Artık Türklere hakaret etmek, stratejik mevzi kazanmanın yeni yolu oldu.
İktidar mevzilerinden açılan, ihanet yollarından geçerek gelenler, Türk’e Kemalizm’e küfretmeyi, aşağılamayı, varlığını mahkûm etmeyi, söylemlerinin başına yerleştiriyorlar.
Eğer bir mücadele yapıyorlarsa, bu mücadeleyi bilgi ile sürdürmek yerine, hakareti bir yol olarak seçmeleri hangi ruh hali içinde olduklarını bize anlatıyor.
Bir ülke, iktidarda bulunanların gaflet ve ihanetine uğramışsa, o ülkede emperyalizmin uşakları şımarır ve beri ileri küfrederler.
Osmanlı yıkılırken, İngilizler İstanbul’u işgal ettiklerinde (16 Mart 1920) Altan Tan gibi tipler, ortaya çıkmış ve İngiliz işgalini savunmuşlardı.
Sınıfta, Rıza Tevfik İngiliz işgalini överken, öğrenciler sınıfı terk etmişlerdi.
Şimdi görüyoruz ki, Ali Kemaller, Rıza Tevfikler, Nemrut Mustafa Paşalar, Altan Tanlar çoğalma yolundadır.
Şunu göremediklerinden, bölünme yolundaki bazı ihanet başarılarından ötürü şımarıyorlar.
Sanıyorlar ki, her hali karda, Amerika ve onun işbirlikçileri kazanır.
Amerika, eninde sonunda buralardan çekip gidecektir.
Buralar, (bölge) buralarda yaşayanlarındır.
Büyük abileri buraları terk edince, bu bölücü ve gerici takımı kaçacak delik arayacaktır.
Kemalizm ve Türklük çöplüğe atılacak çöp değildir.
Kemalizm bağımsızlığı ve ileriyi hedef gösteren bir öğretidir.
Amerika’nın kuyruğundaki Altan Tan ise, orta çağın temsilcisidir.
Amerika’nın kuyruğunda gidenler, irticanın ve bölücülüğün karanlığından başka bir yere varamazlar.
Barzani’nin Diyarbakır çıkarması, BOP işbirlikçisi güruha bir cesaret vermiştir.
Tıpkı İstanbul’un işgalinde, işbirlikçilerin duyduğu duygularla hareket ediyorlar.
Ve ilk saldırdıkları mevziler de, bağımsızlığı, bütünlüğü, birliği savunan Kemalizm’e oluyor.
Çünkü biliyorlar ki, Kemalizm birlik demektir, bağımsızlık demektir.
Atatürk bu bölücü ve gerici takımını çöplüğe atmıştı, emperyalizm geldi bunları çöplükten çıkardı.
Böyle dönemler, azınlığın çoğunluğa küfrettiği dönemlerdir.
Az kaldı, tüm dengeler hem dünyada, hem emperyalist bloğun içinde, hem de Türkiye’de hızla değişiyor.
O zaman göreceksiniz, tarihin çöplüğüne, Aydınlanmacı Kemalizm mi, bölücü gerici işbirlikçiler mi atılmış.