Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tam doğru bir zamanda Berlin’e geliyor.
Bu haftasonu Münih’teki “artık bir marka haline gelmiş olan” Güvenlik Zirvesi’nde de Almanya Dış İşleri Bakanı Frank Walter Steinmeier’in konuşmasında da Almanya’nın yeni hükümeti ve politikası net bir şekilde ortaya çıktı. Koalisyon uyumuna özen gösterilse de sosyaldemokrat imza ortada.
AB ve Türkiye söz konu olduğunda Türkiye olarak bunu çok iyi analiz etmek ve değerlendirmek durumundayız. Türkiye’nin yaptığı da bu.
Türkiye’nin yaşamakta olduğumuz bu günlerde içinde olduğu ve özellikle “dışarıdan içerideki taşeronlarıyla” organize edilen “kriz yaratma ve yaratılan krizi derinleştirme operasyonu” elbetteki Almanya’da da “pür dikkat” izlenmekte.
Almanya’da “tek bir Almanya” olmadığından farklı analizler ve beklentiler gündeme gelmekte. Almanya’daki “Türkiye ve İslam Dini” ile sorunlu çevreler için “Türkiye’nin başının dertten kurtulmaması” ideal bir durum. Onlara göre “kendisi ile uğraşmak zorunda bırakılan” Türkiye zayıf düşeceğinden “AB üyeliğine karşı argümanları” güçlenecek. Haksız da sayılmazlar. Türkiye Ekonomisi’nin yaşatılmak durumunda kaldığı her sorun sonuçta iş dünyasına, yatırımlara, dövize ve de pazara etki ettiğinden bu gibi durumlarda “Türkiye ekonomik olarak AB’ye hazır değil” cümlesini “sakız çiğnercesine” tekrarlamak mümkün bu çevrelerce.
Buna karşın “Türkiye’nin AB üyeliğini” Türkiye’nin “kara kaşı, kara gözüne hayran oldukları” için değil “güçlü bir AB’nin Türkiyesiz olmaması” gerektiğine inananlar yani çıkarları gereği “Türkiyesiz olmaz” diyen çevreler ise Türkiye’nin “istikrarını bozma” çabalarının başarılı olduğu takdirde AB’ye de zararı olacağının farkındalar. Türkiye’de dev yatırımları olan Alman işadamları da “Türkiye’de kriz yaratma” faaliyetlerinden yarar değil zarar görmekte.
AB Güvenlik Politikalarını “ciddiye alan Alman sosyaldemokratları” açısından da Türkiye’nin bulunduğu coğrafyada Ukrayna’nın, Suriye’nin, Mısır’ın ve aslında tüm Ortadoğu’nun “patlamaya hazır dinamit fıçısı” halini göz önünde tuttuklarında Türkiye’nin NATO üyesi olarak bölgede “zayıf bir konumda” olmaması çok önemli.
Yani Almanya’da “Türkiye konusunda farklı bakış açıları” olan çevrelerin Türkiye’yi izledikleri, kimilerinin sevindiği kimilerinin kaygılandığı bir dönemde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Berlin Ziyareti aynı Brüksel Ziyareti gibi çok önemli ve yararlı.
Hele Türkiye karşıtlarının “içeride ve dışarıda her türlü hainliği yaptıkları” bir dönemde Berlin’in de bundan nasibini aldığını düşünecek olursa Berlin Ziyareti’nin hassasiyeti iyice ortaya çıkmakta.
“Cemaat” konusunda Almanya’da geniş bir kesim “cemaatin Almanya içindeki faaliyetlerinden çok rahatsız” ve bu nedenle daha fazla önlem alınmasından yana.
Buna karşın “Türkiye’nin zayıflamasını” çıkarları açısından sürekli destekleyenler de cemaat ile sıkı bir işbirliği halindeler. “Günahları kadar sevmedikleri” cemaat mensuplarına “ortak muamelesi” yaptıkları bu dönemde “cemaatin Almanya elemanları da” bu kesimlerin desteği ile devlet üzerinde etkilerini arttırmaya ve hem Almanya’yı Türkiye’ye karşı “tavır almaya” hem de “sözde derin ilişkilerini sergileyerek” Recep Tayyip Erdoğan’ı destekleyen Türkiyelileri her türlü artık iyi bildiğimiz “çirkin ve kahpe yöntemi” kullanarak “yıldırmaya” çalışmaktalar.
Bu “kahpe oyunlardan” ben de tüm diğer “Türkiye’ye yapılan hainliğe karşı duranlar” gibi nasibimi almaktayım.
“Cemaat tetikçileri” AK Parti’ye sempati duyanları ya da “Başbakanlarına destek verdiğini açık söyleyenleri” sosyal medya üzerinden “çamura boğmakta”. Belli oranda başarılı olduğunu da söylemeliyiz. Bazılarını “ürkütmeyi” başarabilmekteler.
İşte bu açıdan da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hem Pazartesi hem de Salı akşamı Almanya’da “Türkiyeli insanlarımıza” hitap etmesi çok değerli. İnsanlarımız bu sayede “daha da motive olacak” ve “dik durmak” konusunda çok daha kararlı olacaklardır.
Hem Almanya-Türkiye ilişkisi, hem Türkiye’nin AB üyeliği yolunda gidişatı (bu konuda Almanya’nın rolü malüm) hem de Almanya’daki Türkiyelilerin Türkiye’ye sahip çıkması açısından Pazartesi ve Salı günleri gerçekleşecek olan Berlin Ziyareti bir çok çevre tarafından takip edilecek.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Şansölye Angela Merkel, Şansölye Yardımcısı ve Federal Ekonomi ve Enerji Bakanı Sigmar Gabriel (aynı zamanda SPD Başkanı) ve Dış işleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier yapacağı görüşmeler Almanya’nın “Türkiye Gerçeklerini” doğru anlaması için büyük bir olanak.
Ayrıca Alman Dış Politika Cemiyeti’nde (DGAP) “21. Yüzyılda Türkiye, Almanya ve Dünya” temalı konuşma da Almanya’nın seçkin şahsiyetleri tarafından büyük bir merakla beklenmekte.
Tüm bunların yanı sıra Almanya’daki sivil toplumumuzun temsilcileri ile biraraya gelmesi ve UETD tarafından gerçekleştirilen binlerce insanımızın katılacağı etkinlikte “Almanya’daki Türkiyelilerin onu çoşkuyla desteklediğini” görmesi çok güzel olacak. Elbette Almanya’daki Türkiyelilerin de “Başbakanlarını nasıl çoşkuyla karşıladıklarını” tüm Almanya’nın bir kez daha görmesi sevindirici!
Berlin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı bekliyor!