Site icon Turkish Forum

KCK DEYİP GEÇMEYİNİZ

israilturkiye

 

KCK nedir?
Açılımı; Kürdistan Topluluklar Birliği, yani İran, Irak, Suriye ve Türkiye’yi de kapsayan ve geçmişi 150 yıl öncesine dayanan Büyük Kürdistan Siyasi Projesinin hayata geçirilmesi için yapılmış bir plan, proje ve uygulama esaslarını kapsayan bir örgütlenme modeli.

 

KCK belgesi nedir?

2005 yılında hazırlanmış ve PKK’nın Kandil’deki silahlı kanadı tarafından 25 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilmiş, adına da KCK SÖZLEŞMESİ denilmiş, sözde PKK ANAYASASI niteliğinde bir kâğıt parçasıdır, yani küresel Kürdistan projesinin uygulamadaki temel esaslarını gösterir bir yazılı kâğıt.

 

KCK’yı kim kurmuştur? İmralı’da yatan mahkum.

KCK’da yürütmenin başı kimdir? PKK’nın silahlı başı Murat Karayılan denilen dağbaşı.

 

KCK’nın ana hedefi nedir?

Türkiye, İran, Irak ve Suriye’den, gücü yeterse, bir parça toprak koparıp Büyük Kürdistan’ı kurmak.

 

KCK’nın uygulama hedefi nedir?

Silahlı PKK unsurlarının, uluslararası ve anayasal güvence altında silah bırakıp, başta Türkiye olmak üzere sayılan dört ülkede yönetime getirilmesi ve siyasi, adli ve idari bir silahsız bir devlet yapısına dönüştürülmesidir. Ama işi sağlama bağlamak için de, silahlı PKK unsurlarının Barzani içinde peşmerge olarak saklanması olayıdır.

Bugün ülkemizde yapılan ve adına da KCK Operasyonları denilen soruşturma, bu siyasi, idari ve adli örgütlemenin Türkiye’deki ayağıdır.

Şimdi diyeceksiniz ki “ Ne var bunda, ne güzel işte, PKK ile mücadele ediyor hükümetimiz”…

Doğru değil, bu bir tuzaktır tuzak!

Nasıl mı, anlatalım…

 

Bu KCK kâğıtlarında ne var?

Bakın Taha Akyol ne diyor, hükümet sözcüsü gibi konuşan Taha Akyol: “25 Mayıs 2007 günü PKK Kongra-Gel tarafından onaylanarak yürürlüğüne konan KCK sözleşmesi bölgede uygulaması başlamış bir anayasa taslağıdır, demokratik özerklik bu metne göre inşa edilecektir…”

Önce Akyol’un kullandığı kelimelere bakınız: “Onay, sözleşme, anayasa taslağı ve sözleşme…”

Onayı amir olan makam verir, sözleşmeyi yetki kullanan makam yapar, anayasa taslağını güç olan makam yapar, özerklik ise bağımsızlığın ilk adımıdır…

Bu kelimeleri yan yana getirince, insan ister istemez diyor ki, sanki bu yazı ile PKK’ya yol gösteriliyor ve bu yolda kamuoyu hazırlanıyor hem medya eliyle, hem de hükümet eliyle…

 

KCK Sözleşmesi denilen bu yazılı kâğıt ne zaman hazırlanmıştır?

2005…

Başbakan kimdir o yılda?

Erdoğan, zaten son on bir yılda hep o. O zaman bakın, bu tarihte, bu Başbakan’ın halka açık sözlerine bir bakın:

“ Kürt sorunu benim sorunum! Erdoğan, Diyarbakır’da Kürt sorununun çözülememesinin nedeni olarak BDP ve CHP’yi göstererek, “2005’te yine Diyarbakır’da ‘Kürt sorunu herkesten önce benim sorunumdur’ dedim. Sözlerimin arkasındayım” dedi…

Demek ki bu kâğıt parçası üzerinde bu KCK planı hazırlanırken, Başbakan’ın kafasında PKK’ya karşı bir çözüm, daha doğrusu PKK’nın kılık değiştirilerek çözülmesine ilişkin bir fikir var. Olmasa bu lafları söyleyemez. Var ki, otuz iki yıldan beri çözülemeyen bu PKK sorunu karşısında, “küresel güçler tarafından onaylanmış” bir çözüm modeli aklında var ki konuşuyor.

Öyle ya, iktidara geleli iki yıl olmuş bir siyasetin böylesi kesin konuşabilmesi için, elbet aklında bir fikir ve düşünce olacak, olacak ki çıkacak meydanlara “ bu terör değil, Kürt Sorunudur” diyecek ve “ben çözeceğim” diyecek…

Peki, nedir bu çözüm?

ÇÖZÜM: İŞTE BU KCK…

Yani bu KCK; PKK’nın geliştirdiği bir örgüt değil, AKP’nin “teröre siyasi çözüm” adı altında PKK’yı devlet yaparak “terörü sözde bitirme” planıdır, sinsi bir plan ve sinsi bir tuzaktır.

