Türk Silahlı Kuvvetlerinin önemi ve caydırıcılığı her ne kadar köklü geçmişinden, disiplinli ordusundan, çağdaş silahları en iyi şekilde kullanmayı bilmesinden, dünyanın sayılı ve gözde Harp Akademilerinden bir tanesine sahip olmasından kaynaklanıyorsa da, öne çıkan özelliği, dünyanın sınır ötesine aksamasız bir lojistik destekle harekat yapabilen dört ordusundan biri olmasıdır. Burada kullanılan tanımlamayı ve kurulan cümleyi iyi okumak gerekmektedir. Dünyanın dördüncü sıradaki başarılı ordusu olması değil, “sınır ötesi harekatı aksamasız yapabilen dört ordudan biri” olma özelliğini taşımasıdır, Türk Silahlı Kuvvetlerini bu denli önemli ve caydırıcı kılan…
Şimdi bu caydırıcılığa yerli silah üretim sanayii, yeni üretilen yerli silahlar, üretim çalışmaları, veriler ve yetiler de eklenmeye başlanmıştır.
Türk Savunma Sanayii yeni nesil “Savaş Uçağı”, yeni tip “Denizaltı”, “Altay” milli muharebe tankı, “Atak” helikopteri, A400M “Ulaştırma Uçağı”, MİLGEM “Savaş Gemisi”, Güdümlü Füze gibi projeleri yürütmekte.
Uluslararası standartlarda üretilen Zırhlı Araçlar, Sahil Güvenlik Botları, Karakol Gemileri, Gece Görüş ve Hedef Sistemleri, Elektronik Harp, Test ve Eğitim Sistemleri, Yazılım Tabanlı Telsizler, Atış Kontrol Sistemleri, Uçak Simülatörleri, Hava Savunma Sistemleri, Topçu Roketleri ve Obüsler Türk Silahlı Kuvvetlerinde yerlerini alırken, birçok ülkeye de ihraç edilmeye başlanmıştır.
Türkiye, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde güçlü ve caydırıcı ordusu ve harp sanayisi ile birçok ülkenin işbirliği yapmak istediği bir devlet konumuna yükselmiştir. Türkiye Cumhuriyeti bugüne değin 67 ülke ile askeri alanda eğitim teknik ve bilimsel işbirliği anlaşması, 55 ülkeyle Savunma Sanayi işbirliği anlaşması ve 52 ülkeyle de eğitim işbirliği anlaşması imzalamış durumdadır. İmzalanan bu anlaşmalarla, ikincil stratejik plan döneminin sonu olan 2016 yılında Savunma ve Havacılık Sanayi ihracatının 2 milyar Dolar’a ve Savunma ve Havacılık sektörünün cirosunun da 8 milyar Dolar’a ulaşacağı ortaya çıkmıştır.
Bu gelişmeler Türk Silahlı Kuvvetlerinin dış ülkelere olan bağımlılığını dikkate değer bir düzeyde azaltmıştır. Resmi veriler son 10 yılda Savunma Sanayinin yakaladığı gelişmenin, askeri kışlalardaki gereksinimlerin karşılanmasında yerli üretimin yüzde 54’e çıktığını, Savunma ve Havacılık sektöründe de ihracatın 5 kat arttığını göstermektedir.
Yapılan ihracat kalemleri arasında zırhlı araçlar, yüksek hızlı sahil güvenlik botları, uçuş simülatörleri, insansız hava araçları ve geleneksel silahların yer alması, 2023 vizyonu kapsamından Savunma Sanayinde ana hedefin bu alanda dünyanın ilk 10 ülkesi arasında girmek olduğunu ortaya koymaktadır.
Hayata geçirilen projeler kapsamında Türkiye’nin kendi tasarımı ilk tankı ALTAY, ilk Operatif İnsansız Hava aracı ANKA, ilk savaş gemisi MİLGEM, ilk Piyade Tüfeği MPT ve ilk Eğitim Simülatörleri üretilmelerinin ardından ihraç edilmeye başlandı bile.
2023 vizyonu kapsamında tamamlanacak olan projeler aşağıdaki gibidir.
– Jet Eğitim Uçağı imalatı,
– İstihbarat Uydusu yapımı ve fırlatımı,
– Savaş Uçağı üretimi,
– Çıkarma Gemisi yapımı,
– TF 2000 Fırkateyni yapımı,
– Orta sınıf helikopter üretimi
1960’lı yıllarda sadece montaj olarak başlayan otomobil üretiminin aradan geçen 50 yıl içinde Türkiye’yi dünyanın sayılı otomobil üreticisi konumuna yükseltmesine ilaveten, bu sektör sayesinde can bulan ve gelişen yan sanayinin Türkiye’yi silah üreticisi ve tasarlayıcısı bir ülke konumuna getirdiği kesin…. (Devam Edecek)
Ata ATUN
e-mail: [email protected]
6 Ocak 2014