Orhan Veli,sokaktaki adamın söyleyişini şiirleştirdi, “Vatan İçin” adlı şiirinde,”Neler yapmadık şu vatan için! /Kimimiz öldük; /Kimimiz nutuk söyledik “dedi.
*
O’na rahmet, Barzani ile buluşan Başbakan Erdoğan, Diyarbakır nutkunda,”Çözüm süreci sadece bir yıl içinde bizi bu kadar değiştirdiyse,bir kaç yıl içinde olacakları varın siz de bir hayal edin. Bu süreç bir kartopu gibi ilerleyecek,doğan barış güneşi inşallah tüm coğrafyamızı ısıtacak.
Kardeşlerim bu tek milletin, tek bayrağı vardır. Ve bu bayrağın rengi şehidimizin kanıdır. Hilâl bağımsızlığımızın ifadesidir. Yıldız şehitlerimizin ifadesidir. Öyleyse bizim tek vatanımız var, tek millet,tek bayrak, tek vatan, tek devlet” diyor.
*
Mesut Barzani Belediye ve BDP ziyaretinde, “Nihai amacımız Kürtlerin birliği. Diyarbakır’da Kürdistan bayrağıyla karşılanacağımı rüyamda görsem inanmazdım”,
BDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş ise,”Bugün şu saatlerde ‘Amed’de Kürt halkına mesaj vermeye geldik’ diyenler bastıkları yerlerdeki ödenmiş bedellere saygı duyarak konuşmalıdırlar. Kürt halkı, Kürt anaları, gençleri Amed’i sokak sokak, meydan meydan direniş kalesi haline getirtmeseydi bugün orada kimse nutuk atamazdı. Herkes hangi toprağa bastığının bilinciyle konuşmalıdır” diyor.
*
ABD’nin Irak savaşı günlerinden beri -gerek, Irak -gerek, Musul-Kerkük üzerindeki siyasetini yürütebilmek için Kürtleri,
Türkiye’nin ise Lozan antlaşmasından beri kendine ait olduğunu savunduğu Musul-Kerkük’ü garantiye alabilmek için Kuzey Irak Kürt Yönetimini denetimleri altında tutup bölge politikalarında söz sahibi olunması bileşkesinde;
ABD’nin geliştirdiği ve Türkiye’nin İslamcı iktidarını ortak ettiği “Osmanlı’nın ardından Türkiye’nin İslam toplumlarına ekonomik güç olması”,”Suriye ve Irak jeopolitiğinde bölgeyi kazanan petrolü ve Misak’ı Milli topraklarını da kazanır” projelerinin çökmesiyle -şimdi,
*
Her dönemin sorunu, demografisini Kürtlerin, Araplar, Türkmenler, Asuriler ve Keldani’lerin oluşturduğu, petrol kaynakları nedeniyle yoğun hesapların yapıldığı,
Osmanlı’nın I.Dünya Savaşında yenilmesi, galiplerin 1918’de Osmanlı’ ya Mondros Mütarekesi’ni imzalatması,Osmanlı’nın elinde kalan toprakları Misak-ı Milli sınırları olarak kabul etmesi ardından Lozan Konferansı’nda görüşülüp sonuca bağlanmayan “Musul-Kerkük Sorunu”,
Türkiye’nin aymazlığa düşmüş yöneticilerinin gözü önünde Ortadoğu’nun değişimi ve Kürtlerin statüsünün belirlenmesinin merkezinde yer alıyor.
*
Hey, Baylar! Kürtler -hem, Batılı güçler adına “Musul-Kerkük” sorunu merkezinden yaşadıkları Irak, Türkiye,Suriye ve İran coğrafyalarında petrol ve gaz akışının Doğu Akdeniz su yollarından serbest olarak yapılmasına alan hazırlıyor -hem de,bu alanlar üzerinde kendi adlarına Kürdistan Sorununa çözüm arıyorlar…
Irak’ta,Türkiye’de,Suriye ve İran’da birbirlerinden bağımsız,uzun süreli halk savaşı stratejisi uyguluyor, bulundukları ülkenin şartlarında gerek askeri gerekse iç ve dış politikada bulundukları devletin kurumlarını, güvenlik güçlerini zorda bırakıyor, ittifaklar kuruyor ve bir azınlığın haklı isyan hareketinin ötesinde meşru birer siyasi hareketi oluşturuyorlar.
*
Bakınız,uluslararası kamuoylarına Suriye Vatan Gazetesi’nin Paris’teki Batılı bir diplomatın sözlerine dayandırarak yayımladığı bir haber düşüyor.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Fransız mevkidaşı ile yaptığı telefon görüşmesinde, ABD ve Rusya’nın Ortadoğu’da değişimi başlatacak Cenevre II toplantısının mükemmel koşullar olmasa dahi 12 Aralık’ta yapılmasını istediği ifade ediliyor.
