“Üç güzeller indi çaya
Cemalin benzettim aya
Keten gömlek memen soya
Göğsün düğmele düğmele”
Nusreddin hocadır, gecenin bir yarısı dışarıdan gürültüler duymasıyla, yorganına sarıldığıylan kapı aralığından dışarıya bakmış ise, amanın ne görsün, iki adem kavga edeler. Birisi, “Ulan siz 600 yıldır ihtilal düzenlermişiniz, tüh yüzünüze alçaklar!” diye ünnerken, diğeri ise, “Bre alçaklar siz dahi şeriatı getirdiniz.. türbanı da zorunlu yaptınız.!” diyerekten yekdiğerinin saçını yolar, birbirlerine tabança (avuç içi) ve dahi yumruk ile tecavüz ederekten mahalleyi ayağa kaldırırlar imiş. Hocadır, korkusundan hem’an yatak odasına dönmesiyle, karısına, “hatuncuğum, bunların derdi her zamanki gibi bizim yorganı araklamak..bırakalım birbirlerini yesinler” diyesi var.
“Çaya indi allı gelin
Al dudağı ballı gelin
Keten gömlek dallı gelin
Göğsün düğmele düğmele”
Yaşımız on oniki; zurnacı karşısında limon yediğimiz, “ah ulan bir buğday döğen çıksa da ‘hık’ desek” diyerekten dönendiğimiz yaz ayları.
Tarsus sancağının sıcak yazlarında, “cırlavuk” denilen cırcır böceklerinin korosu katiyyen kesilmez idi. Çocukluk oyunlarimizdan biriydi, lakin bu hayvancıklara yaptığımız zulümden hala utanırız. Bu güzelim böceklerden birini yakalar, ard ayaklarından birine 1-2 metre uzunlugunda makara ipliği bağlar, bir elimizle ipin bir ucunu tuttugumuz halde hayvancagızı salıverir idik. Zavallı cırlavuk böceği telaşla uçar, ipliğe bağlı olduğundan uzağa gidemez, başımızın üzerinde, daire çizerekten biteviye (durmaksizin) dönerdi. Bir süre sonra ipin ucunu bırakmamızla, zavallı böcek bir anda özgürlügüne kavuşur, ayağına bağlı ipliği dalgalandıraraktan en yakın ağaçlığa doğru uçar idi. Bilahare, cırcır böceği dünyasında boyasının çizildiğini, “ne lan ayağındaki bu iplik” diye kıkırdayan arkadaşlarına rezil olup, toplum dışı bırakıldığını, hatta intihar bile ettiğini üzülerek düşünüp durmuşuzdur.
“Saçları kat kat örülür
Al dudağa bal sürülür
Yel vurur memen görünür
Göğsün düğmele düğmele”
Hz. Newton’a göre, yer çekiminin hızı sonsuz olduğundan, Hüda göstermesin, sevgili güneşimiz bir gün “pof” diyerekten aniden yok olsa, sevgili dünyamiz o anda, ipi bırakılmış cırlavuk misali yörüngesinden firlayıp uzayın boşluklarına doğru yuvarlanır diyesiymis.
Hz. Einstein ise, 200 yıl kadar sonra, Newton’un, af buyurun, “halt etmiş” ve de dışkı (bok) yemiş” olduğunu, yer çekiminin dahi ışık hızını katiyyen geçemiyeceğini, bu nedenle, dünyamızın cırlavuk misali yörüngesinden çıkmasının, güneşin yok olmasından 8.333 dakika sonra gerçekleşeceğini kanıtlayıp, Hz.Newton’u mezarında mos mor etmiş idi.
“Köroğlu neden titrersin
Akıl baştan al gidersin
Çamlıbel’de seyredersin
Göğsün düğmele düğmele”
(Köroğlu)
Ekimizde, sevgili arkadasim ve astrofotografi hocam Jeff Thrush’in çektigi “Köpük nebulasını” gönderiyorum; güle güle kullanın.
Gözleriniz hep yükseklerde olsun.
Fakir-i pûr taksir.
Timur
www.timursumer.com
Yazıları posta kutunda oku