BARIŞA UMUD

BARIŞA UMUD

Rusya ve ABD, Cenevre II Barış Konferansı ile ilgili olarak “Suriye’de güvenlik tesis edilmeden reformların yapılamayacağı” mantığı üzerinde anlaştı.
Bu mantığı Kuzey İrlanda/Enniskillen kentinde toplanan G8 Zirvesi sonuç bildirgesinde açıkladılar.
“Suriye’de geçiş sürecinde Irak’tan dersler çıkararak devletin temel kurumları korunacaktır” dediler.

*
Ne ki, Cenevre II Barış Konferansı ikinci tur görüşmeleri muhalifler ve onları destekleyenlerin tek hedeflerinin rejimi değiştirmek olduğu,
O yüzden, sadece geçiş hükümetinden söz ettikleri, ancak geçiş hükümeti kurulduktan sonra terörizm gibi diğer önemli meseleleri görüşebileceklerini söyledikleri pek iştahsız bir görüntüde gerçekleşti, görüşme gündemi taslağı üzerine uzlaşma sağlanamadan sona erdi.
BM Özel temsilcisi İbrahimi, “İki turun sonunda çok fazla bir ilerleme kaydedemediğimiz için çok çok üzgünüm” dedi.
Yine de bir-iki küçük gelişme Konferans’ın olası gelecek turlarında yeni bir Suriye için barış umutlarını yeşertti…

*
Görüşmelerde Suriye hükümeti anayasal,kanuni ve meşru sorumluluk olarak güvenliğin tesis edilmesinden birinci derecede sorumluluğunu savundu.
Suriye’nin bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü için BM garantisinde savaşan silahlı güçlere her türlü desteği veren devletlerin desteklerini kesmesini , sınırların denetimi için bir mekanizmanın oluşturulmasını istedi.
Sonra, ulusal bir misak çerçevesinde Suriye toplumunun tüm bileşenlerinin temsil olacağı genişletilmiş bir hükümetle egemenlik,bağımsızlık,toprak bütünlüğüne tutunan bir konferans süreciyle Suriye’nin siyasi geleceğinin resmedilmesinin doğruluğunu savladı.

*
Küresel ve bölgesel oyuncuların rejime karşı bir araya getirdikleri ve birbirinden çok farklı gruplar ve bireylerden oluşturulmuş bir yapı olan,her bir grubun diğer gruplardan ciddi farklılar gösteren bir takım hak ve iddiaları temsil ettiği Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu ise;
Cenevre II Barış Konferansıyla geçiş yönetimi kurulduğunda Esad ve arkadaşları yönetimde olmamalıdır, muhalefetin temsilini Ulusal Koalisyon yapmalı, seçimi geçiş yönetimi ve uluslararası gözlemciler tarafından yapılmalıdır görüşünü savundu.

*
Bu çerçevede tık-nefes yürüyen ikinci tur görüşmelerde barış için umutların yeşermesine neden olan en önemli gelişme muhalif Ulusal Koalisyonun BM Özel temsilcisi İbrahimi’ye verdiği, 24 maddelik Suriye’de devlet aygıtının korunması konusunda maddeleri de kapsayan,gündeme gelmeyen ve üzerinde tartışılmayan “Suriye Çözüm Taslağı” oldu.
Taslakta Irak ve Libya’daki gibi “çökmüş devlet” olmak endişesi ağırlıklıdır, ordu ve güvenlik mekanizmalarının aynen muhafaza edilmesi isteniyor.

*
En çarpıcı konu Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın istifasını dayatan hiçbir maddenin bulunmayışıdır -bu, muhalefet güçlerinin Esad’ı devirmeye yönelik girişimlerden vazgeçtiğini mi gösteriyor?
Bu suretle,Konferans’ın ikinci turunun Rusya Dışişleri Bakanı S.Lavrov’un “Cenevre antlaşmasında birilerinin gitmesi gerektiğinden bahsedilmiyor.
Belgede Suriyeliler için geçiş döneminin ortak kabul edilebilir içeriği ve parametreleri konusunda uzlaşıya varılmasından,Suriye toplumunun kurumlarının korunması gerektiğinden bahsediliyor.
Düzenin korunması gerekliliğini ve bunun için mevcut yönetim kurumlarının korunması dışında metot olmadığını herkes anlıyor.
Suriyelileri, kendi aralarında anlaşmaları için itiyoruz -belki, bu kulağa yeterince naif gelebilir ama gerçekten de başka bir yol yok.
Masaya madde 1; birileri gidiyor, madde 2; birileri geliyor gibi planlar koymak mümkün değil ” ifadesi doğrultusunda usul-usul ilerlediği anlaşılıyor.

