İKİ MECZUBUN DEVLETİNDEN ÇÖZÜM SÜRECİ

Türkler, ABD ve İsrail ile kirli ortaklık kuran iki meczup ve şürekâsının 11 yıllık iktidarlarında kurdukları parti ve derin devletinin, Yunus Emre’nin ilâh-î aşkı için söylediği “Yaratılanı Severim Yaradandan Ötürü” sözünü bir siyasi slogana çevirip zırt-pırt o yöndeki uygulamalarından önlenemez bir öfkeye yuvarlandılar,giderek nefrete düştüler.
Dellenen toplum tam da “Ulan, sizi bize sayıyla mı verdiler” diye ayağa kalkıp- haykırmaktayken;
ABD ve İsrail’in Türkiye’den bu iki meczubun öncülüğünde, Arap ülkelerinde de Müslüman Kardeşler Örgütü ve benzerleriyle kurguladıkları kumpasta, askeri yöntemler kullanmaksızın Ortadoğu’yu sömürüye açmak üzere ulusal devlet modelinin aşılmasını öngören yeniden yapılandırma projesinin sonuna gelindi.

*
Suflî Büyük Ortadoğu projesi kaldırıldı -çünkü;
Birincisi;İslamcılığın demokrasi ile uzak-yakın ilgisinin olmadığı:İslamcılığın ülke ekonomilerini rekabetçi baskılara dayanabilecek bir ekonomi varlığında tutamayacağı: İslamcılığın kaçınılmaz taassubuyla kişilerin İslami Cihad örgütlerine yöneldikleri: Bu yüzden İsrail’in güvenliğinin beklemede kaldığı: Bilhassa Suriye’deki iç savaşın önlenememesi halinde en az Ortadoğu’nun bir din savaşıyla parçalanacağı anlaşıldı.

*
İkincisi; Batılı gelişmiş ülkeler genel ekonomik durgunluğun ortasında gerilimdeyken,büyümek için kendilerine bağlı tek küresel sistem içinde yer alan ve onun çevresinde birbirine bağlı yapıda ve ilgileri farklı gelişmekte olan ülkelerin;
Teknolojik olarak gelişmemiş üretim biçimine bağlı olmaları, yurtiçi aktivitelerinin eksikleri nedeniyle Orta Gelir Tuzağı’na düştükleri -bu yüzden, gelişmiş ülke kategorisine ulaşmalarının olanaksızlığını gördüler.
Bu fırsattan hareketle ülkelerin benzer yaklaşımlarda değil,kendilerine en uygun seçeneğin yükümlülüklerini üstlenecekleri siyasi modellere geçişlerine yol verildi.
Böylece, birbirlerinin çabalarını gölgelemek yerine birbirlerini tamamlayıcı politikalar geliştirecekleri,ayrılıklarını müzakere ve barış görüşmeleriyle çözecekleri -nihayet, “Aş ve İş” yaratarak küresel büyümeye alabildiğine katkı sağlayacakları öngörüldü.
O yüzden,İsrail-Filistin arasında barış -teminen, Suriye iç savaşının önlenmesi, savaşı radikal boyuta taşıyan terörist unsurların yok edilmesi, yeni Suriye’nin kurulması -sonra, İran’ın nükleer programının engellenmesi ve Balkanlarda,Kafkasya’da sorunların bu minvale çevrilmesine yönelinmiş bulunuluyor.

*
Üçüncüsü;o projenin işletildiği süreçte “Avrupa Konvansiyonel Kuvvet İndirimi Anlaşması” ile “Nükleer Silahların Azaltılması Anlaşması”ndan karşılıklı verilen ödünlerle silah dengesinin -üstelik,denetimsiz geliştirilen “Asimetrik Savaş Konsept”leriyle küresel tehdit mertebesinde bozulduğu farkedildi.
Şimdi yeni dünyayı BM merkezinde uluslararası hukukun üstünlüğünde yeniden dengeleyen ve tehditleri caydıran bir statünün oluşturulması hedefleniyor.

