Başbakanımızın bugün akşamdan itibaren gerçekleştireceği Brüksel Ziyareti bir çok kesimi ürkütmekte.
En başta CHP’yi!
“Gezi Komplosu” yaşanırken Almanya Şansölyesi Angela Merkel’e mektup yazıp “Türkiye’yi şikayet eden” CHP Geçici Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu sefer de AB’ye “Türkiye’yi şikayet eden” bir mektup yazmayı ihmal etmedi. Özellikle HSYK konusunda AB’de olan durum daha da açığa çıktığında geçmişte “Ergenekon avukatıyım” diyen ve günümüzde “Ergenekon cellatının müttefiki” olacak kadar “ilkesiz” bir halde olan CHP konuşacak “laf da” bulamayacak.
Türkiye’de “faiz lobisinin resmi yayın organı” konumundaki “malüm medya grubu da” bu ziyaretten pek rahatsız olacak.
Çünkü onca yıldır AB Komisyonu’na yönelik “kafakol çalışmaları” ile kazandıkları AB Komisyonu mensupları ve AP’deki bazı vekiller aracılığı ve de Almanya’daki ortaklarının yardımı ile sürekli “anti-demokratik Türkiye masalı pompalayan” bu medya grubunun anlattıklarının “gerçekle ilgisi olmadığı” ortaya çıkacak. AB Komisyonu’nda Türkiye konusunda etkin rol oynadığına inandıkları kimilerine “Bodrum’da villa satın alırken yardımcı olanlar” Başbakanımızın beş yıl aradan sonra açık ve net bir şekilde anlatacaklarının “kendi anlattıkları palavralarla” çeliştiğinin ortaya çıkmasından memnun olmayacaklar.
“Cemaat” bu ziyaretten elbette hiç memnun kalmayacak.
Brüksel’de son haftalarda “meydanı boş bulan” ve yıllardır orada “derinleştirdikleri kafakol ilişkilerini” iyi değerlendiren cemaat mensupları AB cephesinden yapılan “bilgisizlik”, “kara propagandanın etkisi altında kalma” ve “cemaatin palavralarına işlerine geldiği için inanıyormuş gibi davranma” tarzı gibi nedenlerden dolayı “Türkiye’de kızgınlığa neden olan” açıklamalara neden olmaktaydılar. Şimdi Brüksel’de Başbakanımızdan “ne olup, bittiğini”, meselenin “yolsuzluk” olmadığını, “cemaatin gerçek yüzünü” ve “devlet içine çöreklenmiş çeteleri” dinleyecek AB yetkilileri. “Cemaatin” gerçek yüzü bir kez daha ortaya çıkacak! Özellikle AB ülkelerinin bazılarının da “cemaat” nedeniyle rahatsız oldukları bir dönemde çok anlamlı olacak bu gelişme.
Türkiye’nin malüm “statükocuları” bu ziyaretten rahatsızlar.
Çünkü her türlü provakasyon ile engellemeye çalıştıkları “Çözüm ve Barış” Brüksel’de AB tarafından takdirle karşılanacak. Türkiye’nin bundan böyle “anaların ağlamaması” için attığı adımlar ve onların desteklenmesi “statükocularımızın” uykusunu kaçırmaya devam edecek.
KKTC’nin malüm “en iyi çözüm çözümsüzlüktür” “statükocuları” bu ziyareti “korkuyla” izlemekteler.
Son aylarda gerek Rumların “sekter” politikaları ve gerekse KKTC’deki “statükocuların” bu durumu iyi değerlendirmeleri sonunda engelleyebildiklerini sandıkları “Kıbrıs’ta Çözüm” konusu ve Türkiye’nin kararlı tavrı masaya yatırılacak. “Kıbrıs’ta en iyi çözüm çözümsüzlüktür” durumundan “nemalananlar” için Başbakanımızın sağlayacağı her gelişme “ödünü koparmakta” KKTC’deki “statükocuların”. Çevirdikleri dolapların ve “Ankara’daki bağlantıları aracılığıyla attıkları bazı adımların” başarılı olduğunu sandıkları sırada “hayal kırıklığı” yaşayacaklar.
Kıbrıs Rum Kesimi’nin “çözüm karşıtı” politikacıları da ürkmekte bu ziyaretten aynı nedenlerden dolayı.
Almanya’nın Şansölyesi Angela Merkel için de bu ziyaret ürkütücü.
Başbakanımızın AB nezdinde sağlayacağı her ilerleme “Türkiye’nin AB üyelik sürecinde duraklama” yanlısı Angela Merkel ve onunla beraber AB’deki tüm “Türkiye karşıtları için” sevindirici bir durum değil. Türkiye ve Brüksel arasındaki her yakınlaşma “Türkiye karşıtları için” bir tür “alarm işareti”.
Sadece yukarıda yazdığım kesimler değil AB’de bu ziyaretten payını alacak olanlar.
