Site icon Turkish Forum

YENİ DÜNYA VE TÜRKİYE

1.2.2014 - world dunya harita politika

Amerikan Merkez Bankası (FED), 2008 yılından beri uyguladığı parasal genişleme programına 2014 yılı ortalarına doğru son vermek yolunda yürüyor.
Son olarak istihdam piyasası ve ekonomik perspektifin iyileşmesi nedeniyle aylık 75 milyar dolar olan tahvil alım miktarını 10 milyar dolar azaltarak 65 milyar dolara indirdi.
FED tuttuğu önemli miktarda uzun vadeli tahvil sonucu, uzun vadeli faizlerde aşağı yönlü baskı oluşmasını ve finansal şartların daha elverişli olmasıyla da ABD’de ekonomik büyümenin sağlanacağını öngörüyor.

*
Ne ki – birincisi, ABD ekonomisine bir başına büyümek yetmiyor, mutlaka küresel büyüme gerekiyor!
İkincisi, ABD’de ekonominin toparlanması ve FED’in piyasalara verdiği para miktarını kademe kademe kesmekte yol alışı dolara bağımlı ülkelerin ekonomilerini etkiliyor.

*
Mesela,Türkiye’nin artık daha fazla yabancı sermaye çekemediği için ekonomisinde rezerv varlıkları son ayların en düşük seviyesindedir.
Yatırım fonları Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerden geri çekilirken, faiz hadlerinin yükselmesi yönünde baskı artıyor.
Türkiye’nin cari açığının gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 7,5′ ine ulaşmasıyla dış finansman bağımlılığını nasıl düze çıkaracağı merak ediliyor.

*
Pekiy -aslında,ne oluyor?

*
Birincisi, ABD ve gelişmiş ülkeler 2008’de başlayan ekonomik sıkıntılarının altıncı yılında işsizlik ve yoksulluk artışı sorununa, güçlü merkez bankaları ve devlet müdahaleleri ile engel olmak dışında bir çözüm getiremiştir.
Merkez bankalarının mali sisteme para pompalamaları halinde de -ne,ülkelerinde büyümeyi -ne de, küresel ekonomik büyümeyi canlandırmadığını -tam tersi, yeni mali kriz kaygılarıyla birlikte artan ekonomik gerilimleri, deflasyonu, kur savaşlarını, ekonomik büyümede yavaşlama ve daralan piyasalarla küresel kapitalist ekonominin 2008’de başlayan çöküşünü hızlandırdığını ve bir kısır döngünün oluştuğu tesbit edilmiştir.
İkincisi,bu şartlarda ABD’nin dünyada bir sektörde ya da bir ülkede yaşanacak krizin kolayca komşu ülkelere,bölgeye ve dünyaya yayılma olasılığına daha fazla dayanamayacağı görülmüştür…

*
Madem öyle -şimdilerde, ABD ve gelişmiş ülkeler yeni bir küresel ekonomi-politik geliştiriyor.
Genel durgunluğun ortasında gerilim yaşayan ABD ve gelişmiş ülkelerin yeni ekonomi-politikleri kişi başına milli geliri belli seviyeye ulaşan gelişmekte olan ülkelerin teknolojik olarak gelişmemiş üretim biçimine bağlı kalmaları ve yurtiçi aktivitelerinin eksikleri -işte, finansman kısıtlılığı, kimi sektörde aşırı üretim kapasitesi ya da yatırım talebinin zayıf olması gibi kendi iç sorunları nedeniyle gelişmiş ülke kategorisine ulaşmalarının olanaksızlığı üzerine inşa ediliyor.

*
Bu noktada -birincisi, gelişmekte olan hiçbir ülkenin geçmişte büyük çapta yabancı yatırımı çeken, teknolojilerini yükselten, ağır korumacılıkla yerli üretimi ve hizmeti geliştiren,nispeten gelişmiş teknolojiler ve kalifiye işgücü üzerinde kurulu rekabetçi üretim işletmelerine sahip olan Japonya ve Güney Kore’nin başarısına ulaşamayacakları öngörülüyor.
İkincisi -yalnızca, küresel büyümenin en önemli motoru ve dünyanın ikinci ekonomisi olan orta gelir düzeyli Çin’in zor da olsa gelişmiş ülke olacağı kabul ediliyor.
Çin’in gelecek 15 yılda ortalama 5-6 oranında büyümesi halinde kişi başına gelirinin 20 bin dolar gibi yüksek bir düzeye çıkabileceği hesaplanıyor -ki,bu küresel büyümenin ve istikrarın da en önemli unsurlarından biri olarak öngörülüyor.

*
Gelecek yıllarda teknolojik ilerlemeleri ve yurt-içi aktiviteleriyle siyasi ve ekonomik güclerini konsolide edeceklerini planlayan ABD ve gelişmiş ülkelerin bir diğer umudunu;
Tek küresel sistem ve genel ekonominin gündemi içinde benzer yaklaşımlarda değil, kendilerine en uygun seçeneğin yükümlülüklerini üstleneceği yeni bir dünyada, gelişmekte olan ülkelerin birbirleriyle rekabet yerine işbirliği geliştirmeleri, birbirlerinin çabalarını gölgelemek yerine birbirlerini tamamlayıcı politikalara yönelmeleri, ayrılıklarını müzakere ve barış görüşmeleriyle çözmeleri -nihayet, mütemadiyen iş yaratarak küresel büyümeye katkı vermeleri oluşturuyor.

