Başbakan Erdoğan Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği toplantıları için bulunduğu St.Petersburg’da, Devlet Başkanı V.Putin’le görüştü.
İki ülkenin bölgedeki yükümlülükleri çerçevesinde Suriye, Ermenistan ve Irak sorunları ile ilgili gelişmeler konuşuldu.
Görüşme şöyle gelişti…
*
Gelişmiş ülkeler ABD finansal krizi ardından üretimin nasıl canlandırılacağı,istihdamın nasıl arttırılacağı konularında kamu müdahaleleriyle devletin likidite sağlamasının ötesinde bir çözümü;
Gelişmekte olan ülkelerin teknolojik olarak gelişmemiş üretime bağlı olmaları nedeniyle bir kısır döngüde olmaları ve gelişmiş ülke kategorisine ulaşamamaları noktasından geliştiriyor.
Bu yüzden tek küresel sistem içinde yer alan ve onun çevresinde birbirine bağlı yapıda ve ilgileri farklı ülkelerin genel ekonominin gündemi içinde benzer yaklaşımlarda değil,kendilerine en uygun seçeneğin yükümlülüklerini üstlendikleri yeni bir dünyaya çalışılıyor.
*
Bu çerçeve ABD’nin Hazar Havzasının Enerji Kalkınması Projesi doğrultusunda Hazar ülkelerinin bağımsızlığı için Rusya’dan geçen hatlara bağımlılıklarının kaldırılması, alternatif ihraç yollarının bulunması,mevcut rejimiyle İran’ın Hazar enerjisinde rol almamasını öngören stratejisi ile,
Rusya’nın giderek ekonomik etki gücünü kaybeden ABD ile boru hatları üzerinde rekabetinde Ortadoğu’da,Güney Kafkasya,Hazar ve Orta Asya’da nufuz oluşturabildiği taktirde yeniden güç olmak stratejisi bileşeninden;
ABD ve Rusya’nın yeni stratejik müttefikliğinin doğması anlamına geliyor, Rusya Avrasya’ya dönüyor!
*
Nitekim, ABD ve Rusya’nın yeni bir küresel statünün oluşturulması karşılığında, birlikte İsrail-Filistin arasında barışı teminen, Cenevre II Barış Konferansı,Suriye’de işlenen hukuk ihlallerinden Esad rejimi kadar muhalif tarafların, teröristlerin ve bunları destekleyen ülkelerin paylarını üstlenmeleriyle yeni Suriye’nin kurulmasına ilişkin bağlayıcı kararın alınmasına yürünüyor.
Birlikte savaşı radikal boyuta taşıyan terörist unsurların yok edilmesi -sonra, İran’ın nükleer programının engellenmesi ve sair konulara ağırlık veriliyor.
*
İşte Rusya, Kafkasya’da Ukrayna’nın AB ile ortaklık anlaşmasını durdurma kararını memnuniyetle karşılıyor.
Gürcistan ile karşılıklı ilişkilerin yeniden kurulmasına çalışılıyor.
Yıllardır çözülemeyen Hazar’ın statüsü ile ilgili kıyıdaş ülkelerin toplantısından umutlar yeşeriyor.
Rusya dış ve savunma bakanlarının Mısır/Kahire’ye yaptıkları ziyaretlerle yıllardan sonra Mısır’dadır.
*
Bu kadar da değil! Rusya; Irak,Türkiye,Suriye ve İran coğrafyalarında petrol ve gaz akışının Doğu Akdeniz su yollarından serbest olarak yapılmasını teminen Kürdistan Sorununa çözüm aranmasına ortaklık da ediyor.
Üstelik, 2 yıl aranın ardından Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın Avusturya’da Dağlık Karabağ sorununun barışçıl yollardan çözümüne yönelik görüşmelere hız kazandırma konusundaki anlaşmalarında Rusya’nın ivmesi ve bölgeye dönüşü açıkça görülüyor.
*
Rusya, ABD ile birlikte birbirlerinden bağımsız uzun süreli halk savaşı stratejisi uygulayan ve bulundukları ülkenin konjonktürü çerçevesinde gerek askeri anlamda gerekse iç ve dış politikada devletin kurumlarını, güvenlik güçlerini zor durumda bırakan, ittifaklar kuran ve siyasal kimlik kazanan, Büyük Kürdistan’ın Suriyeli Kürtlerini Cenevre II Konferansı sürecine dahil etmeyi planlaya-dursunlar,
Ya da Irak Kürt Yönetimi sistemine dahil olmayan yerleşim alanlarının ve Musul-Kerkük sorununu bağlayan durumun referandumla netleşmesini öngören, Ortadoğu’nun yeniden belirlenmesinin kilidi,Irak Merkezi hükümeti ile Irak Kürdistan Federe Devleti arasındaki sınırı ve İran’ın bölgedeki hukukunu belirleyen Irak Anayasası’nda 140.maddeye oynaya-dursunlar,
*
Öte yanda,ABD-Rusya stratejik müttefikliği doğrultusunda BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş Washington’da Ermeni Diaspora hareketinin en milliyetçi fraksiyonu ve Türkiye’den tazminat ve toprak talep eden Taşnakların Ermeni Devrimci Federasyonu ile Ermeni-Kürt işbirliği olasılıklarının yanı sıra, Ermeni ve Kürt uluslarının ulusal ve demokratik istekleri konularında görüşüyor!