*
O yüzden,bu tablonun önünde ABD ve İsrail’in tedavülden düşürdüğü projesinin işbirlikçiliğini 11 küsur yıldır yapan ve bu yolda Türkiye Devleti’ni,
CIA ve MOSSAD’ın desteğiyle Emniyet ve İstihbarat’ta örgütlenmeyle yavaş-yavaş ekonomik,siyasal ve toplumsal güç kazanarak yargıda,merkezi,yerel ve özerk idarelerde, sivil-askeri bürokrasi, üniversite, medya,siyasi partilerde tüm sistemi işgal ederek kontrol altına almakla anayasal suç işleyen iki meczub ve şürekasının;
Parti devleti ve cemaatin derin devleti ittifakı gösterdiği İslamcı komplikasyonları yüzünden lağvediliyor.

*
Nasıl? Siyasi lider ve dini lider arasında parlatılan ve asla kaçınamayacakları birbirlerini yıpratma mücadelesinde -görüyorsunuz;
Siyasi lider bazı belge,ifade ve ilişkilerin deşifre olması halinde soruşturmanın kendisine ve parti devletine ulaşabileceği ihtimaline karşı tedbirler alıyor.
Ortada çok büyük yolsuzluk,rüşvet iddiaları ve bununla ilgili bir soruşturma varken,soruşturmanın yasalara ve hukuka uygun biçimde yürütülmesini önlemek ve olayın üstünü örtmek için Ceza Yargılama Yasası hükümlerini gözardı ediyor ve dini liderin derin devletinde büyük bir tasfiye operasyonu yapıyor.
Hem görünen hem görünmeyen devlet en ince detayıyla deşifre olurken, bir fiskelik canları kalıyor.

*
İki meczup ve şürekasının Türkiye’ye bela ettiği bu debdebede;
Birincisi; BDP 30 Mart Yerel seçimlerinde Kürt halkının kendisini doğrudan yöneteceği, özyönetim modelini tüm Kürdistan’da halkla birlikte inşa etme misyonunda
” Kurtuluş Görevlisi” adaylarını açıklamaktadır.
Kürt halkının çoğu devletin ulus bağlantısından koparılmıştır,bireyin özgürleşmesinde Kürt kadını temel cinsiyet olarak kabul edilirken,kadınlar hareketin öncü gücü haline gelmiştir.
Şimdi Eşbaşkanlık sisteminin önünün açılmasından yararlanılarak Kürt kadınının kendisini ve misyonunu daha da geliştirmesine yol veriliyor.
İşte Kürt kadınları tüm kitle örgütlerinde ve yönetimlerinde eşbaşkanlık sistemi uygulamasıyla, parlamentoda kadın milletvekili olmaktan daha etkilisini, sonuçlarını toplumda daha çok hissettirecek yerel yönetimlerden en ücradaki evlere kadar derinleşiyor.
Eşbaşkanlıkla erkek lehine olan tüm dengeler alt üst edilirken, denge kadın ve erkek ekseninde yarı-yarıya kuruluyor.
Bir kadın ve bir erkek, bir kadın ve bir erkek bulundukları konumda bütün belediyelerde,sivil toplum örgütleri,köy, mahalle,semt ve evlerde;biri Türkiye yasaları doğrultusunda resmî Eşbaşkandır,diğeri Kürdistan halk yasasına göre seçilmiştir, iki başkanlık oluşturuluyor;her özyönetim modeline adanmış yerel birimin altında derin Kürt Devleti kuruluyor.

*
İkincisi; Yeni Suriye’nin kurulması yolunda 22 Ocak’taki Cenevre II Konferansı öncesinde Rojava’da partiler,sivil toplum örgütleri,gençlik ve kadın hareketlerinden oluşan Yasama Meclisi; Kanton sistemi,Yasama Meclisi,Yönetim,Adalet ve Yüksek Seçim Kurulu esasları üzerinde kendi anayasalarını, parlamento ve bakanlıklarını oluşturmuş ve Kürdistan’ı üç kanton halinde Suriye’ye bağlamış bulunuyor.

*
Gelişmiş ülkeler dünyayı yeniden BM merkezinde uluslararası hukukun üstünlüğünde dengeleyecek ve tehditleri caydırmak üzere yeni bir statü oluşturmanın yolunda ve Suriye’de akan kanın sorumlularının ensesindedir.
Güzel ama -hâlâ,Türkiye’yi sahiblenmekte güven veren bir kurum yoktur…

8.1.2014


Yazıları posta kutunda oku