 

Bu arada Milli İstihbaratımız da PKK ile görüşüyordu hem de resmen…

PKK terör örgütü artık Türkiye’de siyasi, idari ve adli bir yapıya dönüştürülüyordu, hem de devlet eliyle, devlet demeyelim de, hükümet eliyle…

İşte AKP’nin de, ABD’nin de, AB ve İsrail’in de, Barzani- Talabani ve PKK’nın istediği çözüm buydu; “Silahlı PKK’yı silahsız KCK’ya dönüştürüp, devlet içinde ayrı bir devlet yaparak terörü bitirmek”, üstelik anayasal güvence ile…

 

Bu ihanet süreci hiç durmadı, işledi…

Bir yanda PKK halk içinde yapılanmaya devam ederken, bir yanda Türk Ordusu medya, siyaset ve hukuk eliyle saldırılara maruz kalırken, bir yanda AKP muhalifleri hapislere atılırken, bu ihanet süreci hep işledi, hiç durmadan işledi…

Ama bir sorun vardı, o da Doğu’da yaşayan halkımızın büyük bir kısmı PKK’yı terör örgütü olarak görüyordu…

Ne yapmalıydı da PKK’ya halk desteği verilmeliydi, PKK halkın içine alınmalıydı?

Öyle ya KCK yapacaksınız eğer, size önce halk lazım, halk desteği lazım, halk olmayınca KCK neye yarar… Bakın ne yaptılar!

 

İşte HABUR! 19 Ekim 2009…

PKK’lılar törenle getirildi, özel mahkeme, özel yargılama yapıldı, hepsi serbest bırakıldı ve halkın içine salındı, üstelik PKK terörist elbisesiyle…

Böylece örgütün otuz yılda alamadığı halk desteği Habur yoluyla örgüte verildi. PKK artık halkın içindeydi…

Artık PKK, terör örgütü değil, halkın temsilcisiydi.

Kendinizi koyun şimdi Şemdinlili kardeşlerimiz yerine, siz olsaydınız ne düşünürdünüz Habur için?

Hükümet eliyle getirilen teröristler, hükümet eliyle karşılatılan, özel sorgu ve yargı usulüne tabi tutulan, hükümet eliyle serbest bırakılan, hükümet eliyle PKK terörist elbisesiyle dolaştırılan, üstelik Mardin’deki futbol maçında şeref locasına oturtulan bir terör örgütü, artık terör örgütü olabilir miydi!

Ve PKK Habur’la halk oldu, terör örgütü resmi kalktı, yerine demokrasi mücadelesi veren bir siyasi örgüt geldi, getirildi…

Bu arada KCK yapılanması Doğu’da, Güneydoğu’da, İstanbul’da, tüm yurtta yapılanmaya devam etti…

 

Peki, hal böyle ise AKP KCK’ya niye mi operasyon yapıyor, diye soracak olursanız, AKP’nin yani sözde Hükümet’in terörle mücadeledeki kararlılığını göstermek için, yani gerçekte halkımızı aldatmak için!

Allah aşkına bu KCK ne zaman hazırlanmış? 2005…

AKP istihbaratının bundan haberi yok muydu? Vardı.

Niye o zaman yapmadı bu işi, bu bir tuzak…

 

KCK ne zaman yürürlüğe girmiş? 2007.

AKP’nin MİT’inin bundan haberi yok muydu? Vardı, neden başlatmamış o zaman bu operasyonu, bu bir tuzak…

Medya eliyle resmen İmralı’ya mesaj veriliyor ve PKK’ya çizilen yol haritası böylece resmen açıklanmış oluyor… Ve kamuoyu hazırlanıyor kamuoyu, yeni anayasa ile Türkiye’deki tüm sorunların çözüleceğine dair kamuoyu hazırlanıyor, bu bir tuzak!

 

Bakın neler olacak, eğer ki müdahale etmez isek, neler olacak anlatalım…

Önce yerel yönetimlere özerklik anlamında yetkiler verilecek, adına da YEREL YÖNETİMLER REFORMU denilecek…

Zaten yerel yönetimler PKK’nın elinde, alın size “PKK özerk yönetimi”, alın size “KCK yerel yönetimi”, hem de resmen, hükümet eliyle, meclis eliyle…

Ardından Bülent Arınç’ın dile getirdiği “BEYAZ SAYFA” açılacak, üstelik bu “beyaz sayfa” anayasa kapsamında açılacak, yani AF…

Kime af? Önce ERGENEKON’A AF, ardından da Irak’taki PKK’lı teröristlere AF…

Ergenekon zaten bizim tarihimiz, AF çıksa da bizim destanımız, çıkmasa da, ama yanında “bonüsü” var, o da PKK!

Ergenekon zaten bizim, önemli olan burada PKK, siz beyaz sayfa deyip Irak’taki beş bin, on bin teröristi, Habur’da yapıldığı gibi, törenlerle ülkemize getirirseniz…

Adına da “TERÖR BİTTİ” deyip bunları Doğu’ya gönderirseniz, zaten KCK’lı ağabeyleri iş başında, hepsine iş verip KCK Ordusu kurulmuş olmayacak mı? Zaten amaç da bu değil mi…

Bu beyaz sayfaya İmralı’yı da dahil ettiniz mi, ev hapsi diyerek, Diyarbakır’a da bir gönderdiniz mi, vay haline Doğu’da yaşayan kardeşlerimizin, İmralı canisinin elinden nasıl kurtulacaklar, sözünden nasıl dışarı çıkacaklar?

Ne demokrasisi, İmralı öldürür onları öldürür!

Ey devlet! Ey Siyaset! Ey Yargı! Ey Ordu! Ey Sivil Toplum Güçleri!

Bu tuzağın farkındasınız değil mi?

 

Erdal Sarızeybek

 

Exit mobile version