2013 yılı son’a erer ve 2104 yılına neredeyse merhaba derken, son yıllara özellikle İsrail Türkiye ilişkilerine damgasnı vuran Gazze Ablukası ve Yaptırımları nedeni ile Mavi Marmara hatta ilişkilerin en alt seviyeye çekilmesine de bahane edilen Gazze halkının açlığı ve sefaleti bahane edildiğini vurgulamadan edemeyeceğim.
Abluka’nın İsrail açısından yegane sebebi bir terör yuvası haline getirilen bu nadide sahil kentinin silah ile doldurulmasını engellemek kontrol altına almakken bu ambargo Türkiye AKP Hükümetince İsrail ile İran baskısı yüzünden kullanıldı ve ilişkiler en alt düzeye çekildi.
Mavi Marmara olayının akabinde uydu aracılığı ile katıldığım ve Rahmetli Mehmet Ali Birand‘ın sunduğu 32. gün programında Mavi Marmara’nın İran’ın baskısını yerine getirmek için yapıldığını söylediğimde herkes olamaz diye üzerime çullanmıştı. 17 Aralık operasyonları neticesinde ortaya çıkan yolsuzlukların aslında İran’a uygulanan yaptırımları delen ve bu ülkenin paralarını aklayan bir Hükümet altyapısı olduğu bütün açıklığı ile ortaya çıkıyor.
AKP koalisyon ortağı olan Gülen Cemaati ile ilk defa ters düştükleri konu ise ve aralarındaki Çatlağın ilk çatırdıları da Mavi Marmara seferi ile ortaya çıkmış ve Sayın Gülen bu konudaki muhalefetini alenen beyan etmişti.
Siyasi bağlamda Gülen cemaati gerek ABD’ye gerekse AB ve diğer Dünya devletlerine ILIMLI İSLAM görüntüsü vermeyi uygun görmekte ancak buna karşı İsrail karşıtlığı ve Osmanlı Türkiyesi görüntüsü ile Arap Dünyasının hayali liderliğine soyunarak olmadık bir dış siyaset rolü oynamaktaydı ki bütün komşuları ile SIFIR SORUN siyaseti geriye teperek neredeyse bütün komşuları ile ilişkileri sıfırlamış oldu.
Bu ilişkiler arasında en fazla dayananı ise kuşkusuz İran Türkiye ilişkisi oldu. Türkiye’nin İran yasalarına rağmen İran gaz’ına ortak olduğu haberleri ile gelişen ve asla gerçekleşmeyen Hatay Ashdod hattı MED STREAM hülyasının da sona ermesi muhtemelen ABD ve Ab baskısı ile İsrail’in o dönemdeki ve halen iktidarda olan Başbakanı Natanyahu hükümetince dondurulmuş ve MED STREAM aracılığı ile BLUE STREAM 1 ve BLUE STREAM 2 hatta İran gazı’nın tek elde toplanması ve Avrupa’nın elde edebileceği gaz’ın pompasının Erdoğan’ın eline verilmesi engellenmiştir. Dikkat ederseniz MAVİ MARMARA . Natanyahu’nun bunu dondurmasının ardından gerçekleşmiştir. Adeta ceza olarak. MED STREAM olmadan ne BLUE STREM 2 ne de IRAN STREAM hayata geçirilememiştir. (Veya arzu edilen boyutlarda).
İran Türkiye gaz ortaklığında hedeflenen iran gaz’ının ABD ve Dünya ülkelerinin yaptırımları ambargosuna takılmasını önlemek ve Türkiyenin bu işte ortaklığı vardır diyerek bir anlamda ambarago’nun delinmesi hedeflenmekteydi.
Kasımpaşa jargonunda sınır tanımak yoktur. Her Yol Paristir ve istenirse bulunmayacak yol yoktur. Hedef İran’ın petrol ambargosu nedeni ile çökmeye varan ekonomik durumunu kurtarmak ise ve bunu yaparken de hem bir dost’a yardım (!!!) Hem de üş beş sebeplenmeni ve etrafı da memnun etmenin yanlışı olmazdı.
Sanırım İran’ın ön şartı İsrail’ile ilişkilerin koparılması idi. Yoksa bu nemalanma işi başka bir ülkeye ihale edilebilirdi.
İran yaptırımlarını delmek ise Gülen Cemaatinin siyasetine aykırı idi çünkü ABD ile ters gitmek onlara göre doğru değildi. Muhtemelen de haklıydılar bu Dünyada ABD ile bozuşmamak gerekiyor. Bozuşan da eninde sonunda kaybediyor, hatta telefonda bile olsa SOPA gösteriliyordu üstelik aba altında da değil alenen beyaz Aaray’dan (Beyzbol sopası). Kasımpaşalı arkadaşım Bıçak’tan korkarsak trene binmezdik lafı ile büyümüştü benim gibi.
Üstelik filim kopmuş ve İran ambargosunun ALTIN-PARA-İHRACAT üçgeni ile nasıl delineceği ve kimin ne şekilde kar edeceği (Asla rüşvet değil) belirlenmiştir. Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın. Hem de çocukların gemiciklerinin taksitlerinin ödenmesi bitmeden de olmazdı.
Peki Gazze’deki gerçek neydi? Seçimle işbaşına gelen ve bir daha da asla seçim lafı bile etmeyen terörist bir Gazze Hükümeti İsrail’e karşı savaş ilan etmiş ve seçimle işbaşına geldiği günden bu yana sanırım 15bin’ün üzerinde roket ,füze fırlatmış ve İsrail’den de gereken cevapları almıştır. Peki ambargo ve Gazzelilerin açlığı ne denli doğru ? Sayın Erdoğan’ın sürekli odaklandığı ve kaldırtmaya adeta yeminli olduğu Deniz ambargosunun Gazzeliye etkileşimi nedir? Gazzeliler gerçekten İsrail’in ambargosu nedeni ile açlık ve sefalet içinde midirler? Yoksa Türk Halkı ve basını bu yalanları neden yiyor?
Bu soruların tamamına bir anda cevap vermek çok kolay değil.
Ama elimde oldukça güvenilir bir kaynak var ve sizlere HAZİRAN 2011 ile KASIM 2013 arası İsrail’den Gazze’ye ulaşan mal ve hizmetlerin listesini takdim edebilirim.
Bu tarihten evveli maalesef kaynak web sitesinde yok ama daha fazla vakit harcarsam bütün rakamları elde edebilirim. Bu rakamlar sadece Gazze’nin açlık ve sefalet içinde özellikle İsrail ambargosu nedeni ile olmadığının basit bir göstergesidir.
Detaylı olarak incelemek isteyenlere özellikle T.C. Başbakanlık ofisi ve Sayın Erdoğan’ı bilgilendirmekle görevli olan arkadaşlara tavsiyem aşağıdaki link’i iyice ezberlemeden başbakan’a yanlış bilgiler vermemeleridir.
Bir de evvelce yayınlanmış olan bu linkleri ziyaret etmeleridir.