Hem Cemaat temsilcilerinden, hem Hükümet kanadından, orduya kumpas kurulduğu yönünde itiraflar geliyor.
Fethullahçılar AKP’yi suçluyor, sizin her şeyden haberiniz vardı diye, iktidar Cemaati suçluyor, “siz orduya kumpas kurdunuz diye…
Başbakanın Baş Danışmanı Yalçın Akdoğan, Cemaatin Orduya kumpas kurduğunu yazdı.
Akdoğan, bir gazeteci, bir düşünür değil. İktidar Çekirdeğinin ikinci adamı konumundadır.
Suç ortakları arasındaki birliktelik bozulunca, bazı gerçeklerin su yüzüne çıkacağını her kez biliyordu.
Yaşadığımız süreç; itiraflar sürecidir.
Bu itirafların bir karşılığı olması gerekir.
Şunu demeye çalışıyorum. Ergenekon Tertibi ve Balyoz’dan yaklaşık bin kişi haksız yere zindanlarda yatıyor.
Yaşadıklarımızı biraz daha belirgin hale getirelim.
Hükümetin başı diyor ki, paralel devlet var.
Evet üç adet devlet var.
AKP, PKK, Cemaat.
Bu kuvvetler zaman zaman Türk Devletine karşı mücadelede birlikte hareket etse de, zaman zaman da, devlet yönetiminden daha fazla pay alma adına kendi aralarında da çatışmaktadır.
Devleti parçalamaya çalışan kuvvetler, ortada dururken, Türk Ordusunun bu durumu seyretmek gibi bir görevi yoktur.
Bu paralel kuvvetlerden birisi, ötekinden bir savaşçıyı esir alınca, esir alınan tarafın elamanına nasıl sahip çıktığını gördük.
Cemaat hükümetin bir elemanını almaya kalkınca, hükümet kendi elemanını savcıya vermedi.
Başka örnek, Cemaat MİT’ten bir elmanı almak isteyince, Erdoğan elemanı vermedi.
Ama Balyoz ve Ergenekon’da sizin Genelkurmay Başkanınızı aldılar. Sizden “olmaz vermeyiz” diye bir ses duymadık.
Size sıra gelince, bu paralel kuvvetler hemen bir araya geliyor. Yargı diye bağırıyorlar.
Sizde bu üç kuvvetin paylaştığı yargıya, yargı diyorsunuz.
Kendi mensupları, Akdoğan’ın dediği gibi, kumpaslara maruz kalırken, Ordunun kendisini korumaması düşünülemez.
Eğer bu durum böyle devam ederse, insanlar bu kumpasın içinde, Ordunun, şu anki yöneticilerinin de bulunduğunu düşüneceklerdir.
Bu itiraflardan yola çıkarak, ordu kendi personelini korumak için harekete geçmelidir.
Daha temiz söyleyelim. Gladya’ya teslim olmamalıdır.
Aksi söz konusu olursa, kumpasın içinde, mesai arkadaşlarınızın da olduğu düşüncesi ağırlık kazanır.
Ki bu durum, sözünü ettiğimiz, paralel kuvvetlerden birisinin güçlü olduğu durumda, satanı da satarlar aşamasına girer.
Yani dışardaki bölünme ilanihaye dışarda kalmaz.
Ordunun içine de girerler.
Başka bir değişle, bu paralel kuvvetlerin varlığı, Ordu için bir iç güvenlik sorunudur.
İç güvelik olmadan, dış güvenlik olmaz.
İç güvenlik olmadan dış güvenlik, ülkenin güvenliği değil, Amerika’nın güvenliğidir.
Bir yanıt yazın