Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Ulusu, cüce ve çerden çöpten siyasilerin şahsi kazanç uğruna, karşılıklı dümenleri yüzünden itibarsız ve haysiyetsiz bir duruma düşürülmüştür..
Ahlaki değerler ile insana has duygu ve davranışlar değişmez. Zamanımızdan yedi asır önce şair ve filozof Şirazlı Sadi (1213-1292) sanki bu günün Türkiye’sini anlatıyor:
“ Çürük cevizi hafifliği, cahil kimseyi sözleri ele verir.”
“ Ne kadar yağmur yağarsa yağsın, taşın üzerinde gelincik çiçeği bitmez.”
“Ümitsizliğe düşen insanın dili uzar.”
“ Sahtekar ve yalancı yönetici, sonunda ölür gider ancak, lanetle anılarak dünyada kalmaya devam eder.”
“ Alın teriyle kazandığı ekmeğini yiyen, beline altın kemer bağlayıp başkasının karşısında el pençe divan durandan bir kat daha insandır.”
“ Baş yönetici bir bağa girip bir elma koparırsa, yüz bulan adamları ağacı kökünden çıkarır.”
Şu ortalıkta gezinen, şartlandırılmış klasik beyinle; “ oylar boşa gitmesin” ve “oylar bölünmesin” diyen körebeler; Çinliler de 1960’larda doğum kontrolü için kurbağa yavrularını yutarlardı!. Bu örnek de kendinizle ilgili bir benzerlik kuramadıysanız ona da şaşırmam..
Bütün canlı organizmalar fiziksel ve kimyasal bir karışımdır. Kimya işlemleri kafa tasının içinde cereyan eder, fiziksel olanlar ise ağırlıkla gövdededir. Zihin gevşeyince beden, beden gevşeyince de zihin gevşer. İkisi de gevşeyince selvinin yolu göründü demektir..
Sonunda yol herkes için geçerli de, sizin ki erken olmuş!.
Aptal otobüse benzer; bile bile adam öldürmez, fakat yürürken çok kişiyi ezebilir..
Osman Pamukoğlu