Ecevit ve Bahçeli’nin mal varlıkları hiç tartışılmadı bu ülkede!

Bu ülkede siyaset sahnesinde boy gösterirken meşhur olan adamlar, nedense hep siyaset dışı iş ve işlemleriyle meşhur olmuşlardır. Kimileri malvarlıklarıyla, kimileri yasak aşklarıyla, kimileri yapmış oldukları gaflarla ve saflıklarıyla, kimileri de yerli veya yabancı güç odaklarıyla yapmış oldukları al takke ver külah biçimindeki  işbirlikçilikleriyle. Bu ülkede temiz siyaset yapan adamlar da çıkmıştır elbette. Hem geçmişte hem de bugün.  Ancak bu adamların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bu adamlar siyaset sahnesinde nedense uzun süre kalamamışlardır. Saman alevi gibi kısa zamanda yok olup gitmişlerdir. Üstelik bu tür adamların içinden, siyasi partilere lider olma ve ülkeyi yönetme şansını yakalayanlar da pek azdır.

Parti içindeki yerlerini sağlama alma ve muhtemel siyasi rakiplerini ekarte etme konusunda zaman zaman siyasi manevralar yapmış olsalar ve parti içi demokrasi konusundaki tutumları tartışılsa bile, ayrıca “Güneş Motel” hadisesinde olduğu gibi Merhum Ecevit’in siyasi hayatında başka partilerden adam ayartarak iktidara gelmek gibi bazı handikapları varsa da mesela Merhum Ecevit ve Sayın Devlet Bahçeli’nin malvarlıkları bugüne kadar hiç tartışma konusu olmamıştır bu ülkede. Oysa Merhum Bülent Ecevit, bu ülkede yaklaşık yarım asır aktif siyaset yapmış, bakanlıklar, defalarca ve uzun süreler başbakanlık yapmıştır. Eşi Rahşan Ecevit de öyle. O da şu ya da bu şekilde ve en azından eşi üzerinden Türk siyasetinde etkili olmuş bir kadındır. Yani, Ecevit ailesinin, siyasi nüfuzlarını kullanarak mal varlığı edinme ve zengin olma şansları hep olmuştur bu ülkede. Ancak hayır, onlar, çıkarmış oldukları tartışmalı aflarla (Örn. Rahşan Affı olarak bilinin af kararı) ve yapmış oldukları kimi gaflarla(Örn. Rahşan Ecevit’in koalisyon ortakları MHP’nin tabanı hakkında sarf etmiş olduğu çirkin sözler) gündeme gelmiş olsalar bile, haksız mal edinme gibi bir iddia ile hiçbir zaman gündeme gelmemişlerdir. Hakları olmayan mala ve paraya asla tenezzül etmemişlerdir.

Geçenlerden internet ortamında bir yerlerde okumuştum; Ecevitler, siyasi yaşamları boyunca kendi birikimleri ile Ankara’nın Oran semtinde iki apartman dairesi edinmişler. Bu dairelerden birisini ikametgah olarak, diğerini de kütüphane ve çalışma ofisi olarak kullanıyorlarmış. Bu iki daire dışında Ecevit’in babasından İstanbul/Suadiye’de 1 daire miras kalmış. Rahşan Ecevit’in annesinden de Ankara Yıldız’da bir daire miras kalmış. Özetle Ecevitlerin mal varlıkları, topu topu 4 apartman dairesinden oluşuyormuş. Merhum Ecevit, annesi Ressam Nazlı Ecevit’ten miras olarak kalan İstanbul/Üsküdar da 2 katlı evi satıp Çanakkale orman yangınında kaybedilen arazilerin ağaçlandırılması için Milliyet Gazetesi’nin açtığı kampanyaya bağışlamış. Dedesi Hacı Emin Paşadan Suudi Arabistan/Medine’de miras olarak kalan 5 adet vakıf ve araziyi ise (değeri yaklaşık 4 milyon dolar) TC.Devletine bağışlamış. İlgili yazı şu cümle ile bitiyordu “Bülent Ecevit, Atatürk’ten sonra mal varlığını devletine bağışlayan tek Türk siyasetçisidir”.