Ve Moskova’da Suriye hükümeti, Muhalif Ulusal Koalisyon,Suriye Kürt Partisi heyeti hazırlık süreciyle ilgili takvim ve gündem konularında temaslar sürdürüyor.
*
Moskova’da -bir yanda, Suriye hükümetinin;yaşanan İç Savaş’ın siyasal çözüme ulaşmasını engelleyen temel unsurun terör örgütlerine yapılan yardımlar olduğu,teröristlere yapılan yardımların kesilmesi halinden konferansla başlayacak sürecin başarılı olacağı -ancak, uluslararası toplumun terörizmi destekleyen ülkeleri sorumlu tutması tezi,
Bir yanda, muhalif Ulusal Koalisyonun;cihatçı grupların kendi lehlerine oluşturdukları denge nedeniyle ABD’nin isteği yönünde siyasal çözüm talebini “Esad’ın gidişini müzakere etmek için Cenevre’ye gideceğiz” şekline yumuşattığı politikası,
Öte yanda,birleşik bir Kürt bölgesi algısıyla bulundukları coğrafyanın bir ucundan diğerine Sünni Arapların da yaşadığı büyük bir alanda,üç kanton üzerinde “Rojava Genel Yönetimi Kurucu Meclisi” kurup geçici yönetim modeli oluşturan ve Suriye’de çözüm bulunursa bu meclisin de çözüme dahil olacağı ideolojisinde, PYD öncülüğünde Kürtler;”Irak’tan sonra ikinci bir Kürdistan Bölgesi” iddiasıyla Cenevre Konferansı masasında olmanın hazırlığı yapılıyor.
*
Cenevre Konferansı ise uluslararası camianın yardımı ile Suriyelilerin, hükümet ve muhalefet arasında yapılan diyalog yoluyla geleceklerini kendilerinin belirleyeceği,Suriye Arap Cumhuriyetinin egemenliği ve toprak bütünlüğünde, azınlıkların kendilerini güvende hissedeceği, lâik, demokratik, çok etnik ve dinli bir devletin oluşmasını amaçlıyor.
*
Başbakan Erdoğan Diyarbakır nutkunda -önce,gündemi şöyle bir karıştırıyor; genel af,çözüm,kardeşlik hukuku vesaire dedikten sonra “Birileri çözüm sürecinden ciddi manada rahatsız oldu.Onlara artık fırsat tanımayalım,diyorum.Eski Türkiye dönemini kapattık.Yeni Türkiye 23 Nisan 1920’de Ankara’da Türkiye’nin her rengini ihtiva eden bir Türkiye’dir” diyor.
Başbakan, Kemalist ruhunu anlamadığı Mustafa Kemal’in 24 Nisan 1920’de TBMM’inde yaptığı konuşmada “Meclisimizde oluşan ve beliren milli kudretimiz, Hilâfet makamı ve saltanatı yabancı baskısından kurtaracak ve Osmanlı devletini dağılma ve tutsaklıktan kurtarma önlemleri alacaktır. Tam bağımsızlığa sahip, hilâfet makamına vicdani bağlılığı ile övünen, islâm dünyası içinde yaşama anlayışını kendinde gören bir millet tutsak olamaz” ifadesini o statiği ile esas alıyor ve
“Çözüm süreci sadece bir yıl içinde bizi bu kadar değiştirdiyse,bir kaç yıl içinde olacakları varın siz de bir hayal edin. Bu süreç bir kartopu gibi ilerleyecek,doğan barış güneşi inşallah tüm coğrafyamızı ısıtacak”diyor!
*
Türkiye güneyinden Suriye Kürdistan’ı ve Irak Kürdistan’ı ile kuşatılıyor, Türkiye’de- gördünüz işte, BDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş neler zırvalıyor?
Rağmen, o; hâlâ İslamcılığı ile çarpılmış beyninin uydurmacılığında “Yeni Türkiye’yi kurduğunun” bönlüğünde yol alıyor.
*
“Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş… /Sesler de: ‘Vatan tehlikedeymiş… Batıyormuş! ‘/ Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,/Tek kol da yapışsam demiyor bir taraftan!/ Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;/Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır./ Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar…/ Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var./Feryâd ile kurtulması me’mûl ise haykır! /Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!/’İş bitti… Sebâtın sonu yoktur! ‘ deme, yılma./
Ey millet-i merhûme, sakın ye’se kapılma.”
19.11.2013