BU GEMİCİK TAYYİP İLE YÜ-RÜÜ-MEZZZ

Hazar Strateji Enstitüsü 4-5 Aralık’ta İstanbul’da, Asya ile Avrupa arasındaki enerji ve ulaştırma projelerinin yeni ekseni Hazar Bölgesi Forumu düzenledi.
Hazar bölgesindeki oluşumlar ve dış politika dinamikleri dünya enerji haritasındaki son durum çerçevesinde değerlendirildi.
Cumhurbaşkanı Gül, “Hazar Havzası önemli ticaret, ulaştırma ve kültürel etkileşim güzergâhlarının kesişme noktasında. Bugün de enerji güvenliği, sürdürülebilir kalkınma, refah ve barış arayışlarında çok kritik bir konumdadır. Önümüzdeki dönemde çok daha büyük bir rol oynamaya namzettir. Bu kapsamda, bölgedeki donmuş ihtilafların diplomasi yoluyla barışçıl şekilde çözümüne yönelik çabalara mutlaka hız verilmelidir” dedi.

*
Bu sırada Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Devlet Başkanı Sarkisyan arasında geçen ay Viyana’da yapılan zirvenin ardından,
12 Aralık’ta Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Karadeniz Ekonomik İşbirliği zirvesi kapsamında Erivan’a yapacağı ziyaret Hazar Bölgesinde ihtilafların diplomasi yoluyla barışçıl çözüm arayışları ve olası sonuçlarıyla ilgili büyük önem taşıyor-çünkü;

*
McKinsey Company, dünyanın en prestijli Amerikan küresel yönetim danışmanlık firmasıdır.
Küresel ekonominin büyümeye devam edebilmesi ve beklentilerinin karşılanması için 2030 yılına kadar 57 trilyon dolarlık altyapı yatırımlarının yapılması gerektiğini açıkladı.
Bugün altyapı pazarında yaşanan hareketliliğin büyük kısmının ABD’de geliştiğine -ne ki,bunun asla yeterli olamayacağına dikkat çekti.

*
Nitekim Financial Times’ın yayınladığı 2013 yılına ait ekonomik büyüme verilerinde;
Fransız ekonomisinin önceki yılın ilk çeyreğindeki yüzde 0.5′ lik büyümenin yüzde 0.1’e küçüldüğü,
Almanya’daki büyümenin Eylül sonuna kadarki üç ayda yalnızca 0.3 arttığı,
Japonya’da Merkez Bankası’nın ülkenin para arzını ikiye katlama çabasına rağmen,büyümenin yüzde 3,8’e ulaştıktan sonra yıllık yüzde 1,9’a düştüğünü-şimdi,üçüncü çeyrekte yarıya indiği,
Amerikan ekonomisi ve iş piyasasının potansiyelinin çok altında işlemesi yüzünden ABD Merkez Bankası’nın parasal genişleme politikasıyla bankalara ve diğer finans kuruluşlarına ucuz para sağladığını,düşük enflasyon oranları ve para darlığında büyük borç sahiplerinin ve mali kuruluşların borçlarını ve borç geri ödemelerini sağladığını yazdı.

*
Fakat,dünyanın büyük merkez bankalarının mali sisteme para pompalamasının küresel ekonomik büyümeyi canlandırmadığı anlaşılmıştır.
O yüzden,kapsamlı para basma operasyonunun küresel mali kriz koşullarını yarattığı yönünde uyarılar yapılıyor -ki,bu görüntü; küresel genel durgunluğun ortasında büyük ekonomik güçler arasındaki gerilimi gösteriyor.

*
Sonuçta, Amerikan Merkez Bankası ve diğer merkez bankalarının politikaları eliyle kışkırtılan yeni mali kriz kaygıları ile birlikte artan ekonomik gerilimler, deflasyon, kur savaşları, ekonomik büyümede yavaşlama ve daralan piyasalar -bütün bunlar, görünürde herhangi bir ekonomik toparlanma olmadığı ve küresel kapitalist ekonomisinin 2008’de başlamış çöküşünün hızlanmakta olduğu gerçeğine işaret ediyor.

*
Bu noktada Rusya Devlet Başkanı Putin,”Küresel ekonominin sadece şiddetli kriz nükslerine karşı sigortaya değil,sürdürülebilir kalkınmaya ihtiyacı var. Kaliteli iş yaratma sorununu ülkelerimizin ekonomik sorunlarından ayrı çözmek mümkün değildir. Makroekonomik finansal ve sosyal koşullar bir bütün olarak dikkate alınmalıdır”ifadesiyle bir çağrıda bulunuyor.

*
Ve küresel genel durgunluğun ortasında gerilim yaşayan gelişmiş ülkeler kişi başına milli geliri belli seviyeye ulaşan ülkelerin teknolojik olarak gelişmemiş üretim biçimine bağlı kalmaları ve yurtiçi aktivitelerinin eksiklerini, bu ülkelerin gelişmiş ülke kategorisine ulaşmalarının olanaksız olduğundan hareketle,
Hiçbirinin geçmişte büyük çapta yabancı yatırımı çeken, teknolojilerini yükselten, ağır korumacılık altında yerli üretimi ve hizmeti geliştiren,nispeten gelişmiş teknolojiler ve kalifiye işgücü üzerinde kurulu rekabetçi üretim işletmelerine sahip olan ve ekonomilerini küresel büyümeden yararlanmaları için daha iyi bir konuma yükselten Japonya ve Güney Kore’nin başarısına ulaşamayacakları öngörüsü işletiliyor.