Tamamen kendi birikimleriyle(!) milyonlarca servet biriktirdiği söylenen ve servetinin boyutu, Koç Holding Onursal Başkanı Rahmi Koç’un 2001 yılında yapmış olduğu açıklamaya göre; bir milyar doların üzerinde olan, elbette şimdilerde kat be kat artan bir siyasi tarafından yönetilen Türkiye’de, merhum Ecevit’in mal varlığı gerçekten de çok mütevazidir. Hatta Ecevitler, fakir bile sayılırlar. Dedeleri içinde Osmanlı imparatorluğu döneminde paşalık rütbesine kadar yükselip, Suudi Arabistan’da mal varlığı edinecek derecede önemli bürokratik görevler üstlenen, babası profesör ve milletvekili, annesi ressam olan Bülent Ecevit, babası küçük bir kıyı kaptanı olan Başbakan Tayyip Erdoğan’a kıyasla gerçekten de fakir bir siyasetçi olarak yaşamış ve ölmüştür. Babaların fakir olması, elbette çocuklarının da fakir olacağı anlamına gelmez. Hele hele bu ülkede kısa zamanda zengin olan iş adamlarını düşündüğümüzde…

Merhum Atatürk ve Rahmetli Ecevit’in siyaset anlayışını günümüzde sürdüren tek siyasetçi, daha doğrusu tek siyasi lider Sayın Devlet Bahçeli olmalıdır. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin milletvekili maaşını çeşitli hayır kurumlarına bağışladığı, kişisel seyahatlerinde parti makam otosunu kullanmadığı, Ermeni araştırmaları için hükümetin vermediği 400 milyarın üzerinde ki parayı kendi mal varlığından Türk Tarih Kurumu’na bağışladığı geçen seçimlerin birisinde söz verdiği bir camiye oradaki seçimleri kaybetmesine rağmen seçimden sonra 100 milyar TL. yardım yaptığı gibi pek çok bilgi var internet ortamında. Bunların ne kadarı doğru elbette kesin olarak bilmiyoruz. Ateş olmayan yerden duman tütmeyeceğine göre; elbette içlerinde doğru bilgiler de vardır bunların.

Ancak doğru olabileceğini düşündüğümüz şu bilgileri sizlerle paylaşmadan da geçemeyeceğiz:

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, daha önce açıkladığı mal varlığını, konu gündeme geldiği için bu kez de Hürriyet aracılığıyla açıkladı… Bahçeli, memleketi Osmaniye’de babadan kalma 303 ve 100 metrekarelik iki dükkanı satarak, Eskişehir Yolu’nda arsaya yatırım yaptığını bildirdi. Bahçeli, Muğla’daki 3 bin 435 metrekarelik arsasının da ‘Sit Alanı’ kapsamına alındığı için inşaat yapılmasının mümkün olmadığını kaydetti. Bahçeli, yaklaşık 3 yıl milletvekilliği yapmasına karşın, yakınlarından gelen ‘borçlanmak suretiyle milletvekili emeklisi olma hakkını’, siyasi etiğe aykırı olacağı gerekçesiyle kullanmadı. Bazı başka parti liderlerinin, kendisini başka yerde sigortalı çalışmış göstererek emekli olduklarının gazetelerde yer almasının, siyaset kurumuna olan güveni sarstığını ve bunun ‘Etik bir davranış’ olmadığı görüşünü dile getiren Bahçeli’nin, yakınlarından gelen ‘Kıyak emekli olma’ önerisi için de, şu yorumları yaptığı kaydedildi: ‘Biz bir yandan temiz, ahlaklı-ilkeli siyaset derken, bir yandan bunlara tenezzül edersek, kendimizle çelişiriz. Yanlış yapmış oluruz. Bana bir daha böyle tekliflerle gelmeyin’ dediği öğrenildi. Bu nedenle milletvekili emeklisi olamayan Bahçeli, sağlık giderlerini dahi kendi cebinden ödüyor. Bahçeli’nin geçen yıl olduğu by-pass ameliyatını da kendi cebinden ödediği kaydedildi. MHP Genel Sekreteri Cihan Paçacı da, Bahçeli’nin Genel Başkan olduktan sonra zenginleşmek bir yana, fakirleştiğini, halen Genel Başkan olarak karşılanması gereken birçok giderini dahi cebinden karşıladığını bildirdi. Paçacı, ‘Siyasetten sağladığı tek kuruş rantı yok’ diye ekledi”(2)

