YAZIK ETTİ KENDİNE, AMA EN ÇOK ÜLKEYE

 

Sevelim, sevmeyelim; yollar, köprüler, barajlar, fabrikalar kralı Demirel (ki bildiğim kadarıyla Güniz sokaktaki evinden başka birşeyi yok) bugün çoğu insanın hafızasında yeğenlerinin yaptığı yolsuzluklar, haksız kazançlarla yaşıyor. Kimse, ABD’ye “olmaz” diyen tek başbakan olduğunu hatırlamıyor; milletin tek bildiği O’nun mason olduğu. Kimse gerçek anlamda sandığın gücüne inanan, milletin tercihlerine saygı duyan bir demokrat olarak anmıyor; haklı-haksız, ama hep darbelere zemin hazırladığı var zihinlerde.

 

Şimdiki Başbakan tarihe altın harflerle yazılacağını zannediyor…

Ne kadar da “Dış mihrak, İsrail, MOSSAD, CIA, İstiklal Savaşı” dese de “Üstün Yahudi Cesaret Ödülü” almış tek Müslüman olarak akıllarda kalacak.

Ne kadar “milletim, milletim” dese de milleti otuzaltıya bölmesiyle hatırlanacak.

“Yaratılanı yaratandan ötürü severiz” dese de “şu adam falan mezhepten, bu adam filan etnikten” diyerek kin ve nefret tohumu, yani fitne ekmesiyle hatırlanacak.

Ne kadar ahlaklı görünse de, insanların kadınlığıyla kızlığıyla uğraşan haddini bilmez bir ahlak düşkünü olarak anılacak.

Her cümlesinde “benim” diyerek yarı Tanrılığa soyunmasıyla hatırlanacak.

Üç ay önce ne dediğini unutmuşa yatan yalancılıklarıyla anılacak.

Ahlak felsefesi üzerine tek bir filozof bile incelemeden ahlak vaz eden, en azından sanat tarihi okumadan sanata dair yargı bildiren bir ucube olarak anılacak.

Bir türlü bir partinin genel başkanı havasından çıkıp bir devlet adamı olamadı. Kendisinden önce hiç bir siyasetçi “milli irade” kavramını bu kadar “hiç” etmemişti. Bir devlet adamı değil, sadece üst üste seçim kazanmış bir siyasetçi olarak anılacak.

Tek adam yasalarıyla kendi hukuk düzenini kurmaya çalıştıkça, beyaz çarşaflı adamları sokaklara toplayıp dayılanmaya devam ettikçe bitirdi kendisini. Bir zaman sonra sadece çocuklarının şaibeli zenginliğini korumaya yemin etmiş bir baba olarak anılacak.

Ne kadar çamura yatarsa yatsın, “kirlenmek güzeldir” deyip daha temiz geleceğini söylerse söylesin yakın gelecekte “hırsız” ve/veya “hırsızların hamisi” olarak anılacak.

Kimseye nasip olmayan bir sandık desteği elde etmişti. Kendine yazık eden, ülkeyi ise hepten uçuruma götüren hırsı ve hidayet bulmayan kibriyle anılacak…

 

Sevelim, sevmeyelim; yollar, köprüler, barajlar, fabrikalar kralı Demirel (ki bildiğim kadarıyla Güniz sokaktaki evinden başka birşeyi yok) bugün çoğu insanın hafızasında yeğenlerinin yaptığı yolsuzluklar, haksız kazançlarla yaşıyor. Kimse, ABD'ye "olmaz" diyen tek başbakan olduğunu hatırlamıyor; milletin tek bildiği O'nun mason olduğu. Kimse gerçek anlamda sandığın gücüne inanan, milletin tercihlerine saygı duyan bir demokrat olarak anmıyor; haklı-haksız, ama hep darbelere zemin hazırladığı var zihinlerde. - mossad agent