Özellikle Başbakanımızın, AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schultz ile yapacağı görüşme ve de diğer görüşmeler bugüne kadar Türkiye’nin AB üyeliği söz konusu olduğunda “kaçak güreşen” AB liderlerinin artık açık ve net konuşma zorunluluğunu da beraberinde getirecek. Artık net tavır almak zorundalar. Türkiye’nin AB üyeliğinin suni gerekçelerle sürekli “ileri tarihlerde bir güne” bırakılması politikasının Başbakanımız tarafından kabul edilmesi düşünülemeyeceğinden bu konuda “açık konuşulacak”!
Aynı şekilde Kıbrıs Sorunu ve Suriye ve de Suriyeli mülteciler ile ilgili olarak da AB artık içi boş açıklamalar arkasına “saklanamayacak”.
Belçika Hükümeti’ni ve Brüksel Polisi’ni de ürkütmekte Başbakanımızın ziyareti.
Ancak bu anlayışla karşılamamız gereken bir “çekingenlik”. Belçika ve Brüksel bugüne kadar hiç yaşamadıkları bir olayı yaşayacaklar. AB’nin ve NATO’nun ayrıca Belçika’nın başkenti Brüksel’e bugüne kadar çok lider ve dünya lideri geldi. Ama hiç biri Başbakanımız gibi karşılanmadı.
Ben bu satırlarımı kaleme alırken AB ülkelerinde yaşamakta olan onbinlerce insanımız Brüksel’e doğru yollarda. Uçaklar, trenler ve otobanlar insanlarımız ile dolu. Hedef Brüksel!
Başbakanımızı büyük bir çoşkuyla karşılamak üzere onbinler Brüksel’e akın ediyor şu anda.
Nedeni açık!
Türkiye’ye karşı oynanan “iğrenç oyunlara” kızgın insanlarımız ve “dik duran” Başbakanlarını çok seviyorlar.
İşte Belçika ve Brüksel bu çoşkuyu, sevgiyi de yaşayacak ve eminim hem hayret içinde hem de hayranlıkla tüm AB liderlerinin ancak kıskanabileceği “desteği” izleyecekler.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Brüksel Ziyareti Türkiye ve AB için çok önemli bir dönüm noktası olmaya aday. Bu ziyaretin ardından sadede AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu’nun yoğunluğu artmayacak.
Tüm Türkiye’de, AB’de, Kıbrıs’ta ve coğrafyamızda hissedeceğiz bu ziyaretin sonuçlarını.
“Hayırlı olsun” diyelim!
“Gezi Komplosu” yaşanırken Almanya Şansölyesi Angela Merkel’e mektup yazıp “Türkiye’yi şikayet eden” CHP Geçici Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu sefer de AB’ye “Türkiye’yi şikayet eden” bir mektup yazmayı ihmal etmedi. Özellikle HSYK konusunda AB’de olan durum daha da açığa çıktığında geçmişte “Ergenekon avukatıyım” diyen ve günümüzde “Ergenekon cellatının müttefiki” olacak kadar “ilkesiz” bir halde olan CHP konuşacak “laf da” bulamayacak.
Türkiye’de “faiz lobisinin resmi yayın organı” konumundaki “malüm medya grubu da” bu ziyaretten pek rahatsız olacak.
Çünkü onca yıldır AB Komisyonu’na yönelik “kafakol çalışmaları” ile kazandıkları AB Komisyonu mensupları ve AP’deki bazı vekiller aracılığı ve de Almanya’daki ortaklarının yardımı ile sürekli “anti-demokratik Türkiye masalı pompalayan” bu medya grubunun anlattıklarının “gerçekle ilgisi olmadığı” ortaya çıkacak. AB Komisyonu’nda Türkiye konusunda etkin rol oynadığına inandıkları kimilerine “Bodrum’da villa satın alırken yardımcı olanlar” Başbakanımızın beş yıl aradan sonra açık ve net bir şekilde anlatacaklarının “kendi anlattıkları palavralarla” çeliştiğinin ortaya çıkmasından memnun olmayacaklar.
“Cemaat” bu ziyaretten elbette hiç memnun kalmayacak.
Brüksel’de son haftalarda “meydanı boş bulan” ve yıllardır orada “derinleştirdikleri kafakol ilişkilerini” iyi değerlendiren cemaat mensupları AB cephesinden yapılan “bilgisizlik”, “kara propagandanın etkisi altında kalma” ve “cemaatin palavralarına işlerine geldiği için inanıyormuş gibi davranma” tarzı gibi nedenlerden dolayı “Türkiye’de kızgınlığa neden olan” açıklamalara neden olmaktaydılar. Şimdi Brüksel’de Başbakanımızdan “ne olup, bittiğini”, meselenin “yolsuzluk” olmadığını, “cemaatin gerçek yüzünü” ve “devlet içine çöreklenmiş çeteleri” dinleyecek AB yetkilileri. “Cemaatin” gerçek yüzü bir kez daha ortaya çıkacak! Özellikle AB ülkelerinin bazılarının da “cemaat” nedeniyle rahatsız oldukları bir dönemde çok anlamlı olacak bu gelişme.
