NECDET BULUZ
Balkanlar’daki soydaşlarımızla gerçek anlamda ilgilenebiliyor muyuz? Bu soruya yıllardır yanıt aranıyor, ancak hiçbir yetkili ortaya çıkıp” Biz, buradaki soydaşlarımıza gereken her türlü desteği veriyoruz” diyemez. Bu yörelerde yaşayan sapına kadar Müslüman ve Türk olan kardeşlerimiz, çoğu zaman da Türkiye’den bekledikleri yardım ve desteği alamadıklarından yakınıyorlar. Yıllardır “Buradaki Türk gençleri asimile olma tehlikesi ile karşı karşıya” diyorlar.
Makedonya’daki Türk Hareket Partisi Genel Sekreteri kardeşimiz Enes İbrahim, geçtiğimiz yıllarda bu konuya uzun uzun değinmiş, yaptıkları toplantılarda da “Eğer Türkiye, gerek ilgiyi göstermez, önlem alınmazsa, gençlerimize çengel atılıyor, Türk gençleri kalmayacak” diye yakınmıştı. Nitekim Makedonya’ya gittiğimizde de bu acı tablo ile karşılaşıyoruz. Özetle, konunun yeni olmadığını söyleyelim.
KADERLERİ İLE BAŞBAŞALAR
Geçenlerde Türkiye’de Bursa Organgazi’de bir panel düzenlendi. “Geçmişten Günümüze Balkan Türkleri” konulu panelde Makedonya Türk Hareketi Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Adnan Kâhil de katılıp bir konuşma yaptı. Kahil, yaptığı konuşmada, yazımızın asıl konusu Balkanlar’da Türk gençlerinin asimile edilmesiyle ilgiliydi ve son derece de dikkat çekici bir konuyu gündeme taşımış oldu. Daha doğrusu, Makedonya’daki Türk gençlerinin çığlığını ilgililere ve kamuoyuna duyurmaya çalıştı.
Konuyu uzun zamandan bu yana takip ettiğimiz için, bunu biz de önemsiyoruz. Makedonya’dan sürekli görüştüğümüz arkadaşlarımızın anlattıklarında da farklılıklar görülmüyor. Makedonya’ya her gidişimizde biz de bu tablo ile her zaman karşılaşıyoruz. O nedenle, Makedonya Türk Hareket Partisi Genel Başkanı Prof.Dr. Adnan Kâhil’in konuşmasında yansıttıklarından bazı alıntıları sizlerle paylaşmayı uygun bulduk.
Makedonya’daki Türkler’in durumu her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Bunu yıllardır dinliyoruz. Makedonya’daki yetkililer de bu sıkıntıyı her defasında bizi yönetenlere iletiyorlar. Sonuç değişmiyor. Dünya’nın hemen her noktasındaki Türkler gibi, Makedonya Türkleri’nin de kaderleri ile baş başa bırakılmış olduğunu söylersek acaba yanılmış mı oluruz?
“TÜRK VARLIĞI BİTİRİLİYOR”
Makedonya Türk Hareket Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Adnan Kâhil, en büyük partilerden biri olmalarına rağmen uzun zamandan beri Türkiye’ye davet edilmediklerini ifade ederek, “Umarım bu bir başlangıç olur” diye sitem ediyor. Kâhil, Makedonya’daki Türklerin durumunun her geçen gün kötüye gittiğini belirterek, “Eğer bunu önlemezsek Türk varlığının sönmesine şahitlik yapacağız. Son zamanlarda böyle bir konjonktür var. Unutmayın, orada Türk var. Savaşlardan sonra Türkiye ile bağlar kopmuş, Makedonya Türk eğitimi ve kültür alanında hiçbir yardım görmemiştir. Bu yüzden Türkçe bilinmeden eğitim yapılmıştır. 1950-51 yılında Makedonya’da Türkçe eğitim veren ilköğretim okul sayısı 100, öğrenci sayısı 12 bin 493 iken, anavatana başlayan göç ve Türklere yapılan siyasi komplolar yüzünden bu sayısı 2000-2001 yılına kadar 55 okul ve 6 bin 950 öğrenciye düşmüştür. Bu sebeple okullarımızda kadro ve kitap sıkıntısı mevcuttur. Çeviriler uzman kadro tarafından yapılmadığından çok büyük sıkıntılar meydana gelmiştir. Bu da çocukların başarısını olumsuz etkilemiştir. Eğitimsiz milletin istikbali iyi değildir” diyor.
“BALKANLAR’DA TÜRK OLMAK ZOR”
Kâhil’in şu sözlerinin de altını çizelim:
“Son 5-6 yıldır Makedonya’dan Türkiye’ye giren öğrencilerin sayısı yüzlercedir, ama aralarında ya 1 ya 2 Türk vardır. Tedbir alınmazsa Makedonya’da Türkler asimile olacaktır, Arnavutlaşacaktır. Çünkü din bakımından yakınız. Bulgaristan’da ve diğerlerinde asimilasyon olmazsa göç olacaktır. Tarihi olan bir varlık kaybolacaktır. Kırılma noktasındayız. Kaybolma durumuna gelinmiştir”
Şimdi bu çığlıklara kulak verilecek mi? Hükümet olanlar, Makedonya ile yakından ilgilenecekler mi? Burada neredeyse “sahipsiziz” diyen Türk soydaşlarımız gereken desteği verecekler mi? Sanmıyoruz. Çünkü bizim bildiğimiz ve duyduğumuz “Balkanlar’da Türk olmak zor” cümlesi neredeyse artık sembol hale gelmiş bulunuyor. Görebildiğimiz kadarı ile Kosova’da yaşayan soydaşlarımız, bir Türk olarak kendi etnik kimlikleri ve dayanma gücü ile ayakta kalma mücadelesi veriyorlar. Bu mücadelede soydaşlarımızın aile bağlarının kuvvetinden kaynaklandığı da bir gerçek olarak değerlendirilmelidir. Bu nereye kadar devam eder, asıl bu noktaya bakmak gerekiyor. Çünkü baskı, sıkıntı ve yalnızlık göçü hızlandırıyor, bölge boşalıyor, nüfus azalıyor. Bütün bunlar da kısa zaman sonra 1000 yıllık Türk toprakları. Balkanlar’ın elimizden çıkacağını gösteriyor.
e.mail: necdetes@mynet.com