*
İkinci turda diğer önemli hususu -yine,Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un,”Cenevre görüşmelerine engel olacak adımlardan kaçınılmasını gerekir.
Bu tür adımlar tek taraflı olarak tüm günahlardan Esad rejiminin suçlanması, teröristlerin yaptıkları zulüm ve muhalif güçler tarafından işlenen insani hukuk ihlallerinin göz ardı edilmesi ve bu durumun BM Genel Kurulu’nda tek taraflı kararlarla kabul ettirmek istenmesidir” ifadesi yönünde;
Muhalefet tarafının taslağında yer alan, kimlerden oluşacağı belirtilmeyen geçici bir yargının oluşturulması ve Suriye halkına zarar verenlerin yargılanması talebidir. Talep Suriye yönetiminin önde gelen isimlerine karşı kullanılma potansiyeli ve iç savaşı destekleyen komşu ülke yöneticilerine genişleme kapasitesiyle Konferans’ın gelecekteki turlarının gündemini belirler gibidir…

*
Taslakta tutukluların serbest bırakılması ve ateşkese gidilmesi konuları Suriye İç Savaşının durdurulması ile ilgili umutları arttırıyor.
Muhalif Özgür Suriye Ulusal Koalisyonu tüm bu sürenin geçiş hükümeti tarafından denetlenmesini istiyor.

*
Taraflar arasında görüşmelerde birinci turdan intikal eden Suriye’de kritik durumda olan insani durumun aşamalı olarak çözülmesiyle ilgili konuda da ağırdan alınmıştır.
Suriye hükümeti insani yardımların ihtiyaç bölgelerine aktarılmasında sınırların ihlaline izin vermiyor.
Bizzat BM ve sivil toplum örgütlerinin güvenliklerini sağlamak, yardım malzemelerinin teröristlerin eline geçmesini önlemek ve yardımların ilk aşamada Türkiye üzerinden yapılmaması kaydıyla Suriye’nin her bölgesine insani yardım ulaştırılacağı bildiriliyor.

*
Rağmen Suriye hükümeti,müzakerelerde muhaliflerin -hem, terörle mücadelede -hem, başka bir gündem maddesinde uzlaşmada niyetsiz olmalarından rahatsızdır.
Muhalefetin ve arkasında duran ülkelerin terörle mücadele ve şiddete son verme meselesini ikincil bir mesele olarak saymaya çalıştıklarını,
ABD’nin Suriye’ye karşı askeri tırmandırma tehditlerinde bulunmasının koalisyon heyetini müzakereleri engellemeye teşvik ettiğini savunuyor, bu şartlarda üçüncü tur görüşmeleri kabul etmeyeceklerini bildiriyor -ki;

*
Beyaz Saray sözcüsü Jey Kerney, Başkan B.Obama’nın Suriye ile ilgili, ABD’nin durumuna bakmaksızın ve askeri saldırı seçeneğin yer almadığı diğer tüm seçeneklerin yeniden değerlendirilmesini istediğini açıklıyor.

*
Barış için umudlar yükselirken, Suriye’de geçici bir yargının oluşturulması ve Suriye halkına zarar verenlerin yargılanması talebinin gerçekleşmesi halinde vereceği hesabın korkusunda, Türkiye’de “Rüşvet ve Yolsuzluk” skandallarıyla daralmış Başbakan Recep Tayyip Erdoğan -çaresiz,İslamcılığına sarılıyor.
El’Cezire’ye verdiği mülakatta “Mısır’da darbe yaptılar.Türkiye Mısır’da cumhurbaşkanı olarak seçilecek herhangi bir şahsiyeti resmen tanımayacak”diyor.
Mısır’ın Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bedr Abdulati onur kırıyor ve ” Erdoğan’ın açıklamalarına yanıt vermeye değmez” diyor…

17.2.2014

BARIŞA UMUD - 7593