*
Ya da Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan 2 yıl aranın ardından Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı ve Rusya’nın ivmesiyle Avusturya’da Dağlık Karabağ sorununun barışçıl yollardan çözümüne yönelik görüşmelere hız kazandırma konusunda anlaştıklarını açıklıyor -ki,
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’de Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu Türkiye Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi,Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki sorunların çözülmesi ve bir an önce barışçıl bir çözümle Güney Kafkasya’ya kalıcı barışın gelmesi yönünde aktif olmaya yönlendiriyor!
*
Şimdilerde Türkiye’nin Ermenistan’la sınırlarını Dağlık Karabağ nedeniyle değil, çevre ilçelerin işgal edilmesinden dolayı kapattığı,Azerbaycan’ın, Erivan’ın Karabağ çevresinde işgal ettiği yedi ilçenin en az beşinden çekilmesi durumunda, Türkiye’nin Ermenistan sınırını açmasına karşı çıkmayacağı, Ermenistan’ın ise beş ilçeden çekilmeye hazır olduğu formülü işletiliyor…
*
Bu genel tabloyu Financial Times’da David Gardner,”Amerika Ortadoğu’dan gitmek, Rusya ise girmek istiyor ama bölgenin kendi fikirleri de var”ifadesiyle yorumluyor.
Gardner, Rusya’nın Ortadoğu’da ABD’nin yerini alamayacağını savunuyor -fakat,ABD Yönetiminin politikalarının bölgedeki müttefiklerini kızdırdığını,
ABD’nin Arap ve İsrailli müttefikleri arasında Washington’un Ortadoğu’da artık güvenilir bir ortak olmadığı yönünde artan inancının Rusya’nın bölgeye dönüşü konusunda spekülasyonlara yol açtığını,
Mısır,Suudi Arabistan ve Türkiye gibi hayal kırıklığına uğramış Amerika’nın diğer müttefiklerinin yarın ne yöne dönebileceklerinin bugünden görülemeyeceğini yazıyor…
*
Gerçekten AKP iktidarı İslamcı vizyonunun demokrasi ile alâkasının olmadığı, demokratik hiç bir kriteri güvenceye alamayacağı,bu vizyonuyla yöneldiği taassubun İslami Cihad örgütlerini beslediği,bu yüzden İsrail’in güvenliğini mütemadiyen beklemede bıraktığının anlaşılmasından düştüğü paniğin kızgınlığındadır.
AKP vizyonuyla Türkiye,-bugün,eskide kalmış ABD’nin stratejisinin yalnızca eski bir ortağı olmak pozisyonunun paniğinde -hem kızgındır -hem,mütemadiyen yanlış yapmaya mahkûm olmuştur.
*
Nitekim,bu kızgınlıkla Mısır’ın İslamcılarını “Aynı ailenin fertlerini birbirine düşürerek, ümmete ihanet etti” gerekçesiyle Ordusuna karşı kışkırtıyor,Suudi Arabistan’ı BM Güvenlik Konseyi’nden Arap İslam ülkeleri adına daimi üyelik istemeye yöneltiyor, Suriye’de muhalif Özgür Suriye Ordusu ve Ulusal Koalisyonunu Cenevre II Konferansı’na katılmak için Şam’ın Esad’ın iktidardan düşürülmesini kabul etmesini önşartına sürüklüyor.
*
Cenevre II Konferansının arifesinde Devlet Başkanı V. Putin’e,” Bu rejim kimyasal silah kullandı.Rejim, bu suçun cezasını çekmeli “düşüncesinden geliştirdiği “Bütün vebalin Esad’a yüklenmesini teminen, Lahey Adalet Divanı’nda Esad’ın yargılanmasını gerektiren bir süreci” savunuyor.
Bu savunusunu “Bosna Halkı, insanlık suçu işleyenlerle aynı masada oturmayı kabul etmişti. Fakat geçen yıl yapılan görüşmelerde şöyle bir şey ortaya çıktı: Ellerine kan bulaşmış insanlarla aynı masaya oturmak istemediler ve onları görüşmeden uzaklaştırdılar” emsaline eşitliyor; Ortadoğu barışın önünde duruyor.
*
Başbakan Erdoğan kırgın ve kızgındır, bu gelişmeleri bölgede etkisi durmadan artan Devlet Başkanı V.Putin ile görüşüyor…
23.11.2013