İlgili gazete haberinde Bahçeli’nin mal varlığı şu şekilde listelenmiş: 

“Osmaniye’de:

303 metrekare kagir mağaza.

100 metrekare kagir mağaza.

Toplam 8659 metrekare 8 adet arsa.

15404 metrekare arsanın 1/3 hissesi.

1071 metrekare arsanın 1/3 hissesi.

375 dönüm tarlanın 1/3 hissesi.

8.000 metrekare arsanın 1/4 hissesi.

 Muğla ve Datça’da:

3435 metrekare arsa.

60 metrekare yazlık kooperatif evi.

Toplam 6583 metrekare 4 adet arsa.

Ankara’da:

165 metrekare apartman dairesi. (Halen oturduğu)”(3).

Sayın Bahçeli’nin hatırı sayılır miktarda malvarlığı var gibi görünüyor ise de; onun sahip olduğu malvarlığının, genelde babadan kalma olduğu ve ailesinin oldukça varlıklı bir aile olduğu hatırdan çıkarılmamalıdır. Esasen Osmaniye’deki malvarlıklarının içinde görülen 303 ve 100 metrekarelik dükkanları satarak Ankara’da Eskişehir yolunda arsaya yatırım yaptığı zaten haber metninden de anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu dükkanlar haberde iki kere zikredilmiştir.

Öte yandan geçtiğimiz 9 Şubat’ta Ankara’nın Etimesgut İlçesi sınırları içinde Yağmur Damlası Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından İl Bilge Hatun Erinç Evi” adıyla ve  şehit ve gazilerin anne-babaları ve yakınlarına hizmet vermek üzere bir sosyal tesis hizmete girmiş bulunmaktadır. Sayın Bahçeli, bu tesis ile yakından ilgilenmiş ve her aşamasını yakından denetlemiştir. Açılış konuşmasında söylediği;

“Allah’a ne kadar şükretsek azdır ki, İl Bilge Hatun Erinç Evi’nin çimentosunda haksız kazancın en ufak lekesi yoktur. Haramın karartısı, usulsüzlüğün kırıntısı, yolsuzluğun esintisi, rüşvetin en ufak emaresi buranın yakınından ya da uzağından bile geçememiş, geçemeyecektir. Çünkü İl Bilge Hatun Erinç Evi, tertemiz vicdanların, parıldayan kalplerin elinden çıkmıştır. Malzemeden çalmak, kurnazlık ve üçkağıtçılık erinç evine yaklaşmaya dahi cüret edememiştir. Bildiğiniz gibi burada, şehit ve gazilerimizin mağdur yakınları barınacaktır… Bilge Hatun Erinç Evi, ihtiyaç sahibi dava insanlarımızın ömürlerinin kalan yıllarında huzur yaşayacakları bir yer olmaya talip ve namzettir. Türk milletinin, töresinin, İl Bilge Hatun’un manevi gözetimi altında burası sıcacık yuva olacaktır. Bu kutlu eser ecdadımıza sadakatin sonucu olduğu kadar şehidimize, gazimize ve onların ailelerine şükran borcunun da yankısı ve yansımadır.”(4) şeklindeki sözlere bakınca benim aklıma bu sosyal tesisin arsasının, Sayın Bahçeli’nin Osmaniye’de 303 ve 100 metrekarelik iki dükkanı satarak satın almış olduğu arsalar olabileceği aklıma gelmektedir. Umarım öyledir. Öyle olmasa bile, İl Bilge Hatun Erinç Evi‘nin arsasının meşru ve yasal yollardan iktisap edildiği konusunda benim asla şüphem yoktur.