*
ABD’nin ekonomisi toparlandıkça FED piyasalara verdiği para miktarını kademe kademe keserken dolara bağımlı ülkeler ya da ekonomik büyümeleri dış finansmana bağlı olan ülkelerde büyüme nasıl sağlanacaktır?
Mesela, Türkiye’nin içinde olduğu gelişmekte olan ülkeler -bir zaman, kolay ulaştığı yabancı sermayeyi çekmekte daha zorlanırken,faiz hadlerinin yükselmesi yönünde baskı artar ve rezerv varlıkları düşerken büyümeyi nasıl sağlayacaktır?

*
Yeni model -aslında,hep bilinen,fakat ekonomik çıkarların yıllardır süren kavgalarının kirlettiği; ülke içindeki siyasi durumun ve istikrarın zayıflamasının önüne geçilmesi, rekabet yerine işbirliklerinin, çabaları gölgelemek yerine tamamlayıcı politikaların geliştirilmesi, ayrılıkları müzakere ve barış görüşmeleriyle çözülmesi -bu suretle,
Yatırımcıların ve dışarıdan gelen finansman akımının sürekliliğinin sağlanmasına,fakat ekonominin bağımsız ve kendi temelleri üzerinde büyümesine de özen gösterilmesine dayanıyor.
Dünya ekonomisinde büyüme merkezinin gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülke pazarlarına kaydığının farkına varmak -o yüzden, yatırımların teşvik edilmesine yönelik programlarla ekonominin yeniden yapılandırmasını, daha karmaşık mamullerin üretimini teşvik etmek gerekiyor-ki, tümü tasarrufu geliştirmek anlamına geliyor.

*
Yeni Orta Asya olanca hızla bu modele hazırlanıyor.
Avrupa borç batağını çözmeye çalışırken, mali tasarruf politikasıyla genişletici para politikaları kombinasyonu mali piyasaları sakinleştirmenin ötesinde ekonomik büyüme sağlamıyor-şimdi,bu yeni dünyadan medet umuyor.
Afrika en büyük engeli olan çeşitli yerlerde yaşanan askeri çatışmalara rağmen, petrol ihraç eden ülkelerin performansı, alt yapı projelerine mali harcamaların devam etmesi,Asya ülkeleriyle ekonomik ilişkilerin genişletilmesi sayesinde yoksulluğun azaltılmasına yetmemesine rağmen sürekli büyüyen bir eğilim gösteriyor.
Latin Amerika’nın bir bütün olarak yavaşta olsa büyüme sağladığı görülüyor.

*
Gelişmiş ülke adayı Çin, ekonomik büyümesini üretim ilişkileri ya da biçimini değil üretimin yapısını değiştirmek suretiyle sağlıyor.
Öncelik kamu yatırımlarına veriliyor ama büyüme hızını kontrol altında tutmak ve gelir dağılımını düzenleyen mekanizmaları geliştirerek ucuz emeğe dayalı üretimin yapısı değiştiriliyor-bu suretle, büyüme dış taleple değil,iç taleple de sağlanıyor.
Çin bulunduğu bölge ülkeleriyle gümrükleri azaltarak Filipinler’den Vietnam’ı kapsayan alanda dünyanın en büyük ticaret bölgesini oluşturmuştur -şimdilerde, dünya rezerv parası doların dışına çıkıp kendi parası üzerinden ticari ilişkiler geliştiriyor, doların ticaret alanını daraltıyor.
Bunun ötesinde yatırımcılar açısından Çin, 2013’de dış ticaret alanında ABD’yi geçip dünya lideri olması ve Euro Bölgesi’nde ve ABD’de yaşanmakta olan ekonomik krizlerin yarattığı finansal ortamda Yuan cinsinden aktiflere idaha fazla rağbet ediyor.
Alman şirketleri Frankfurt’ta Yuan hesapları açtırıyor ve Çin’de bulunan iş partnerlerine kendi para birimleri üzerinden ödeme yapıyor.
Yatırımcı kurumlar Yuan cinsinden Londra piyasasına bırakılan tüm tahvillere büyük ilgi gösteriyor.

*
Küresel barış,istikrar ve büyüme için yeni bir dünya doğuyor!
Türkiye’nin bu yeni dünyadaki en büyük handikapını dinamik bir toplumsal yapının inşa edilmesi yerine ekonomik ve siyasal yönetim anlayışlarıyla bireysel ve toplumsal hafızayı zayıflatmak suretiyle nifakçı, ikiyüzlü ve takiyyeci karakterli tuhaf ve rahatsız edici ekonomik,sosyo-kültürel yapılar kuran -tıpkı, Mısır’daki gibi
yukarıdaki nedenleri içselleştiremeyen İslamcılık oluşturuyor.
Bu kültür iktidarda kaldıkça Türkiye varlık kaybında çırpınıyor,çırpınıyor ve çürüyor…

1.2.2014

Exit mobile version