AL SANA HARİTA (1)
HÜSEYİN MÜMTAZ
2014’e gireceğimiz şu günlerde harita görmekten nefret ediyorum.
2014 kolay bir tarih değil.. Son imparatorlukların yıkılıp dünya coğrafyasının değiştirilmeye başlanıldığı 1914’ün yüzüncü yılı.
1914 sürecinde haritalar iki türlü değişti.
1. “Ulus Devlet” olmayı becerebilenler kendi haritalarını kendileri çizdi.
2. “Ulus Devlet” gelişmesine ulaşamayan etnik grup, kabile ve mezheplerin haritalarını başkaları çizdi. Bu yapılırken de; “lüzumu halinde ileride kullanılmak üzere” bir etnik grup iki mezheple, bir mezhep iki etnik grupla, bir kabile de başka bir kabileyle çorba haline getirilerek aynı kazanda kaynatıldı.
Kaynatıldı ki “ileride” bir fiskeyle kolaylıkla “tak sepeti koluna/herkes kendi yoluna” türküsü çağırılabilsin.
Rice/Ralph Peters haritalarıyla Irak ve Suriye’de yaşanılanlar ve kıyısından köşesinden bizim de ille bulaştırılmak istendiğimiz oyun başka türlü nasıl izah edilir zannediyorsunuz?
Sonuçta neredeyse atasözü haline getirdiğimiz tezimiz doğrulanıyor; “Bu âlemde kendi haritalarını çizemeyenlerin haritasını başkaları çizer”.
Sadece haritayla kalsa bir şey değil..Bir bakmışlar ki kestaneyi de, karizmayı da çizdirivermişler.
Türkiye’nin haritasını değiştirmenin provası 1914’ün tam da 90’ıncı yılında Kıbrıs’ta “tekrar” sahneye konuldu.
Çünkü devamında milletin hazım kolaylığına göre aynı ilaç Türkiye’de de piyasaya sürülecekti.
2004’de “Annan’ın haritası” böylelikle ortaya çıkmıştı. Sonrasını biliyorsunuz..
Ama öyle anlaşılıyor ki “Annan’ın haritası”nın da 10’uncu yılında da “Ban Ki Moon” yahut bilmem ne haritası gündeme ge(tiri)liyor..
Aslında şu sıralar Türkiye’nin kendi başı hayli sıkışık.. Başını kaşıyacak hâli/vakti yok..
Daha dün bakın TBMM Genel Kurulu’ndaki bütçe görüşmelerinde neler yaşandı!
BDP Kars Milletvekili Mülkiye Birtane ve BDP Van Milletvekili Özdal Üçer’in, tutuklu milletvekilleri için -Kürdistan milletvekilleri- demeleri gerginliğe yol açtı.
Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı konuşmasını bitiren Birtane’ye, yerine giderken, “Konuşmanızı kürsü dokunulmazlığı kapsamında değerlendiriyorum, ancak TBMM üyeleri seçildikleri bölgeyi değil, milleti temsil ederler” diye uyardı.
Yoksa Başkanvekili Bahçekapılı da mı Türkiye’de Kürdistan diye bir bölge olduğunu zannediyor?
Üçer’in sözlerine tepki gösteren CHP ve MHP’liler ise, anayasal suç işlendiğini öne sürerek, Başkanvekili Bahçekapılı’ya “Sessiz mi kalacaksınız?” diye tepki gösterdi.
Üçer’in aynı ifadeleri kullanmaya devam etmesi ve bazı şehirlerin Kürtçe isimlerini söylemesi üzerine önce uyarıda bulunan Bahçekapılı, daha sonra Üçer’in mikrofonunu kapattı. Bahçekapılı, Üçer’i, “Burası Türkiye” diye uyardıktan sonra Anayasa’nın “Türkiye Devleti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür” şeklindeki 3’üncü maddesini okudu.
Anayasa’nın bu maddesinin altını çizin lütfen..İleride çok lâzım olacağına dair bir his var içimde..
Arkadan da BDP Van Milletvekili Özdal Üçer’in “Kürdistan İşçi Partisi (PKK) üyesi olmaktan gurur duyuyorum” sözlerine Meclis Genel Kurulundan kınama çıktı.
Derken Diyarbakır Belediyesi hem Kürtçe tabela astı hem o tabelada Diyarbakır’a Amed dedi.
Tunceli belediyesi ise, herhalde görmeyen gözler de görsün, anlamayan beyinler de anlasın düşüncesiyle olsa gerek Türkçe, “Dersim” yazdı kendi tabelasına..
Türkiye’nin; içeride kendi durumu bu kadar elim ve vahim iken dünyaya/bölgeye nizam vereceğini düşünmek ya abesle iştigaldir yahut yangından mal kaçırmaktır.
Şimdi Türkiye’de ateş bacayı sarıp bütün bunlar olurken Kıbrıs’ta yeniden ısıtılıp sofraya konulan bir takım haritalarla uğraşmamız; pekalâ istenilen oyuna gelerek kuyuya atılan taşı çıkarmak gibi yorumlanabilir.
Ama “yol olur” endişesini taşıyoruz, yoğurdu üfleyerek yiyoruz.
Üç günde üç ülke dizisinin son durağı olan KKTC’de Dâvutoğlu’nun “tesadüfen” adada bulunmakta olan Downer’le “de” görüşmesi, Downer’in “gizlilik dönemine giriyoruz” demesi ve hemen arkasından “yeni” görünümlü haritaların ortaya çıkarılması muhtemelen yeni bir “cambaza bak” durumunun hazırlık safhasıdır.
Millet olarak Balkanlar-Kafkaslar-Kanal coğrafyasında tam 100 sene önce; “memleketin” haritalarının kıyısından köşesinden bir kez değiştirilmeye başlanıldıktan sonra işin nereye varacağını yaşamış olduğumuz için tarifsiz kederler içindeyiz.
Önce batısı çıkar memleketin elinizden, sonra doğusu, daha sonra da güneyi..
“Ne oluyor?” derken “alışırsınız”.
Düşünme yeteneğiniz zayıflar, algılamanız değişir, “alışırsınız”..
Yavaş yavaş, alıştıra alıştıra gözünüzden sürmeyi çekiverirler.
Onun için 2004’de “Annan’ın Haritası” tedavüle sürülünce midem bulanmıştı.
Burnuma gene öyle pis kokular geliyor…
Turpun büyüğünün daha torbadan çıkmadığı endişesini taşıyorum.19 Aralık 2013
57’İNCİ ALAY HER YERDE
HEPİMİZ 57’İNCİ ALAYIN NEFERİYİZ
Yazıları posta kutunda oku