Sermayenin özne, insanın nesne olduğu yerde, Erdoğan’ın hükmü 12 yıl sürdü.
Finans kapital, yani küresel mafya, AKP iktidarından alacağını aldı.
Neleri aldı sıralayalım.
Cumhuriyetin dişinde tırnağından, tasarruf ederek, yatırıma dönüştürdüğü üretim tesislerini sattı.
Petro-Kimya tesislerini sattı.
Demir çelik tesislerini sattı.
Enerjiyi sattı.
Elektrik dağıtım tesislerini sattı.
Madenleri sattı.
Bakırı sattı.
Alüminyumu sattı.
Bankaları sattı.
.
.
.
Yani tüm stratejik üretim tesislerini sattı.
Üretim ve onun parasal karşılığı olan bankaları satarsan, yönetecek bir şey kalmaz.
Sadece Merkez Bankası ile yönetim olmaz. Kaldı ki o da, İsviçre Dengeleme Merkezi kanalıyla, uluslararası sermayeye bağlı.
Ekonomiyi yabancılara verdin, geriye, yöneteceğin bir asker bir de polis vardı.
Ordunun, ulus-devleti savunan, yurtseverlerini, Amerikan gladyosunun önüne attın.
Aslında, yukarıda bir hükümet var da, yönetiyormuş gibi durması, sanal âlemin bir yansımasıdır.
Üretim ve paraya karar verenler bir yerde, ulus bir başka yerde…
Şimdi yaşadığımız kriz; ulus devlete vurulan darbelerin karşılığıdır.
Varlıkları satarken, Erdoğan’ın karizmasını destekleyen küresel mafya(finans kapital), şimdi Erdoğan’ı hedef tahtasına koydu.
Uluslararası tekeller, ulus devletin varlıklarını ele geçirince, ulus devletin karar organları, işe yaramaz duruma düştü.
Yaşadığımız “devlet krizinin” nedenlerini, buralarda aramak gerekir.
Osmanlının yıkılış dönemini, şöyle bir gözünüzün önüne getirirseniz; kapitülasyonlarla, tüm devlet kaynakları, Osmanlı yönetimince, yabancılara verilmişti.
Tüm vergi gelirlerini onlar tahsil ediyorlardı.
Bu gün de durum aynı. Ancak, vergiyi ulus devlet topluyor. Faiz yolu ile küresel mafyaya devrediyor.
Küresel mafyanın faizleri artır baskısının asıl nedeni budur. Faizlerin artmasını isteyen yerli üretici değil, finans kapitaldir.
TÜSİAD’ın faizlerin artırılmasından, memnuniyet açıklaması bundandır.
Bu gün kapitülasyonlar karşılığı olan, temel üretim kaynakları ve bankaların, özelleştirmelerle, yabancıların elinde olması, Türk halkının her şeyi yeniden düşünmesini zorunlu kılan bir durumdur.
Birilerinin 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkmasının gerektiği günlerdeyiz.
Ülkenin tüm giriş kapıları(limanlar) satılmış, varlıkları ve bankalar(para) yabancıların eline geçmiş, güney doğuda kalkışmalar başlamıştır.
Küresel mafyanın(kibarlaştırılmış adıyla, görünmez el) faizleri artırın talimatı vermiştir. Osmanlıda Reji idaresine talimat veriyorlardı. Şimdi Merkez Bankasına…
Ülkenin içine düştüğü durum, siyaset ve seçimle çözülemez duruma gelmiştir.
Çare; ulusal iradenin duruma el koymasıdır.
O günlerde, nasılda Mustafa Kemal’de birleşmişsek, bu günlerde de o denenmiş yoldan gitmeliyiz.
Bir yanıt yazın