Bir önceki yazımda Philadelphia Üniversite Müzesi koleksiyonunda bir tabletin bulunup, çevirisinin yapılması ile Nuh Tufanı’nın en eski versiyonunun ortaya çıkmasını anlatmıştım. Bu tabletin çok hasarlı olmasından dolayı sadece üçte birlik kısmı okunabiliyordu. Tablette özet olarak kentlerin kuruluşundan ve tanrıların öfkesine kurban olan insanların, başka bir tanrı tarafından nasıl kurtarıldığı anlatılıyordu. Bu yazımızda ise tablette yazılanların Kitab-ı Mukaddes ile olan benzerliğini göreceğiz.
Tablette yazan :
Ziusudra, duvarın yanında durarak, dinledi.
Solumda, duvarın yanında dur …..
Duvarın yanında sana bir söz diyeceğim, sözümü dinle,
Öğütlerime kulak ver:
Bizim ….’mızla bir tufan ibadet merkezlerini silip süpürecek,
İnsanoğlunun tohumunu kurutmak için …..,
Karar böyle, tanrılar meclisinin sözü,
Kitab-ı Mukaddes, Tekvin, Bap 6-13:
Ve Allah Nuh’a dedi : Önüme bütün beşerin (insanlığın) sonu geldi; çünkü onların sebebi ile yeryüzü zorbalıkla doldu ve işte, ben onları yeryüzü ile yok edeceğim.
Tablette yazan:
Olağanüstü kuvvetli fırtınaların hepsi, bir olup saldırdılar,
Aynı anda tufan ibadet merkezlerini kapladı.
Yedi gün, yedi gece boyunca,
Tufan ülkeyi kasıp kavurdu,
Kitab-ı Mukaddes, Tekvin, Bap 7-17:
Ve yer üzerinde kırk gün tufan oldu ve sular gemiyi kaldırdılar ve yerden kalktı. Ve sular yükseldiler ve yer üzerinde ziyadesiyle çoğaldılar ve gemi suların yüzü üstünde yürüdü. Ve yer üzerinde sular pek çok yükseldiler ve bütün gökler altında olan bütün yüksek dağlar örtüldüler.
Tablette yazan:
Kral Ziusudra,
Utu’nun önünde yerlere kapandı,
Bir öküz kesti kral, bir koyun kesti.
Kitab-ı Mukaddes, Tekvin, Bap 8/9-20:
Ve Nuh Rabbe bir mezbaha yaptı ve her temiz hayvandan ve her temiz kuştan aldı.
Yukarıda tabletten ve Kitab-ı Mukaddes’ten alıntılarla bir karşılaştırma yaptık. Bu karşılaştırmalara bakıldığında aralarındaki şaşırtıcı benzerlik görülmekte.
Kur’an-Kerim’de ise Nuh Tufanı yüzeysel bir şekilde anlatılmakta. Çeşitli ayetler içinde Ankebut Suresi’ndeTufan kelimesi bir kere geçmekte. Ayetler sırasıyla şöyledir:
A’raf Suresi, ayet 59:
“Ant olsun ki, Nuh’u elçi olarak kavmine gönderdik. Dedi ki, Ey kavmim Allah’a kulluk edin, sizin ondan başka tanrınız yoktur. Doğrusu ben üzerinize gelecek azaptan korkuyorum”
Yunus Suresi, ayet 73:
“Yine de onu yalanladılar. Biz hem onu, hem de gemide onunla beraber bulunanları kurtardık ve onları halifeler kıldık. Ayetlerimizi yalanlayanları da suda boğduk. Bak, uyarılanların sonu nasıl oldu”
Hud Suresi, ayet 36-44:
“Nuh’a vahyolundu ki, artık kavminden iman etmiş olanlardan başkası asla inanmayacak. Öyle ise onların işlemekte olan günahlarından üzülme. Bizim gözlerimiz önünde bildirdiğimiz gibi gemiyi yap ve zulmedenler hakkında bana söyleme, çünkü onlar mutlaka boğulacaktır.” (yer azlığı dolayısıyla başından bir kısmı alınmıştır).
Ankebut Suresi, ayet 14-15:
“Ant olsun ki, biz Nuh’u kendi kavmine gönderdik de, o 950 yıl onların arasında kaldı. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken Tufan kendilerini yakalayıverdi. Ama biz Nuh’u ve gemide olanları kurtardık ve bunu alemlere ibret kıldık.
Bunların haricinde Kuran’da Mü’minun Suresi ayet 26-29, Şuara Suresi ayet 117-120, Zariyat Suresi ayet 46, Yasin Suresi ayet 41-43 olarak Nuh’tan bahsedilmekte.
Yaşadığımız dünyada Nuh Tufanı’nı hepimiz biliyoruz. Bununla ilgili Kuran’da bahsediliyor, ondan önce Kitab-ı Mukaddes’te bahsediliyor, ondan da önce Babilliler ve daha öncesi Sümer tabletlerinde bahsediliyor. Görüldüğü üzere Nuh Tufanı nesilden nesile aktarılıyor. Umarım bu yazım sizlere dünyamızda yaşananlar hakkında bilgi vermiştir. Herkes istediği gibi yorumlayabilir. Diğer yazılarıma kadar esenlikle kalın.
Saygılar;
Ark. Kadir YILDIRIMSAL