Birlik olma ve millet olma hasletleri yitince, mezhepçilik kılcal damarlara doğru hücum ediyor.
Kılıçdaroğlu, Amerika ziyareti sırasında, “Türkiye’de Alevi’den Başbakan niye olmasın?” dedi.
Ufkun, vizyonun, halka inanma iradesinin olmadığı yerde, güce yaslanma ve ona icazet etme duygusu güçlenir.
İmamların öğretmen, iş adamlarının çoğunun mafya olduğu, güvenliğin gizli servis-gladyoya devredildiği yerde, dindar Cumhurbaşkanı ve Alevi Başbakanın olması kadar doğal bir şey olamaz.
Olur, olmasına da…
O devlete, devlet denir mi, bilmem.
Şu cümleyi sarf eden birisi, ister Sünni olsun, ister Alevi olsun, başbakan olabilir ama lider olamaz.
“Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğini temel hedef olarak benimsiyoruz. NATO ittifakını çok önemsiyoruz.”
Amerika’ya gider gitmez bu iki cümleyi kurmak, ben Amerika’ya yüz de yüz bağımlıyım demektir.
Zaten Türkiye’nin AB’ye girmesini isteyen, hatta zorlayan tek devlet Amerika…
NATO’nun içinde çokça devlet olduğuna bakmayın, o da Amerikan savaş makinasının maskelenmiş halidir.
AKP iktidarına muhalefet edememenin iki temel unsuru; AB-D ve Haçlının savaş makinası NATO’ya bağımlılıktır.
Yeri gelmişken söyleyeyim. Türk ordusunun komuta kademesinin kendini savunamamasının nedeni de, NATO’ya bağımlılıktır.
AKP’de, AB’ye tam üyeliğe ve NATO’ya kilitlenmiştir, Kılıçdaroğlu da aynı ideale bağlı olduğunu her zaman belirtmektedir.
İdeolojiler ve fikirler aynı olunca, aynı yere(ABD) hizmet etmek neden olmasın?
Burada en garibime giden husus; hem solcu, hem Amerikancı nasıl olunuyor?
Hem solcu, hem NATO’cu olmak çok garip olmuyor mu?
Oluyor olmasına da, bu durumu sadece gariban solcular yutuyor.
CHP’nin Mustafa Kemal’den uzaklaşmasının tek nedeni de; Amerikancılıktır, Batıcılıktır.
Batıcı olmakta ne var demeyin. Batının gelip sizi, NATO’suyla, OECD’siyle, ikili anlaşmaları ile sizi yönetmesine evet demek anlamındadır.
Alevi başbakan olmak, ancak bölünmüş, mezheplere ayrılmış, parçalanmış bir ülkenin başbakanlığı için geçerlidir.
Eğer İstanbul, Konstantinopolis olacaksa, belediye başkanının Sarigül olmasında ayrıksı bir durum yoktur.
Eğer İstanbul Konstantinopolis olacaksa, bunu ancak mafya-gladyo- tarikat rejimi başarabilir.