Anadolu’dan çıktıktan sonra Fırat ve Dicle nehirleri sakince akarak Mezopotamya bölgesini verimli hale getirir. Daha sonra ise Basra körfezine dökülmeden önce birleşirler. İki nehrin getirmiş olduğu balçık buraları verimli hale getirmiştir. İşte bu iki nehrin aktığı bölgeyi Sumerler kendilerine yurt edindiler. Sumerler, bu bölgede iki nehrin arasında çeşitli sulama kanalları yaparak bölgeyi tarıma uygun hale getirdiler ve onların hayatında önemli bir yer tutmaya başladı.
Sumerlerin bir kültür merkezi olan Nippur’da 1949-1950 yılları arasında Şikago Üniversitesi ile Pensilvanya Üniversite müzesi ortak bir kazı yaptılar. Yapılan bu kazılarda 7,5 x 11,5 cm boyutlarında bir tablet bulundu. Bu tablet okunduğunda bunun bir “Çiftçi Elkitabı” olduğu görüldü. Aslında aynı konuya ait daha önce sekiz tablet parçası bulunmuşsa da kırık olmalarından dolayı ne oldukları anlaşılamamıştı. Bu kitapta, suların tarlalardan çekilmeye başladığı Mayıs-Haziran aylarından başlayarak ikinci senenin aynı aylarına kadar olan süredeki tarım işlerini anlatılmaktadır.
Çiftçinin el kitabı, “vaktiyle çiftçi oğluna şu uyarılarda bulundu” satırlarıyla başlamaktadır. Satırlar, suyun tarlada çok yükselmemesine dikkat edilmesi, ıslak toprağın korunması için hayvanların girmesinin önlenmesi, tarlanın yaban otlarından temizlenmesi ve etrafının çitle çevrilmesi önerileri ile devam etmektedir. İlgili satırlar şöyledir:
Vaktiyle çiftçi oğluna şu uyarılarda bulundu: Eğer sen tarlanın ekilmesi hakkında bir şey istiyorsan sulama işine başlarken dikkat et, tarlada su yukarı çıkmasın. Suyunu boşaltmak istersen yaş toprağı akşama kadar bırak; ona öküzü bastırtma, oraya iskan edilmiş bir yer gibi itina et, kimseye ayak bastırtma. Onun her biri yarım kilonun üçte ikisinden ağır olmayan dar, on balta ile temizlemeli, yabani otları elle koparmalı, toplamalı, bağlamalı, onların oyuklukları aletle altüst edilmeli ve kaplanmalıdır. Tarlanın dört bir tarafı çitle çevrilmeli, tarla yaz güneşinde kuruyacağından eşit parçalara bölünmeli, aletlerimiz çalışmalıdır. Boyunduruk sağlam yapılmalı, yeni kamçımız çiviyle çakılmalıdır. Eskimiş kamçılar, işçi çocuklara tamir ettirilmelidir.
Bu tavsiyelerden sonra artık sabanlama ve tohum ekme zamanı gelmiştir. Bu iki iş aynı zamanda başlar. Bu işlem için saban bir huni vasıtasıyla içinde tohumlar bulunan bir kapla birleştirilmiştir. Saban toprağı kazdıkça bu huniden tohumlar toprağa inmektedir. Tarla yaklaşık olarak yirmi adım uzunluğunda parçalar halinde olmak üzere sekiz yol halinde bölünmelidir. Tohumların aynı derinliğe gömülmüş olması da önemlidir. İlgili satırlar şöyledir:
Sen çiftçi, o adam dikkat et ki tohumları hep aynı seviyeye, yani iki parmak derinliğe koyasın. Eğer tohumlar düşmezse sabanın dili bastırılmalıdır.
Kim tarlaya ufki yollar açmışsa bu defa sabanı dikey olarak gezdirmeli ve öyle yollar açmalı; önce dikey olarak iz yapılmışsa ikinci defada ufki yollar açılmalıdır. Ekilmeyi takip eden günlerde filizlerin çıkmasına engel olmaması için oyuklarda bulunan büyük toprak parçaları temizlenmelidir.
Filizler çıkmaya başladığında ise şöyle denmekte:
Ey çiftçi, tarla faresi ve böcekleri ilahi olan ninkilim’e dua et, kuşları ürküt.
Bundan sonra tarlanın sulama zamanı belirleniyor. Ürün alınıncaya kadar dört defa sulanmaktadır. Birinci sulama filizlerin biraz büyüdüğü zaman olmaktadır. Sulama yapılmadan önce suyun toprağa işlemesi için çukurların alt kısmının doldurulması gerekmektedir. İkinci sulama zamanı ise tabletteki yazılış şekliyle “ bir gemiyi bir hasır örttüğü gibi” yani ürün tarlayı kaplayacak kadar sık büyüdüğü zamandır. Üçüncü sulama zamanı ise “karal nebatı gibi olduğu” yani büyük olduğu zamandır. Islak toprağın kırmızı olması “samanu” hastalığının işaretidir. Bu, ürün için çok tehlikelidir. Eğer ürün iyi giderse artık dördüncü sulama zamanı gelmiştir. Bundan sonra da ürün on misli olarak alınır. Ürün alma zamanı gelmiştir. Çiftçi, ürün ağırlaşıncaya kadar beklemeden, onların tam kuvvetli olduğu zaman hemen biçmeye başlamalıdır. Ürünün biçilmesinde üç adam takım halinde çalışmaktadır. Biri orakçı, diğeri demet bağlayıcıdır, fakat üçüncüsünün ne iş yaptığı anlaşılamamaktadır.
Çiviyazılı tablette görüldüğü üzere, Sumerlerin tarıma ne kadar önem verdikleri ve daha iyi ürün alabilmek ve diğer insanlara da tarımın nasıl yapılacağı hakkında bilgilendirmek üzere bir kitap hazırlamış bulunmaktalar. Bu bile Sumer uygarlığının ne kadar medeni bir toplum olduğunu göstermektedir. Diğer yazılarımda görüşünceye dek esenlikle kalın.
Dip. Ark. Kadir YILDIRIMSAL
e-mail: kyildirimsal@istanbul.com