Seçimler güven içinde yapılabilecek mi?…

NECDET BULUZ

 

30 Mart’ta yapılacak yerel seçimler öncesi, ortamın son derece gergin olduğunu görüyoruz. İktidar partisi AKP ile Cemaat arasında başlayan çatışmaların şiddetlenerek sürmesi, siyasi ve ekonomik ortamı etkiliyor. Her şey karışık, kimin eli kimin cebinde belli değil. Böylesine puslu havalar, en çok karanlık odakların işine geliyor. MHP’nin İstanbul Esenler Seçim Bürosu’na yapılan silahlı ve kalleş saldırı da bunun ayak sesleridir.

Bilindiği gibi daha önce de güvenlik ve istihbarat birimleri bazı büyük illerde silahlı ve bombalı saldırıların yapılacağını duyurmuşlardı. Bu konuda emniyet teşkilatlarına da bilgiler verilmişti. Bazı çevrelerden gelen haberler de hiç iç açıcı görünmüyor. Bazı çevreler kendilerine yönelik saldırılar olabileceğini söylüyor.

                                                    MHP’YE YAPILAN SALDIRI

                                                        MHP’den sonra Şişli Belediyesi’ne düzenlenen silahlı saldırı da yaklaşan seçimlerin güvenlik içinde yapılıp yapılamayacağı sorusunu yeniden gündeme getirdi. Aynı şekilde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de yaptığı açıklamada “Seçime 15 gün kala sabotaj ve bombalama olayları artacak” demesi de aynı çerçevede değerlendirilmelidir. Bütün bunlara istihbarat birimlerini uyarılarını9 da eklediğimizde ortada bir “güvenlik” sorununun var olduğunu görmüş oluruz.

Bu satırlar yazılıncaya kadar MHP Esenler Seçim Bürosu’na yapılan silahlı saldırıyı yapanlar yakalanmamıştı. Bilindiği gibi bu saldırıda Yusufiyeli Cengiz Yücel Akyıldız ölmüş, 5 kişi de yaralanmıştı. Kendilerine karşı yapılan en küçük bir saldırıyı yapanları anında kıskıvrak yakalama becerisini gösterenler, her nedense MHP’ye yapılan bu kanlı saldırıyı yapanları yakalayamadı.

                                                        İktidar cephesinden yapılan açıklamalarda “Her iki karşıt görüş arasında çatışma çıkmıştır” deniliyor. Adeta alay edercesine yapılan bu açıklamalar bir acizliğin ve taraf tutmanın ifadeleridir. Biz, MHP’ye yapılan bu saldırıyı Türk Milletine ve Türklüğe yapılan bir saldırı olarak değerlendiriyoruz. Bu saldırıyı da kanlı girdabın bir provası olarak vurgulamak istiyoruz.

AKP DE “KAYBETME KORKUSU”

MHP’liler, Esenler’deki huzursuzluğu, ortamın gerginliğini ve PKK saldırılarının olabileceğini biliyordu. Bu kadar boş ve tedbirsiz olunmaması gerekiyordu. Gereken önlemlerin alınmamış olması, meydanın PKK’ya bırakılması ve böylesine bir baskına uğranılmış olmasını biz kabul edemiyoruz. MHP’lilerin kendilerine karşı yapılan böylesine saldırılarda kendilerini koruyabilecek güçte olması gerekmiyor muydu? “Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak “söylemleri ile artık bir noktaya varılamadığını bu kadrolar anlamlıdır.

17 Aralık’taki “Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu” öyle görülüyor ki, iktidar partisini çökertmeye başladı. Ard arda gelen istifalar, AKP-Cemaat kavgası, Başbakan Erdoğan’ın artık açıktan eleştirilmeye başlanması ve iktidar partisindeki sürekli erime “Kaybetme korkusunu” da gündeme getirdi Başbakan, eridiğini, etrafının boşalmaya başladığını ve kaybetmek üzere olduğunu görüyor. Hiç kuşkusuz en büyük korkusu da İstanbul’un kaybedilmek üzere olduğudur. Mustafa Sarıgül’e karşı başlatılan saldırıların ve suçlamaların altında bu gerçeği görmek gerekiyor.

                                                          Endişe edilen de, kaybetmek üzere olan iktidarın, seçimin güven içinde yapılması konusunda önlem alma yerine, meydanı boş bırakıp, kaos ortamına çanak tutabileceğidir.

                                                         GÜVEN ORTAMI KALMAYABİLİR

                                                         Burada özellikle vurgulamak istediğimiz nokta şu:

                                                            Mustafa Sarıgül, eğer İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanırsa, sadece Kadir Topbaş’ı değil, Başbakan Erdoğan’ı da yenmiş olacaktır. Erdoğan’ın telaşı ve endişesi de buradan kaynaklanıyor.

                                                        Şimdi asıl konuya gelelim:

                                                            Seçim yaklaştıkça, AKP’nin erimesi, Başbakan’ın hırçınlaşması da artacak gibi görünüyor. İşte asıl korkulacak olanların bu kargaşadan sonra meydana geleceklerdir. Şimdiden başlayan kaos ortamının daha da yaygınlaşması halinde seçimlerin güven içinde yapılması da mümkün olmayabilir. Eli silahlı, karanlık güçler hemen her yerde sabotaj ve bombalı saldırıları yapabilir. Bunun ayak seslerini de duyuyoruz.

                                                           Bir yandan PKK’nın şehir eşkıyaları, diğer yandan giderek tehdit oluşturmaya başlayan El Kaide’cilerin her an her yerde eylemlere başlayabileceklerinin tespit edilmesi gözlerden uzak tutulmamalıdır. Dikkat edilecek olursa, Hükümet olanların Türk’lük düşmanlığı, PKK ve El Kaide ile olan dostluk ilişkileri ortaya hiç de hoş olmayan olayların yaşanabileceğini gösteriyor.

 e.mail: necdetes@mynet.com

 

 

                                             

                                                


Yazıları posta kutunda oku