NECDET BULUZ
17 Aralık olayı ile başlayan “Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu”nun ülkeyi nereden nereye getirdiğini açık biçimde ortaya koyuyor. İktidar Partisi AKP ile Cemaat arasında baş gösteren “çıkar çatışması” bu şekilde devam ederse, çok daha sarsıntı geçireceğimiz günlerin arifesinde olduğunu söylemliyiz. Nitekim açıklamalar ve ard arda gelen gelişmeler bunu gösteriyor.
Günlerdir Türkiye’de yaşananlar ekonomiden, siyasete, dış politikadan iç politikaya kadar her şeyi etkiliyor. Özellikle emniyet ve hukukta yaşananlar ürkütücü boyutlara ulaşıyor. Hiç kimse yarınına güvenle bakamıyor. Bu yaşananların dışarıdan da dikkatle izlendiğini özellikle anımsatmak istiyoruz. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Kerry, son açıklamasında Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun yüzüne karşı “Türkiye’de hukukun üstünlüğü ile ilgili kaygılarımız var” demiştir.
Tablo şu:
Hükümet olanlar “Paralel devlete izin vermeyiz” diye 11 yıldır işbirliği içinde oldukları Gülen Cemaatine karşı bir yo etme operasyonu başlattı. Yargı, emniyet başta olmak üzere, bazı kilit noktalardaki Cemaat mensupların karşı başlatılan bu “tasfiye operasyonu” na karşı Cemaat kanadından da tehdit üzerine tehdit geliyor.
CEMAAT TEHDİT EDİYOR
Önce Cemaate yakın isimlerin şu görüşlerini sizlerle paylaşalım:
“Bizim Hükümete karşı hiçbir art niyetimiz yok. Ortada bir rüşvet, yolsuzluk, vurgun ve talan varsa bunların kimlerce yapıldığının ortaya çıkmasını istiyoruz. Bu isteğimize şiddetle karşılık verilmek isteniliyor. Bu yapılanlar zulümdür. Yolsuzluğun ve rüşvetin üzerine gidenlerle mücadele ediliyor, ama adı yolsuzluğa, rüşvete karışanların korunmak istenmesi dinimizle de bağdaşmıyor. Biz çatışmadan değil, barıştan yanayız. Ancak, karşımızdakiler çatışmayı tercih ederse bu çatışmadan onlar zararlı çıkacaklardır.”
Açıklamanın son cümlesinin bir “tehdit” niteliği taşıdığının hemen altını çizelim. Çünkü Cemaatin elindeki bilgi, belge ve kasetlerin ortaya çıkması ile Hükümetin çok daha büyük sarsıntı yaşayabileceği ifade ediliyor. Bazı bakanlarla ilgili kasetlerin Cemaatin elinde olduğunu yandaş medya bile açıklamaktan çekinmiyor.
AVCI’DAN BOMBARDIMAN
Daha önce Cemaatle ilgili yazdıkları nedeni ile cezaevinde olan Eski Emniyet Müdürü Hanifi Avcı, şimdi adeta Hükümet için bir kurtarıcı oldu. Yandaş medyaya mensup gazeteciler Avcı ile söyleşi yapmak için adeta sıraya giriyor. Avcı da, açıklama üzerine açıklama yapıyor. Cemaatin tüm bilgilere hakim olduğunu söylüyor. “MİT’in sırları bile Cemaatin elinde. Emniyet ve Maliye’nin bilgileri de buna dahil””diyor
Burada Hanifi Avcı’nın paralel yapının nasıl çalıştığını, delil ve tanıkların nasıl üretildiğini örnekleri ile anlatmasının da önemli olduğunu belirtelim. Çünkü Ergenekon ve Balyoz konusunun nasıl yoktan var edildiği de bu şifrelerin arasında yer alıyor. Kararların da özellikle hep 10. Ağır Ceza’nın nöbetine denk getirildiğinin altı çiziliyor.
Nitekim cezaevindeki eski emniyet müdürdü Avcı, Cemaatinin Hükümete karşı mücadeleden vaz geçmeyeceğini ve sürdüreceğini de söylüyor. Avcı “Elbette yanlış yapanların, hilebazların, yolsuzluk yapanların ortaya çıkarılması önemlidir. Ama, bu iş Cemaatin görevi değildir” diye sözlerini noktalıyor
Avcı’nın açıklamaları bu kadarla sınırlı değil. Daha çok önemli açıklamalarda bulunuyor. Yerimizin darlığı nedeni bunların tümünü sizlerle paylaşamıyoruz. Ancak, bu açıklamalar Cemaatin elinde çok önemli bilgilerin var olduğunu gösteriyor. Savaş kızıştıkça bunların da ortaya çıkacağını söyleyebiliriz.
.
YARGININ ÖNÜ TIKANMAMALI
Konuyu sadece iktidar-Cemaat çatışması olarak değerlendirmek doğru olmaz. Çünkü ortaya çıkarılmış olan belgeli bir “Yolsuzluk ve Rüşvet” operasyonu vardır. Bakanlara, Bakan çocuklarına, bürokrasiye, hatta Başbakan’a kadar sıçrayacağı iddia edilen bu operasyonun önünün kesilmeye çalışılması da AKP için olumsuz gelişme olarak değerlendiriliyor. AKP oylarında başlayan erimenin de bu operasyonlarda büyük payının olduğunu görmekteyiz.
Yargıdan neden bu kadar korkuluyor? Neden yargı ve emniyette deprem yaşanıyor? Bunların “Bir suçluluğun telaşı” olarak değerlendirilmesi de gündemden düşmüyor. Eğer, ortada çekinilecek bir şey yoksa bir suçluluk yoksa yargının önünün kesilmemesi gerekir. Yargın ve emniyetteki ani yer değiştirmeler, atama furyasının arkasında bir şeylerin olduğu izlenimi de güç kazanıyor. Bütün bunlar da hali ile iktidarı yıpratmaya yetiyor.
e.mail: [email protected]