2015 yılı yaklaşırken basından aldığımız bilgilerle sadece Fransa’da değil, dünyanın değişik ülkelerindeki Ermeni faaliyetleri, örgütlenmeleri, Batı ülkelerinden gördükleri destek, bu desteğin ışığında Ermenilerin Türkler hakkındaki korkunç ithamları ve bu ithamlarını siyasi harekete dönüştürme yolundaki gayretlerini dikkatle izliyoruz. Bunun yanında Türk Devleti ve Türk toplumunun sesini duyurma imkânı bulamadan hemen hemen her batı ülkesinde ön yargılarla mahkûm edilmeye çalışıldığını görüyoruz. Bu noktada okuyucu olarak aklımıza bazı sorular gelmeli.
—Acaba neden Ermeniler bu kadar atak bu davada haklı olabilirler mi? Ancak çok acı çekmiş insanlar bu kadar büyük bir kini 70–80 yıl ötesine taşıyabilirler. Acaba Türk kamuoyunun bilmediği bir şeyler mi var?
—Acaba neden Batılı ülkeler Ermenilere destek veriyorlar da Türk görüşlerine ne basında ne resmi araştırmalarda yer verme gereği duymuyorlar? Ermenilerin sadece Hıristiyan olması ile bu soru cevaplanabilir mi? Yoksa onlar da Ermenilere 1890–1920 yılları arasında bir soykırım uygulandığından emin midirler?
—Ermenilerin iddiaları çok büyük, acaba 1,5–2 milyonluk bir insan kitlesinin bilinçli olarak imha edildiğini iddia ederken bu iddialarını kanıtlayacak çok ciddi belgelere mi sahipler?
—Ermenilerin bu iddiaları neden Osmanlı arşiv, belge, hükümet ve itham edilen kişi ve kurumlarca işgal kuvvetlerinin kontrolü altında bulunduğu (daha doğrusu olayın şahitlerinin hayatta bulunduğu) 30 Ekim 1918 ila 6 Ekim 1923 tarihleri arasındaki 5 yıllık süre içinde ve sonrasında yapılmamış da, 40 yıl sonra ortaya atılmıştır?
—Ermeni Meselesi’ni yaratmış, beslemiş, büyütmüş ve Ermeni olaylarında birinci derecede sorumluluk taşıyan Rusya ve İngiltere neden bu tip iddialara iltifat etmiyor da, ikinci, üçüncü derecede rolü olan ve hatta ABD, Arjantin gibi hiç rolü olmayan ülkelerde bu faaliyetlerin ve verilen desteğin yoğunlaştırılabildiğini görüyoruz? Bunun nedeni nedir?
—Günümüzde, şahsi haksızlığa uğramış bireyler bile Uluslararası İnsan Hakları Mahkemeleri’nde hak ararken, Türk Devleti, Türk halkı neden bu ve benzeri uluslar arası hukuk yolları ile “haksız itham”lara karşı kendilerini savunamıyorlar, acaba gerçekten suçlu oldukları için mi?
—1915 Olayları bir soykırım kabul edilir mi? Türk iddiası “Zorunlu Göç” olayını Osmanlı Devleti’nin yapmaya hakkı var mı? Bir ülkenin kendi vatandaşlarını zor kullanarak bir yerden bir yere göndermesi bir soykırım mıdır? Yoksa bir savunma hakkı mıdır?
—Batılı tarihçiler olaylara ne diyorlar? Bilim adamları olayı nasıl değerlendiriyorlar, Türkleri haklı bulan var mı? Varsa neden siyasileri etkilemek için bir şey yapmıyorlar?
Bu ve benzeri soruları istediğimiz kadar çoğaltabiliriz. Bizim okuyucudan beklediğimiz, önyargılara iltifat etmeden, akıl ve bilimin gerektirdiği soruları sorarak, bizden cevap beklemeleri ve cevapların da pozitif verilere, yani belgelere dayandırılmasıdır. Bu noktada biz de Ermeni ve diğer uluslar gençlerinin kendi insanlarına, yazarlarına, çizerlerine aynı soruları sormalarını beklemek hakkına sahibiz.
Batı dünyasında Ermeni görüşlerine karşı çıkma büyük yürek ve cesaret ister. Bilgili olmanız, inanmanız yeterli değildir. Ermeni örgütleri ve militanlar sizi kazanmak için her türlü fedakârlığı göze alırlar, eğer bunu başaramazlarsa, sizi baskı ile tehditle ve gerekirse terörle susturmak için faaliyete geçerler (Bu konuda pek çok örnek vardır ve sırası geldikçe bazılarına temas edilecektir.).
Bu isimlerden biri Amerikalı Ortadoğu ve Türk Tarihi uzmanı Profesör Justin Mc Carthy’dir. Türk-Ermeni ilişkileri ve Tehcir olayı ve sonuçları hakkında önemli çalışmalar yapmış ve birbirinden güçlü ve değerli eserler vermiştir. Profesör Mc Carty ile 1998 ve 2000 yıllarında kendisi ile Milliyet Gazetesi muhabirleri arasında ilginç görüşmeler yapılmıştır. Biz bu görüşmeleri ve bundan sonra Prof. Bernard Lewis, Prof. Standford Shaw ve Ezel Kural Shaw gibi Orta Doğu Tarihi konusunda isim yapmış bilim adamlarının görüşlerini sıra ile yazmaya çalışacağız. Bunun yanında bu yazı serisi içinde başka Ortadoğu ve Osmanlı Tarihi uzmanlarının görüşlerini de sunmak istiyoruz.
İnanıyoruz ki; ister Türk ister Ermeni, ister Fransız ve isterse Amerikan genci olun bu bildirileri okuyunca sizin de kendi insanlarınıza bazı soruları sormanız zamanı gelmiş demektir. Önyargılardan dogmalardan sıyrılmak kolay değildir, doğru ama gerçekler “kör inanışlara saplanıp kalmakla” değil, araştırmalarla, incelemelerle, sorular ve cevaplarla bulunabilir.
Dr. M. Galip Baysan
Yazıları posta kutunda oku