Yunanistan’da yayınlanan Kathimerini gazetesinin 3 Kasım 2013, Pazar tarihli sayısında çıkan yazımın ikinci bölümü:
Sorulan Üçüncü soru; “Başmüzakerecilerin Atina’ya ve Ankara’ya gerçekleştirecekleri ziyaretler çerçevesinde sizin bir beklentiniz var mı?” şeklindeydi.
Bu soruyu aşağıdaki gibi yanıtladım;
“Bu ziyaretin gerçekleşemeyeceği daha ilk günden Yunanistan Dışişleri Bakanı Sayın Evangelos Venizelos’un 30 Eylül günü Atina’da yaptığı açıklamada belli olmuştu. Sayın Venizelos bu ziyaretin gerçekleşmesinin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin isteğine bağlı olduğunu belirterek son noktayı koymuştu. Kıbrıs Rum ve Türk Cumhurbaşkanlarının Müzakerecilerinin çapraz bir şekilde Atina’ya ve Ankara’ya gitmeleri Kıbrıs Rum Müzakereciye Türkiye Dışişleri Bakanı ile direkt temas kurmak için Larnaka’dan Ankara’ya direkt uçarak Kıbrıs (Rum) pasaportu ile Türkiye’ye giriş olanağını verirken, Kıbrıs Türk Müzakereciye de diplomasideki “mütekabiliyet” yani eşit muamele hakkı nedeni ile Ercan’dan Atina’ya KKTC pasaportu ile uçmak ve Yunanistan Dışişleri Bakanı ile görüşmek olanağını verecekti. Bu gelişme Kıbrıslı Rum siyasilerin asla kabul etmeyeceği bir davranış olduğundan siyasi bir gerekçe ile bu çapraz ziyaretin olanaksız kılınması gerekmekteydi. Rum lider Anastasiadis “Ortak Açıklama” yapılmadan çapraz görüşmelerin olamayacağını açıklayarak, konuyu sonsuza kadar erteledi. Cankurtaran gibi gözüken bu açıklama sonucunda çapraz görüşmeler şimdilik rafa kaldırıldı ama “Müzakerelerin başlaması” da tehlikeye girdi. Müzakereler 2013 yılı içinde veya da 2014 başlarında başlayamazsa, Türkiye’nin yeni bir strateji ile Kıbrıs Sorununa eğileceği kesin. Müzakereler başladığı vakit de, çapraz görüşme gene gündeme gelecektir.”
Sorulan Dördüncü soru; “Ortak metin babında Kıbrıs Türk tarafının esas çekinceleri nelerdir? Bu konuyu açıklığa kavuşturabilir misiniz? ” şeklindeydi.
Bu soruyu aşağıdaki gibi yanıtladım;
” Ortak Metin konusunda Türk tarafının herhangi bir çekincesi yoktur. Kıbrıslı Türklerin istemi aynen Birleşmiş Milletler yetkililerinin yaptıkları açıklamalar doğrultusunda müzakerelere bırakıldığı yerden, BM müktesebatı içinde devam etmek ve 2014 ilkbaharı içinde çözümle sonuçlandırmaktadır.
Müzakereler başlamak için yedi adet koşul öne süren, geçmiş görüşmelerde üzerinde mutabakata varılan konulardan sadece kendi istediğini masaya koymak isteyen Anastasiadis açıkça “Müzakerelere başlamak istemiyorum” demektedir. Örneğin Anastasiadis ve Mavroyannis sadece “Tek Egemenlik, Tek Devlet ve Tek vatandaşlık” konusunda ısrarcı olurken aynı dönemde üzerinde mutabakata varılan diğer maddeleri göz ardı etmektedirler.
Mavroyannis ortak metine, 1 Temmuz 2008 tarihinde Talat ile Hristofyas arasında yapılan görüşmede üzerinde mutabakata varılan “Tek egemenlik, tek vatandaşlık ve tek uluslararası kimliği” koydurtmak isterken, bu tarihten sadece 5 hafta evvel gene Talat ve Hristofyas arasında yapılan görüşmede üzerinde mutabakata varılan ve dönemin BM Genel Sekreteri’nin Siyasi İşlerden Sorumlu Yardımcısı İbrahim Gambari tarafından açıklanan ”Federal Hükümetinin yanı sıra eşit statüye sahip bir Kıbrıs Türk Kurucu Devleti” ile “Bakir Doğum” ilkelerinden işlerine gelmediği için hiç bahsetmemekteler ve ağızlarına bile almak istememektedirler.
Devamla, Rumlar gene aynı liderler tarafından üzerinde mutabakata varılan “Dönüşümlü Başkanlık” ve “Çapraz Oylama”dan da -işlerine gelmediği için- hiç bahsetmemektedirler.
Geçmişte yapılan anlaşma ve mutabakatların içinden sadece kendi işlerine gelenleri ve istediklerini cımbızla çekip alıp “Ortak Metne” koydurtmak isteyen Rumlar, Kıbrıs Türk tarafı da kendi istediği maddeleri “Ortak Metne” koydurtmak istediğinde veya Rumların cımbızla çekip aldıkları maddeleri kendi bütünlüğü içinde diğer maddelerle birlikte koymak istediğinde itiraz etmekte ve Türkleri görüşmeleri sabote etmekle suçlamaktadırlar. Bu çok yanlış bir müzakere yöntemidir.
Gerçekte şimdi Anastasiades’in ve müzakerecisi Mavroyannis’in müzakere stratejisini “Müzakereleri başlatmamak ve olabildiği kadar erteletmek için elden gelen her engeli çıkartmak” şeklinde tanımlamak en doğru anlatış şekli olacaktır. ”
…… (Devam Edecek 2/3)
Ata ATUN
e-mail: [email protected]
6 Kasım 2013