Bu defa yazımda “Sümerlerde öğrencilik hayatı nasıldı” konusuna göz atalım. Şüphesiz ki Sümerli öğrencilerin de bugünkü öğrencilerden hiçbir farkı yok. Bunu nerden mi anlıyoruz, tabii ki çivi yazılı tabletlerden. Antik Sümer şehirlerinde yapılan arkeolojik kazılardan birinde bulunan, yaklaşık olarak M.Ö. 2000’lere tarihlenen, ismi bilinmeyen bir öğretmen tarafından yazılmış bir tablet. Bir öğretmen ve öğrencisi arasındaki konuşmalar. Tableti tamamen okuduğunuzda Sümerli bir öğrencinin okula geç kalmaktan korkmasını, okulda yaramazlık ederse sopa yemesine kadar çeşitli şeyler var. Aşağıda tablette yazılanlardan bir kısmını aktaralım:
Öğrenci, ilk çocukluğundan beri nereye gittin?
Okula gittim.
Okulda ne yaptın?
Soru cevap şeklinde olan yazının devamı özetle şöyledir :
Tabletlerimi ezbere okudum, öğle yemeğimi yedim, (yeni) tabletimi hazırladım, yazdım, bitirdim, sonra ezberimi verdiler, öğleden sonra da yazı ödevi verdiler. Okul bitince, eve gittim, içeri girdim, babamı oturur buldum. Babama yazı ödevimi anlattım, sonra da tabletlerimi ezbere okudum, babamın hoşuna gitti…. Sabah erkenden uyandığımda, anneme dönüp dedim ki :” Bana öğle yemeği ver, okula gitmek istiyorum”. Annem bana iki “sandviç” verdi ve okula gittim. Okulda sorumlu gözetmen bana, “Niye geç kaldın?” dedi. Korkmuş bir halde öğretmenimin yanına gittim ve önünde eğilip saygıyla selamladım.
Yukarıda çivi yazılı tabletten alınma yazıda da görüleceği üzere günümüzdeki öğrencilerle Sümerli öğrencilerin sorunları hep aynı. Aynı şeyler çocukluğumuzda tarafımızdan yaşandı, çocuklarımız da hemen hemen aynı şeyleri yaşamakta.
Sümer okul sistemiyle ilgili en güzel bilgiler, eski Sümer şehri olan Şuruppak’ta 1902-1903 yıllarında yapılan kazılarda ortaya çıktı. Çok sayıda “ders kitabı” bulundu. Bunların içerisinde ayrıca yüzlerce yazı alıştırması yapılan tabletler bulunmaktadır. Ders kitapları olarak ise bitkibilim, hayvanbilim, maden bilimi, coğrafya, matematik, dil bilgisi tabletleri vardır. Tabletler üzerinde yapılan araştırmalarda Sümer okullarının başlangıçta tapınaklara bağlı olmasına rağmen, daha sonra bağımsız bir kurum haline geldikleri görülmüştür. Eğitim programı ise oldukça laik bir nitelik kazanmıştır.
Zamanımızdan binlerce sene önce yaşamış uygarlıkları cahil olarak tanımlayabilir miyiz ? Cahil diye tanıyanlar umarım fikirlerini değiştirirler artık. Yeni yazıma kadar esenlikle kalın.
Ark. Kadir YILDIRIMSAL