*
Yalnızca, küresel büyümenin en önemli motoru ve dünyanın ikinci ekonomisi olan orta gelir düzeyli Çin’e şans tanınıyor -rağmen,onun da ekonomisi yavaşlıyor.
Çünkü Çin büyük ve rekabetçi bir endüstriyel yapıya ve kalifiye işgücüne sahiptir -fakat, ekonomileri hammadde ticaretine dayalı ülkelerin sorunları yüzünden dış satımda önemli zorluklar yaşıyor.
Yine de gelecek 15 yılda ortalama 5-6 oranında büyümesi halinde kişi başına gelirinin 20 bin dolar gibi yüksek bir düzeye çıkabileceği hesaplanıyor -ki, bu küresel büyümenin ve istikrarın başlıca umudu olarak kabul ediliyor.

*
Bu yüzden, teknolojik ilerlemesiyle 2035 yılında enerji açısından da kendine yeteceğini ve dünyaya enerji ihraç eden bir ülke olarak siyasi ve ekonomik gücünü konsolide edeceğini planlayan ABD -bir taraftan, küresel istikrar için Çin’in yanıbaşındadır: gözlemliyor, denetliyor, müdahale ediyor.
Öte taraftan,gelişmekte olan ülkelerin teknolojik olarak gelişmemiş üretime bağlı olmaları yüzünden gelişmiş ülke kategorisine ulaşamayacaklarından yararlanılıyor, küresel büyüme teşvik ediliyor.

*
Tek küresel sistemi içinde yer alan ve onun çevresinde birbirine bağlı yapıda ve ilgileri farklı -mesela,Rusya’nın genel ekonominin gündemi içinde benzer yaklaşımlarda değil,kendisine en uygun seçeneğin yükümlülüklerini üstleneceği yeni bir Avrasya’yı öngörüyor.
Böylece ABD ve Rusya kutupları arasındaki Ortadoğu’da,Kafkasya’daki ülkelerin birbirlerinin çabalarını gölgelemek yerine birbirlerini tamamlayıcı politikalar geliştirmesine, ayrılıklarını müzakere ve barış görüşmeleriyle çözmesine-nihayet, işler yaratarak küresel büyümeye katkı koymalarına olanak tanınıyor.

*
Bakınız, Ermenistan/ Gümrü’de Rusya-Ermeni Bölgelerarası Forumu’nda Rusya Devlet Başkanı Putin,” Rusya, Kafkaslarin güneyinde yer alan ve Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan’ın da yer aldığı Transkafkasya’daki mevcut pozisyonunu güçlendirmeyi planlıyor ve bu bölgeden de çıkmayı asla düşünmüyor”derken,
Ukrayna,Gürcistan’da ihtilaflara diplomasi yoluyla barışçıl çözüm arayışları sürüyor,bölgenin en büyük ticari partneri Rusya, Beyaz Rusya ve Kazakistan ile oluşturduğu Gümrük Birliği’ne katılmaları halinde bu ülkelere ticari ayrıcalıklar vaadediyor.

*
Bu çerçevede Kasım’da Viyana’da,Azerbaycan ve Ermenistan cumhurbaşkanları Dağlık Karabağ çatışmasının çözümüne ilişkin yeni bir tasarıda anlaşmış görünürken,
Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için Zürih Protokollerini imzalayarak yol haritasını çizen -ne ki, Azerbaycan’la Ermenistan arasında Dağlık Karabağ sorununun çözümüne ilişkin mutabakatın sağlanamaması nedeniyle bu protokolleri uygulamaya koymayan;Türkiye’den yeni bir öneri geliyor.
Ahmet Davutoğlu, “Eğer Ermenistan Dağlık Karabağ’da adım atar ve 7 Azerbaycan bölgesinin en az 2’sinde işgali kaldırır, çekilmeye başlar ve kesin çekilme tarihleri Bakü tarafından kabul edilirse, biz protokolleri uygulamaya hazırız” teklifiyle -şimdi,Erivan’a gidiyor.

*
Ortadoğu ve Kafkasya ülkelerinin ihtilafları barışa yöneltilir ve beheri küresel büyümenin birer paydaşı olmaya yol alırken,
Türkiye’de AKP iktidarıyla, bilumum Arap İslamcı benzerleriyle Osmanlı’nın tarihi organik bağlarının yüklediği sorumluluğun ivmesiyle onun medeniyet havzasının herkese “Ümmetin Birliği” çatısında ortak vatan edilmesi tasavvurunun ve devleti Orta Doğu’ya yönelik politikalarda kurumsallaştırılmasının,
Yatırım harcamalarının özel sektöre bırakılmasının, ulusal tasarruf oranı düşerken iç borcun azalması-dış borcun artmasının,özelleştirme ve kamu varlıklarının paraya dönüştürülerek borç geri ödemesinin yapıldığı pragmatizmin sonuna gelinmiştir.

*
Şimdi, böylesi kritik bir bölgede Türkiye’ye -mutlaka,ulusal devlet kimliğinde sürekli bir büyümeyi, gelir dağılımında sosyal adaleti gerçekleştirebilecek sosyal demokrasiye ihtiyaç duyuluyor.

11.12.2013

11.12.2013 - 7593