Yazarın reklamını yapmak istemiyoruz, ama Atatürk’e hakaret ederek prim yapanların neler konuştuklarını bilmemiz gerekiyor.
Kemal Atatürk’ün; “Padişahlar gizli içerdi, ben açık içiyorum!” sözü hakkında
– Vatandaşlarım… Buna rakı derler. Vaktiyle padişahlar gizli içerdi. Ben açık içiyorum.(…)”[1]
Kemalistler, M. Kemal Atatürk’ün bu davranışını takdir ediyorlar… Açık sözlüymüşte… Gizlisi saklısı yokmuşta… Vs. diyorlar. Nefslerine hoş geliyor tabi. Ne var ki mesele bu kadar basit değil. M. Kemal’in bu davranışı, milleti “içkiyi teşvik etmekten” başka bir şey değildir. Bir lider düşünün ki, kendi halkına rakı, şarap daha açık bir ifadeyle; “beyni uyuşturan, aklı örten” bir maddeyi içmeye teşvik ediyor. Binbir türlü rezalete, örneğin tecavüz, cinayet vs. gibi şiddet olaylarına sebebiyet veren bir şeyi millete dağıttırıyor.
Allahu Teala Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
Nur Suresi
19 – “İnananlar arasında kötü söz ve davranışın yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da, ahirette de acı veren bir azab vardır. (Her şeyi) Allah bilir; siz bilmezsiniz.” Kendisi bira fabrikası kurmuştu, acaba onun reklamını mı yapıyordu? “Ben para kazanayımda millet sarhoş, ayyaş, serseri olmuş önemli değil” mantığı ile mi hareket ediyordu bilinmez.
Öte yandan, bazı Padişahlar şayet içki içiyordularsa; bunu “gizlemeleri” hem dünyevî, hemde uhrevî açıdan bakıldığında doğrudur. Halkın dünya ve ahiret saadeti için bu pisliğe bulaşmasını önlemekle beraber, bir kul olarak kendileri için günahlarını gizlemeleride zarurîdir.
Nitekim Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
“Ümmetimin hepsi affa mazhar olacaktır, günahı alenî işleyenler hariç. Kişinin geceleyin işlediği kötü bir ameli Allah örtmüştür. Ama, sabah olunca o: “Ey falan, bu gece ben şu şu işleri yaptım!” der. Böylece o, geceleyin Allah kendini örtmüş olduğu halde, sabahleyin, üzerindeki Allah’ın örtüsünü açar. İşte bu, günahı alenî işlemenin bir çeşididir.” [Buharî, Edeb 60; Müslim, Zühd 52, (2990).]
Gördüğünüz gibi, Peygamberimizin (sallallahu aleyhi vesellem) beyanıyla sabittir ki, insan işlediği kötü bir ameli alenîleştirmemelidir, aksi takdirde affa mazhar olamayacağı bildirilmiştir.
M. Kemal Atatürk, bir yandan halkı bu pisliği içmeye teşvik ederken, diğer yandan kendi günahını alenîleştirmektedir.
Acaba M. Kemal Atatürk, “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz” derken, “Türkiye Cumhuriyeti ayyaşlar, sarhoşlar, serseriler ve züppeler memleketi olacak” mı demek istedi? Böyle bir nesil mi tasavvur ediyordu?
Kaynak
[1] Atatürk’ün uşağının gizli defteri, Turhan Gürkan, Istanbul 1971, Fer Yayınları, sayfa 186.
ileAtatürk ve içki-Dünya Gerçekleri.