İzmir’in Urla ilçesinde Sit Alanı içinde bulunan ve hazineye ait arazi üzerine iktidar yandaşlarınca kaçak villalar yapıldığı şeklindeki iddiaların havalarda uçuştuğu bir zamanda Sayın Bahçeli’nin Muğla’da sit alanı içinde bulunan yaklaşık 3.5 dönümlük arazisine bir çivi dahi çakmaya çalışmaması onun devlete ve devlet nizamına ne kadar bağlı bulunduğunun da en bariz göstergesi olsa gerekir. Bu açıdan bakılınca; Sayın Devlet Bahçeli’ye “İsmiyle müsemma bir devlet adamıdır” demek hiç de yanlış olmayacaktır.  Türk Milleti, bir anlamda önümüzdeki 30 Mart yerel seçimlerinde Muğla’da sit alanı içinde bulunduğu için sırf devlete saygısından dolayı özel mülkünü değerlendiremeyen bir zihniyetle, iddialara göre İzmir Urla’da sit alanı içinde bulunan hazine arazilerine hem de kendi adlarına olmak üzere kaçak villa yapan zihniyeti oylayacaktır. Durum ve ahval, şimdilik tam tamına böyle görünmektedir efendiler…

Allah Merhum Mustafa Kemal Atatürk’e ve Merhum Mustafa Bülent Ecevit’e rahmet, Sayın Devlet Bahçeli’ye sağlıklı ve uzun ömürler versin. Zira Türk Milleti’nin bu kabil siyasetçilere ve bu isimlerin temsil ettikleri siyaset anlayışına her zamankinden çok daha büyük ihtiyacı vardır. Türk Milleti, bu gerçeği bir an önce kavrayıp anlarsa, sanırım gelecek nesillerinin istikbalini daha çabuk zamanda garanti altına almış olacaktır…


1-http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=8229. Wikipedia’nın 2008 yılında yayınlamış olduğu listeye göre Tayyip Erdoğan 2 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin 8. siyasi lideri olarak belirtilmiştir(http://blog.milliyet.com.tr/en-zengin-8–lider-basbakanimiz-/Blog/?BlogNo=101688).

2-http://www.habertempo.com/siyaset/iste-mhp-lideri-bahcelinin-malvarligi-h4894.html,

3-Aynı kaynak,

4-http://www.haberturk.com/gundem/haber/920013-yolsuzlugun-esintisi-buradan-gecemeyecek

Bu ülkede siyaset sahnesinde boy gösterirken meşhur olan adamlar, nedense hep siyaset dışı iş ve işlemleriyle meşhur olmuşlardır. Kimileri malvarlıklarıyla, kimileri yasak aşklarıyla, kimileri yapmış oldukları gaflarla ve saflıklarıyla, kimileri de yerli veya yabancı güç odaklarıyla yapmış oldukları al takke ver külah biçimindeki  işbirlikçilikleriyle. Bu ülkede temiz siyaset yapan adamlar da çıkmıştır elbette. Hem geçmişte hem de bugün.  Ancak bu adamların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bu adamlar siyaset sahnesinde nedense uzun süre kalamamışlardır. Saman alevi gibi kısa zamanda yok olup gitmişlerdir. Üstelik bu tür adamların içinden, siyasi partilere lider olma ve ülkeyi yönetme şansını yakalayanlar da pek azdır. - gunes motelde suleyman demirel ve bulent ecevit

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir