ŞEHZADELER : MUSTAFA, UDAY VE BİLAL OĞLAN (1)
“Bir kişi özünde ikilik olsa
Hak’kın didarını görmez billahi
Hor bakarsa evliyanın yoluna
Eli bir gerçeğe ermez billahi”
Nusreddin hocadır gece yarısı dışarıdan kavga sesleriyle uyanıp yorganına sarılıp dışarı çıkmasıyla bir de görür ki kavgacılardan biri “Ulan siz rüşvet parasıyla Umre’ye gittiniz, oğullarınız evindeki dolarları para sayma makinesiyle sayıyor, ayakkabı kutusunda milyarları saklıyorsunuz..Allah evinize ateşler salsın, şimdi de gözünüz bizim okullarda mı ?! ” diye bağırıyor, öteki ise, “Allahtan korkun..her istediğinizi verdik, komutanları hapise attık, adamlarınızı hakim, savcı, polis yaptık, Gezi’de insanları gazladık, yakında inşallah Şeriat’ı da getireceğiz, .. bize şu kadarcık parayı mı, gemicikleri mi çok görüyorsunuz ?!” diye feryatlanıyor imiş.
Hocadır, yorganını kaptığı gibi içeri kaçıp karısına, aman hanımcığım, tez kapıyı kilitle, nasıl olsa anlaşacaklar bunlar, gerçek niyetleri yine bizim yorganı araklamak”.
“Cihanı seyahat edip gezerse
Doksan bin kelamı okur yazarsa
Bir mümin yezide kuşak çözerse
Derdine dermanı bulmaz billahi”
Mahmut paşa türbesi
Ayağımızda İstanbul’umuzun Mahmut Paşa çarşısından aldığımız ucuz terlikler, yüzümüz fırtınalı denize dönük, Fatih Sultan Mehmet’in sadrazamı Mahmut Paşa’yı ve de Şehzade Mustafayı düşünmekteyiz.
Fatih Sultan Mehmet’in en gözde şehzadesi Mustafa, ziyadesiyle yakışıklı ve de çapkın olup, Edirne ve İstanbul sokaklarında at sırtında dolaşıp gözüne kestirdiği hatun kişileri bir geceliğine haremine alır imiş.
Tevatür oldur ki, korkularından cihan padişahının oğluna hiç kimesne, “lan sen ne yapıyon.. ilerki yıllarda başka şehzadeler de senden öğrenip gemicikler edinip milyarder olmazlar mı..ayıp ayıp ?” diyemez imiş.
Tarihçi İsmail Hakkı Danişmend’in “İzahlı Osmanlı Tarihi Kronoloji’sinde” (c.1 s.330) yazdığına göre, “Yakışıklı ve çapkın bir genç olan Şehzade Mustafa, Mahmud Paşa savaştayken karısını baştan çıkarmış, Mahmud paşa bu yüzden, şehzadeyi zehirleterek intikam almıştır” demektedir ki, birçok kaynaktan okumasaydık töbeler olsun ki inanmazdık.
Şehzâde Mustafa’nın ölümünden sonra devlet ileri gelenleri siyah elbiseler giyerek Fatih’e baş sağlığı dileklerini sunarlarken, Mahmud Paşa’nın taziyeye katılmaması ve “beyaz elbise giyip satranç oynaması” padişaha gammazlanmış, Fatih ise, sadrazam Çandarlı Halil’e yaptığı gibi, Mahmud paşa’yı da önce elli gün Yedikule’de hapiste tutmuş, bu elli günlük hapisliği sırasında, paşayı “pek çok seven” (Danişmend ve Uzunçarşılı) ahalimizde hiçbir hoşnutsuzluk belirtisi görülmediğinden, sevgili padişahımız “ferman edüp” Mahmut paşayı zindanda boğdurmuş idi.
“Eli ile komadığın alırsa
Yalan söyler Hakk’a asi olursa
Tövbe etmez günah gümrah olursa
Cehennem oduna yanar billahi”
Pir Sultan Abdal (1480–1550)
Güneş batınca doğu semalarına bakarsanız, muhteşem Jüpiter gezegenini ışıldarken görürsünüz.
Gözleriniz hep yükseklerde olsun.
FPT Timur
(ARKASI GELECEK)
Yazıları posta kutunda oku