Şambabası, partiler mi; yoksa onların kuyruklarına takılarak bir yere tembelce varacağını sanan insanlar mı? Her ikisi de; biri kurnaz, diğeri ise yapıştığı şeyi bırakırsa düşeceğinden korkan ve bireyselliği olmayanlardır..
İktidardakiler sattı, savdı, soydu; yanaşması, beslemesi, yedi sülalesi zenginleşti.. Ortadoğu coğrafyası için tasarlanmıştı, suyu ısındığı için getirenler tarafından götürülecek. Debelenmesi, çırpınması, paniği; hepsi boş, ağızlarıyla kuş tutsalar geri dönüşleri yok artık.. Ahali, kalabalıklar, parti pırtı, sandık, sepet, hiçbir şey bunları kaçınılmaz sondan kurtaramayacaktır..
Büyük muhalefet! 2010 yılında bir darbeyle, 72 saatte Genel Başkan’ın biri gitti biri geldi. Ortadoğu jeopolitiği için yeni tasarımdı. İstanbul’da bir ilçe belediye başkanına da yeni bir parti kurdurmak üzereyken: “Sen şimdilik kenara çekil” dediler. Zaman için de partide üç grup oluştu. Yönetime yakın olarak getirilenler AKP’den daha ileri “çözüm süreci” taraftarları. Diyarbakır’ daki “Kürdistan kutlamalarının” kenarından yarım ağızla geçtiler. ABD ziyaretleri, cemaat görüşmeleri birbirini izledi. Yetmedi, ellerinde bir çok düzgün insan varken, yolsuzluk ve rüşvetten partiden ihraç ettikleri birini bu kez, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı gösterdiler. Tamamen farklı ideolojiden bir partiliyi de sanki partinin köküne kıran gelmiş gibi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı yaptılar. Ortadoğu coğrafyasının mühendis ve mimarlarının yeni tasarımı buydu ve buna razı olacak insanları Türkiye’de bulmak hiç de zor değildi!. Bir siyasi parti doktrin ve ideolojisiyle vardır. Bundan vazgeçerseniz, artık o parti eski parti değildir; kuruluş felsefesinden vazgeçen ve sapan parti, deniz anasından farksız hale gelmiştir..
Küçük muhalefet, sancak iskele yaparak, olup biteni tekneden izleyerek, bazen de kürekleri sallapati suya vurup gürültü çıkararak güya yol almaya çalışıyor. Ama, AKP gemisine sağdan soldan büyük bir torpil saldırısı yapılırsa, filikasıyla geminin gövdesi ve torpilin arasına girerek savunmaya katkı sağlamayı da hiç ihmal etmiyor. Gezi meselesi ise AKP’ye en son yaptıkları kıyaklardan biridir!.
Gene jeopolitik tasarımın bir parçası olan PKK’nın bir buçuk partisi ise terörist başının serbest kalması, Kürdistan’ın bir an önce kurulması için, kandil kadrosuyla birlikte büyük bir hırs ve azimle, siyasi amaçları uğruna var güçleriyle asılıyorlar..
“Alternatif yok”, “Denize düşen yılana sarılır”, “Oylar bölünmesin” ve “Oylar boşa gitmesin” gibi klişe laflara sarılarak kimse; aczini, beceriksizliğini, zihinsel tembelliğini, korkaklığını örtmeye kalkışmasın. Bir de, çıkarı ve menfaatlerini korumak için buna benzer teslimiyetlere sığınmasın..
Bu kafayla gidilirse başımıza ne gelecek, çok mu merak ediyorsunuz? Aşağıdaki fıkra belki anlatır:
Eski dönemde İstanbul’da sokak aralarında bağırarak meyve, sebze satışı yasaklanmıştı. Yasağa uymayan bir hıyar satıcısını zaptiyeler yakalar ve falakaya yatırarak basarlar sopayı. Fakat hiç umulmadık bir şey olur, sopayı yedikçe hıyarcı kahkahalarla gülmektedir. Zaptiye çavuşu: “Ulan nedir ve halin, niye gülüyorsun” der. Hıyarcının cevabı: “Arkadan karpuzcu geliyor da ona gülüyorum.”
Ağlanacak hallerine gülen insan topluluklarının sonlarının ne olduğunu, ilkokul tarihini okuyanlar bile hatırlayabilir!
Her koyun kendi bacağından asılacaktır…
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı