadar sevildiği hakkında bazı bilinmeyenler konumuz… Hz. Muhammed, Hz. İbrahim’in soyundandır. Hz. İbrahim ise, Sümer kavmine gönderilen bir peygamberdir.
Sümerler hakkında yapılan bir çok bilimsel araştırma sonucunda, Sümer ırkı yerli ve yabancı Sümerologlar tarafından Türk ırkı (Turani bir ırk) olarak kabul edilmektedir. Örneğin, dünyaca ünlü Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın araştırmalarına bakılabilir – Muazzez İlmiye Çığ’ın ‘Bilim ve Ütopya’ dergisinin Nisan 2009 sayısında bu konuda yayınlanmış yazısına bakılabilir.
Sümerler Mezapotomya milletlerinin genel adıdır; Abi. Ad, Semud ve Ba’al kavimlerinden oluşmuşlardır. Hz. Muhammed (s.a.v) efendimizin kökeni Araplarda Adnani’ler diye geçen Arap kökenli olmayıp ‘Araplaşmış Arap’ diye tabir edilen bir kavimden gelir.. “…Araplar bendendir, ama ben Arap değilim…” Hadis-i Şerifi belki de bu gerçeği açığa vurmaktadır. Ve ilginç olan yapılan araştırmalar sonucunda Adnanilerin esmer tenli Arapların aksine aslında beyaz bir ırk olduğu görüldüğüdür.
Yine, Hz. İbrahim’in oğlu, Hz İsmail’in soyundan gelen, Hz. Muhammed de bir çok hadis kaynağında kendi soyunu Hz. İbrahim’e dayandırdığını görürüz. Hz. İbrahim’in iki oğlundan, Hz. İsmail Mekke’de yaşamış ve orada vefat etmiştir. Hz. İbrahim diğer oğlu İshak Kudüs’e gitmiştir.
Burada hemen belirtmek gerekir ki, Bütün peygamber’lerin soyu, ve Hz. İbrahim’in soyuna dayanır. Bu Hıristiyan, Yahudi ve dahi birçok semavi dinde böyledir. Ve Dinler arasında bu konuda bir çelişme yoktur. Beklide Hz. Muhammed bu nedenle bir hadis-i şerifinde “..Kendisinin her kavimle bir akrabalığı olduğunu..” söylemiştir.
Hz. Muhammed’in, Neden Medine’ye hicret ettiği de çok önemle üzerinde durulmalıdır. Peygamberi Medine’ye bizzat davet eden İsrail oğullarından Yahudi olan, Evs ve Hazrec kabileleri Sümer asıllı Yahudilerdendi. Yani (Musevi olan Hazar Türkleri gibi), Sümerler’in dağılışı sırasında Yemen’e göçmüşlerdi. Medine’ye gelişleri daha sonraydı.
Bu konuda yazara katılmayanlar da var çünkü Hz. Muhammed’i Medine’ye davet eden Evs ve Hazrec, yani Hicretten sonra ENSAR (yardım eden) olarak adlandırılacak Medineli kabileler Yahudi değildi. Medineli Yahudiler ayrı bir grup oluşturuyordu. Yanlız bu Evs ve Hazrec kabileleri Sümer kökenli Türkler olabilir! Unutmayalım ki biz Türklerin çok saygı duyduğu İstanbuldaki Eyüp Sultan Hazetleri de Medineli ve Ensardandı, yani Türk asıllı olma ihtimali var. Türklerin alacağı İstanbul’a önceden geldi ve kuşatmada vefat etti. Peygamberin teşvikiyle İstanbula geldi
Akabe biatinde “Muhammed bizdendir” demişlerdi ve Hazreti Peygamber, Sümer ırkından gelen, Evs ve Hazrec kavimlerine hitaben, “Kanınız kanımdandır” yanıtını almışlardı.. Asıl ilginç olan ise, putperest, Kureyş kabilesi ile Hz. Ali’nin babası ve Hz. Muhammed’in amcası Ebu Talip arasında geçen şu diyalogdur:
“… Ey Ebu Talip! Ya yeğenini susturup davasından vazgeçir! Ya da Türk yurtlarına çekilip gidin!..” Ebu Talip, bu tehdit dolu talebe, 94 beyitten oluşan “Kaside-i Lamiyye” ile cevap verdi. İşte o şiirden bazı bölümler:
“…Düşman bizim gücümüze boyun eğip kahroluyor
Halbuki onlar bizim Türk ve Aftalitler kapılarına sığınmamızı isterler
Allah’ın evine ant olsun ki sizler yalan söylüyorsunuz/
İşleri karmakarış etmeden ne Mekke’yi terk/
Ne de buralardan Türk yurtlarına gitmeyeceğiz.”
Ebu Talip’in bu şiirinde Türkler yanında “Aftalitler” yani “Akhunlar” dan söz etmesi oldukça ilginç ve önemli. Demek ki Araplar Hazreti Peygamber’in soyunu sopunu çok iyi biliyorlardı. Hazreti Peygamber’in torunu Hazreti Hüseyin’in Kerbela olayından önce Türk yurtlarına gitme isteği, Yezit tarafından reddedildi, çünkü Hazreti Hüseyin Horasan’daki soydaşlarıyla birleşerek tekrar gelecekti…
Bir gün Peygamberimiz ashabıyla otururken, bilinmeyen bir dille “Ne güzel üzüm” dedi. Sahabe anlamayarak “Ya Muhammed Arapça konuş” dediler. Yüce Peygamber: “Durun yakınmayın, ben köküm olan Hz. İbrahim’in dili ile konuşuyorum, Arap benden ama ben Arap’tan değilim.”
Derleme: “Gizlenen Türk Tarihi – Hazreti Muhammed”, Muharrem Kılıç
Bir yanıt yazın