Türkiye’nin malüm “statükocuları” bu ziyaretten rahatsızlar.
Çünkü her türlü provakasyon ile engellemeye çalıştıkları “Çözüm ve Barış” Brüksel’de AB tarafından takdirle karşılanacak. Türkiye’nin bundan böyle “anaların ağlamaması” için attığı adımlar ve onların desteklenmesi “statükocularımızın” uykusunu kaçırmaya devam edecek.
KKTC’nin malüm “en iyi çözüm çözümsüzlüktür” “statükocuları” bu ziyareti “korkuyla” izlemekteler.
Son aylarda gerek Rumların “sekter” politikaları ve gerekse KKTC’deki “statükocuların” bu durumu iyi değerlendirmeleri sonunda engelleyebildiklerini sandıkları “Kıbrıs’ta Çözüm” konusu ve Türkiye’nin kararlı tavrı masaya yatırılacak. “Kıbrıs’ta en iyi çözüm çözümsüzlüktür” durumundan “nemalananlar” için Başbakanımızın sağlayacağı her gelişme “ödünü koparmakta” KKTC’deki “statükocuların”. Çevirdikleri dolapların ve “Ankara’daki bağlantıları aracılığıyla attıkları bazı adımların” başarılı olduğunu sandıkları sırada “hayal kırıklığı” yaşayacaklar.
Kıbrıs Rum Kesimi’nin “çözüm karşıtı” politikacıları da ürkmekte bu ziyaretten aynı nedenlerden dolayı.
Almanya’nın Şansölyesi Angela Merkel için de bu ziyaret ürkütücü.
Başbakanımızın AB nezdinde sağlayacağı her ilerleme “Türkiye’nin AB üyelik sürecinde duraklama” yanlısı Angela Merkel ve onunla beraber AB’deki tüm “Türkiye karşıtları için” sevindirici bir durum değil. Türkiye ve Brüksel arasındaki her yakınlaşma “Türkiye karşıtları için” bir tür “alarm işareti”.
Sadece yukarıda yazdığım kesimler değil AB’de bu ziyaretten payını alacak olanlar.
Özellikle Başbakanımızın, AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy, Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schultz ile yapacağı görüşme ve de diğer görüşmeler bugüne kadar Türkiye’nin AB üyeliği söz konusu olduğunda “kaçak güreşen” AB liderlerinin artık açık ve net konuşma zorunluluğunu da beraberinde getirecek. Artık net tavır almak zorundalar. Türkiye’nin AB üyeliğinin suni gerekçelerle sürekli “ileri tarihlerde bir güne” bırakılması politikasının Başbakanımız tarafından kabul edilmesi düşünülemeyeceğinden bu konuda “açık konuşulacak”!
Aynı şekilde Kıbrıs Sorunu ve Suriye ve de Suriyeli mülteciler ile ilgili olarak da AB artık içi boş açıklamalar arkasına “saklanamayacak”.
Belçika Hükümeti’ni ve Brüksel Polisi’ni de ürkütmekte Başbakanımızın ziyareti.
Ancak bu anlayışla karşılamamız gereken bir “çekingenlik”. Belçika ve Brüksel bugüne kadar hiç yaşamadıkları bir olayı yaşayacaklar. AB’nin ve NATO’nun ayrıca Belçika’nın başkenti Brüksel’e bugüne kadar çok lider ve dünya lideri geldi. Ama hiç biri Başbakanımız gibi karşılanmadı.
Ben bu satırlarımı kaleme alırken AB ülkelerinde yaşamakta olan onbinlerce insanımız Brüksel’e doğru yollarda. Uçaklar, trenler ve otobanlar insanlarımız ile dolu. Hedef Brüksel!
Başbakanımızı büyük bir çoşkuyla karşılamak üzere onbinler Brüksel’e akın ediyor şu anda.
Nedeni açık!
Türkiye’ye karşı oynanan “iğrenç oyunlara” kızgın insanlarımız ve “dik duran” Başbakanlarını çok seviyorlar.
İşte Belçika ve Brüksel bu çoşkuyu, sevgiyi de yaşayacak ve eminim hem hayret içinde hem de hayranlıkla tüm AB liderlerinin ancak kıskanabileceği “desteği” izleyecekler.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Brüksel Ziyareti Türkiye ve AB için çok önemli bir dönüm noktası olmaya aday. Bu ziyaretin ardından sadede AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu’nun yoğunluğu artmayacak.
Tüm Türkiye’de, AB’de, Kıbrıs’ta ve coğrafyamızda hissedeceğiz bu ziyaretin sonuçlarını.
“Hayırlı olsun” diyelim!